Leşleri kovalayan akbabalar, vızıldayan sinekler, kan ve tak kokusu, inleyerek yardım isteyenler, etrafa saçılmış bağırsaklar, kollar, bacaklar...

Kılıcımı yere saplayıp kafamı dayadım. Gözlerimi kapattım. Kulaklarımı kestiğim gırtlakların sesi tırmalıyordu. Gözümün önüne öldürdüğüm adamların suratları geliyordu. Omzumda bir el hissettim. Hevy, Lord Kirsten seni bekliyor. dedi. Ayağa kalktım. Kumandan Gajon, suratı kan ve çamur içinde bana bakıyordu. Onunla beraber babamın yanına yürümeye başladık. ilk seferinde böyle olur. Ölen adamların çıkardığı ses ve saldığı koku insanı sarsar ancak alışırsın. dedi Gajon. Çadıra girdiğimde babam kardeşim Tup'ın kolundaki yaraya bakıyordu. Beni görünce Görevini yaptın. Gurur duyuyorum. dedi ve sarıldık. Babam ve Gajon dışarı çıktı. Tup'ın yanına oturdum. Tahta kılıçlarla oynadığımız günlerdeki kadar eğlenceli değildi. dedi. Çelik bir kılıç seni öldürmek için savrulunca eğlenceli olmuyor. dedim. Bir asker içeri girdi ve bana bakarak Lord Kirsten savaş hakkında rapor istiyor. Kumandan Gajon size yardım edecek efendim. dedi. Çıkmak için ayağa kalktığımda Tup sert bir sesle kafasını eğerek O... Onu öldürdün.

edit: devdıbını isteyen varsa devam edeyim