-
1.
+1Fotoğraf tamamen yandığında üstüne basarak yoluma devam ettim bir kaç adım sonra da sigaramı yere attım ve su birikintisinde çıkardığı ses adeta içimin sesiydi ankesörlü bir telefon buldum ve ezberimdeki o numarayı çevirdim aptal bir telesekreter sesinden sonra ona şu mesajı bıraktımTümünü Göster
"selam Silvia sana geliyorum lütfen beni kabul et."
6 saat önce bir cinayet işlemiş üstüne üstlük kendi evimi kundaklamıştım ve polis merkezinden adeta dalga geçerek çıkmıştım üstelik cinayeti torbacılık yapan ölü abimin üzerine yıkmıştım aynı zamanda da abimin bu işlere girmesindeki kilit adam hatta dolaylı yoldan beni de bu yola sokan adamı ihbar etmiştim
Kabul. Büyük oynuyordum.
Genç polisin benden kuşkulandığını anlamak için insan sarrafı olmaya gerek yoktu muhtemelen beni takip ettirecek belki de kendisi edecek ve yapacağı sükseyi düşünüyor olacaktı.
Takip edilmediğimden emin olmalıydım bu yüzden bir restorana girdim New Yorkun en varoş yerlerinde büyüdüm ve burada neyin ne olduğunu o aptal apartman dairelerindeki polislerden çok daha iyi biliyordum hele ki koleji yeni bitirmiş bir dallamadan. Hesabı masaya bıraktım ve tuvalete doğru gittim bu varoş mekandaki tuvaletin arkasındaki camdan arka sokağa geçebilecek ve yalnızca 500 metre yürüdükten sonra Silvianın evine varabilecektim.
Öyle de yaptım ancak 500 metre yürümem gereken istikamette yürümedim bunun yerine kanalizasyon içinde boğulan nehre doğru yürümeye başladım polisleri asla hafife almamam gerekiyordu çünkü o bin kurusu her kimse hareketlerimi iyi izliyordu nehrin Kenarına vardığımda nehir boyunca yürümeye devam ettim o efsane taş bloğu bulmuştum. Liseye başladığımdan beri yediğim her dayaktan sonra gelip küfürler saydırdığım reddedildiğimde ağladığım beyzbol takımından çıkarıldığımda sopamı kırdığım ve annemin ölümünde gelip ilk sigaramı yaktığım yerdi burası.
Oturdum sigaramı çıkardım aklıma gelen tüm travmalarımla ağlamaya başladım. Babam alkolik bir hödüğün tekiydi annemi bir gün evden kovmuş ve annem o sabah bir trafik kazasında ölmüştü tabi ona çarpan adamda direksiyon kontrolünü kaybedip mağaza cdıbına dalınca kendisi de nalları dikmiş ve intikamımı bile alamamış annemin katiliyle yüzleşememiştim
Yılların üstüne annemin katiliyle asıl bugün yüzleştiğimi farkedince gözlerimden yaşlar döküp ağlamaya başladım sigaramı içiyor ağlıyordum ve uzun paltolu bir adamın bana yaklaşmasını duydum
"ne yani artık kendi kendime de mi dertleşemeyeceğim?" diye sordum ses gelmedi ama adımlar yaklaşmaya devam etti.
Kendine belli ki fazla güveniyordu ancak burası benim çöplüğümdü taş bloğun altına doğru eşimin gittiğini farkedemedi ve yeterince yaklaştığında aşil tendonunu kesen bıçağı engelleyebilmesi için fazla geçti haykırışını kimse duymayacaktı taklu nehre doğru düşerken kafasını vurmasıyla bilincini de kaybetti ve sesi tamamen kesildi.
Temiz bir iş demem için fazla kirli bir ölüme sürüklemiştim.
başlık yok! burası bom boş!