+9
Doktor güldü. “Bunu çok isterdik ama çarelerden sadece biriyiz. Dünya’yı yönetenler bize sadece öldürmek için değil, sistemlerinin açıklarını göstermemiz için de ihtiyaç duyuyor. Ama hedefleri, yamyamlığın parçası olduğu hiyerarşik bir düzen. Biz ve bizim gibiler o düzenin tepesinde olacağız.”
Karındeşen Jack’in kim olabileceğini tahmin edebiliyordum artık.
Seri katillerin egemen olduğu, bütün Dünya’nın av sahaları olduğu bir gelecek. Bundan memnun olmalıydım esasında ama niye huzursuzdum anlayamıyordum.
“Madem yöneticilerle çalışıyoruz, sistemin bir parçasıyız, niye hala avlanıyoruz?”
“Mantıklı bir soru,” dedi doktor. “Her seri katil uyumlu çıkmıyor. Bazı dokunulmazlar, kurallar var. Tespit ettiğimizde bir şans sunuyoruz. Bazılarının eylemleri sadece hastalıktan. Onları bir organizasyonun parçası yapamayız.”
Bir gözdağı verilmişti işte.
Bu sırada bir perde indi duvardan ve projeksiyon makinesi çalıştı. Seri katillerin tarihçesi üzerine bir dökümanter film izlemeye başladık. Fotoğraflar, işkence ve cinayet sahneleri bitmiş hayal ettikleri Dünya’nın resimleri gelmişti.,
Bu bir distopyaydı, yeryüzünde cehennemdi.
Yamyamlar aristoktasisi dışında herkesin beynine, kalbine aletler takılacak, istenildiği an uzaktan tek tuşla öldürülebileceklerdi.
Belki de benim için cennet olmalıydı ama hiç güzellik, şiirsellik ve estetik yoktu.
işte beni rahatsız eden şeyi bulmuştum!
Bu adamlar fazla duygusuz, mekanikti. Hayal ettikleri hedef ölüm fabrikasından başka bir şey değildi. Ölüm bir sanat değil istatistikti.
Şimdi ne yapmalıydım?...
Sistemin bir çarkı mı olacaktım?
Kocaman, iğrenç bir mezbahanın çalışanı, leş sürüsünün parçası?...
Bu hayat beni mutlu etmezdi ama bir süre rol yapabilirdim.
insanlığı bekleyen kabustan kurtarabilecek tek kişi bendim!