+138
-3
flashı kapıda bırakıp sinemaya girdik. tek kişilik bilet aldı müge sonra,
- içim rahat etmedi böyle, bildiğin dolandırıcılık.
+aynen tekrar gişeye dönüp pardon yanımda bir ölü var ona da bilet almak istiyorum de. (yazdım)
- dalganı geç sen. allahım bu nasıl bir imtihan. (kağıdı atmadı cebine koydu hoşuma gitti)
oradaki çocuk; pardon kimle konuşuyorsunuz.
ben; sanane lavuk.
müge; yok kendi kendime.
çocuk; anladım bir sorun yok umarım.
ben; lan uza yavşağa bak ya.
müge; yok yok. iyi günler.
daha sonra film izledik. çıkışta flash'ı da alıp barlar sokağına içmek üzere adımladık.
yaşarken asla bu kadar iyi hissetmemiştim, güneş çok parlaktı, deniz kokusu burnuma geliyordu,
martılar peşi sıra uçuyor, gökyüzü rengini mutluluğuma yansıtıyordu.
kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım ve teşekkür ettim.
tanrı bize yukarıdan bakıyorsa biz neden ona aşağıdan bakmayalım ki...
o arada barın kapısındaki masalardan birine oturduk.