eve varınca hemen açtım günlüğü okumaya başladım. şoklar üst üste geliyodu malumunuz sizle de paylaştım işte. hayretler içinde okudum baya bi sonra telefon çaldı arayan melis. hayatım bugün çok güzeldi herşeyimle seninim artık falan feşmekan derken melis dedim bana geçmişinle ilgili anlatmak istediğin bişeyler var mı? yani sevgililerin falan filan. melis bi an nerden çıktı bu uptamil dedi. ben de merak dedim. melis başladı anlatmaya;

ya oldu bı kaç bişey ama çok önemli değillerdi. el ele tutuşmaktan öteye giden hiç bişey yapmadım sana tertemiz geldim aşkım hem geçmişi sildim ben onları unuttum dedi. bu kadar profesyonelce söylenen yalanlar beni şirazeden çıkardı ama kendimi tuttum. bu olanları okumamış olsam haberim olmayacaktı hiç bişeyden. peki melis dedim kapadım telefonu günlüğü okumaya devam ettim. git gide olağandışı meşrebime uymayan şeyleri okuyor melise karşı sinirimi katlıyordum
gitgide sonlara geldim okudum okudum derken bi an düşündüm lan nolduysa olmuş kız benim çocuğumu taşıyo evlenirim herşey unutulur geçmişleriyle yargılama insanları bi şans ver uptamil der demez konyadaki patron olayını okudum. çocuğun ondan olduğunu duyar duymaz başımdan aşağı kaynar sular döküldü. nasıl yani diyebildim sadece. hayatımın şokları peşi sıra geliyordu. tam da iyi düşünmeye başladığım sırada olanlara bak be dedim. böyle iş olmaz olsun. ama yine de bi belki bıraktım cebimde. çocugunu sahiplenirim. melisi seviyorum ya bu yeter bana hem nolacak bi tane de ben yaparım benden de olur bi çocuk diye düşündüm ve günlüğün beni gavat zihniyetine bürüdüğünü anlayarak irkildim.
okumaya devam ettim tabiki. benle ilgili kısımlara geldim. hakkımda söyledikleri, bana yamanmaya çalışması... nasıl da bu kdar saf olabilmiştim nasıl nasıl? beynimden vurulmuşa döndüm. o an kendimi yüksek bi yerden atsam atabilirdim. elim ayağım titremeye başladı. ben sana yarın sorarım dedim sana yarın sorarım melis bunlar ne demekmiş. hemen aradım hayatım yarın sana bi süprizim var buluşmalıyız dedim. o da tamam aşkım dedi sevinçli bi sesle kapadı. o kadar iyi rol kesiyorduki değme aktrsitlere taş çıkarırdı. hemen uyumaya çalıştım yarın oolsun diye ama uyumak ne mümkün? gözüme uyku girmedi. çay üstüne çay içtim çay üstüne çay derken mutfakla tuvalet arası mekik dokurken sabah ezanı okundu. dışarı çıktım biraz turladım sakinleşmeye çalıştım ve zaman da büründüğü kaplumbağa rolünden birazcık vazgeçti ve bi anda hızlı akmaya başladı. buluşma saatimiz geldi ben melisin yanındaydım