+9
Saat: 05.03
Yer: TBMM (Ankara)
Tarih: 15 Ekim 2036
O gece hiç uyumadım. Yanımda Arda ile Rıfat dertleşirken Akif ve Selim ise teçhizat kontrolü yapıyordu. Diğerleri ise hep aynı soruyu soruyor fakat cevap alamıyordu. "Acaba buradan çıkabilecekmiyiz?"
Üstümüzde kim bilir nasıl şeyler dönüyordu. Silah sesleri ve çığlık sesleri tangoyu bırakmış yerini ölümün solo dansına bırakmıştı. Sık sık patlama sesleri geliyordu. Tank sesleri ise cabası.
"Herkez hazırlansın. 5 dakika içerisinde ayrılıyoruz. Üstünüze ağırlık almayın. Hatta gerekirse ceketlerinizi ve kravatlarınızı çıkartın."
Bu uyarıyla beraber yukarıya yaklaşık 20 koruma ve 12 polis gönderdim. ilk onlar çıkıcak ve caddede gözcülük yapacaktı. Hepsi geçeceğimiz güzergah boyunca takımlar halinde dizilecek ve kontrolü sağlayacaktı.
Gözcüler çıkalı daha 2 dk olmamıştı ki çok kuvvetli bir havan sesi yerini aşırı derecede korkunç bir sarsıntı ve patlamaya bırakmıştı. Bakanlar yere yatıp ağlıyor, dua ediyordu. Tim ise merdivenlerden yavaşça çıkıyordu.
Bakanları Erdem'le beraber yukarı taşıyorduk. "Kafanızı eğin, ellerinizi aşağıda tutun." komutlarıyla ilerliyorduk.
Ta ki Arda bize "komutanım, görmeniz lazı.."boğazı düğümlenir-
B:Oğlum ne oldu?
A:Hepsi... Hepsi...
Arda ağlamaya başladı. Ama fırtınalar gibi ağlıyor, hiddetli bir fırtına gibiydi.
Koşarak merdivenleri çıktım ve o acı manzarayla karşılaştım.
B:Aman Allahım!