Saat: 7.23

Yer: Ankara-Kırıkkale Yolu Geçici Hava Üssü

Kirpi ile geldikten sonra bizi general karşıladı.

General(G) Ben(B)

G:Aferim yüzbaşım. Bakanları sağsalim getirdiniz. Size teşekkür ederim.

B:Ne demek efendim. Söz konusu Türk ise dünyayı yıkarız.

G:Biliyorum Emir yüzbaşı. Oturun dinlenin. Yakında size büyük iş düşücek.

B:Ne gibi komutanım?

G:4 saat sonra o sığınağı ele geçirmek için 1 birlik göndericez. Orayı ele geçirdikten sonra sığınağı açıcaz ve sivilleri oraya yerleştiricez.

B:Komutanım birlik derken kastınız?

G:7 Altay tankı ve 3 TF-X ile 70 e yakın askerle oraya harekat başlatacağız. Eğer orayı ele geçirirsek tüm birliklee oraya kaydırılacak ve orası sivil/askeri bölge olacak.

B:Komutanım burada benim görevim ne olacak?

G:Brifingi verirken dinlersin. Hadi dinlenin. Karnınızı doyurun.

Tüm timi yemekhaneye zütürürken yanıma 6 yaşlarında bir şeker koşuyordu. Sapsarı saçları yüzüne çarpıyor, bana gülerek koşuyordu. Savaşın böyle güzellikleri olduğunu görünce insan şaşmıyor değil.

Yanıma güle güle geldi ve bacağıma sarıldı.

Kız(K) Ben(B)

Havaya kaldırarak sarıldım ve:

B:ismin ne senin civcivim?

K:Beril.

B:Kaç yaşındasın?

K:6 ama yarın 7 ye giricem.

Şuna bak ya. Bu tatlılığın doğum gününü savaşta değil parkta kutlaması gerekirdi. Savaş en çok çocukları vuruyordu.

B:Bak seeen. Bu tatlılık nereden geliyo?

K:(şımarık bir sesle) Bilmeeeem.

Kafamı doğrulttuğumda yine sapsarı saçlı 30 a yakın yaşlarda masmavi gözlü kadın bir teğmen geliyordu. Adeta kadına tutulmuştum. Öylece kala kaldım. Kadın bana tekmil veriyor ama ben onun yüz hatlarına dalmıştım. Anlamış olacakki yüksek bir sesle:

Kadın Teğmen (KT) Ben(B)

KT: Teğmen Hayal Yüksel Çanakkale emredin komutanım.

Bir kadına göre fazla dişliydi. Sesi narindi fakat aslında sertti. Fazla pot kırmadan kendime geldim.

B:Rahat teğmenim rahat.

(Artık Teğmene "H" diyorum)

H:Komutanım kardeşim size gelmiş. izninizle.

B:Kalsaydı bu güzellik benle.

H:Alıyim komutanım dinlenin siz.