-
1.
+1Ben de korkuyla titreyerek “Öğrenmek istiyorum” diye cevap verdim ve “Siz ne tür varlıklarsınız?” diye ekledim.Tümünü Göster
Cin ” Sizden pek bir farkımız yok aslında. Biz de sizin gibi akıllı varlıklarız. Aramızdaki fark; yaratılışlarımızın farklı temeller üzerinde, farklı olarak şekillendirildiğidir. Benimle temasa geçerek çok büyük bir hata yaptınız. Bunun elbette sizin için bir bedeli olacaktır.” dedi ve varlığın sesi tekrar, unutulmuş mezarlıklardaki hayaletlerin nefret dolu çığlıkları gibi, bedenlerimizin her hücresini korkuyla dolduran o çınlama sesine dönüştü. Varlığın bedeni tekrar yavaşça hareket eden alevlere dönüşürken, çınlama sesi de gittikçe zayıflayıp yerini küçülen ateşin cılız çıtırtılarına bıraktı. Ateş söndükten sonra, içerisindeki küllerden ince bir dumanın tüttüğü bakır tasın etrafında öylece kalakalmış bir vaziyette otururken; cinin giderken sanki tüm enerjimi de emip beraberinde zütürmüş olduğu gibi bir hisse kapıldım ve bir süre kendimde ayağa kalkacak gücü bulamadım. Faruk ve Serdar kollarıma girip beni yatakhaneye taşıdı ve ben yatağa uzandıktan sonra bir süre başımda bekleyip endişeli gözlerle beni izlediler. Gözlerimi kapadığımda, eski çağların tekinsiz çöllerinde yaşanmış, bana ait olmayan anıların kan donduran derecede korkunç birtakım görüntülerini görüyordum. Bölük pörçük gözlerimin önüne gelen bu kesitler; gece ay ışığı altında, dev okyanus dalgalarını andıran soğuk kum tepeleri üzerinde tuhaf iniltiler çıkararak gezen ve gündüz kavurucu güneşin altında kervanlara saldırıp, tıpkı kan emen vahşi hayvanlar gibi, insanların ruhlarını emen korkunç şeytanların olduğu görüntüler içeriyordu. O gece sabaha kadar hiç uyuyamayıp, bu anıların sahibi olan ve vücutları parçalanan kişilerin yaşadığı acıları bire bir vücudumda hissederken aynı zamanda beynimin içerisinde, birçok kişiye ait, belli bir anlamı olmayan ve sadece birkaç kelimeden ibaret konuşmalar yankılanıp durdu. Sabah yataktan kalkıp derse gitmek için hazırlanırken, birkaç defa görünmeyen bir varlığa ait elin omuzuma dokunduğunu hissettim. Derste iken belirli aralıklarla, gece duyduğum konuşma seslerini beynimin içerisinde duymaya devam ettim. Yine bir ara bu konuşmalar yankılanmaya başladıktan sonra kendimi sınıf arkadaşlarım tarafından sırt üstü yere yatırılmış ve hareket kabiliyetim engellenmiş vaziyette buldum. Kollarımdan ve bacaklarımdan tutup hareket etmeme izin vermeyen şaşkın bakışlı arkadaşlarıma ne yaptıklarını sorduğumda, bana “Asıl sen ne yapıyorsun? Neyin var?” dediler.
başlık yok! burası bom boş!