-
101.
+2Sakın kapitalizmi eleştirdiğimi düşünmeyin seviyordu hepimiz özel olmayı... Tüketmeyi ilklere sahip olmayı... Ama öyle bir düzen oluşmuştu ki yemeden foto atar, giyinmek için soyunur olmuştuk...
Başımı kaldırarak düşücünce aleminden sıyrıldım.. ayaklarımı yeni yeni uzayan çimlere serdim ve kararan göğün üzerinde nokta nokta uzanan yıldızlara ve yavaş yavaş silinen aya bakakaldım... işgalden beri bu gök daha bir güzel daha bir parlaktı şehrin ışıkları arasında kala kala göğe bakmaz, bu müthiş manzaradan mağrum kalır olmuştuk.. Mataramda ki sudan bir yudum su alarak sigaramı yaktım...
Etrafa bakınıyor, sigaramdan dumanlar çekiyordum... bu insanlar bu kadar düşünüyorlarmıydı yoksa bende miydi tek sorun... Bildiğimiz dünya yıkılıp gitmiş, bu küçük grubun içinde rezillik içinde yaşarken bile eskiden yaptığımız hatalar üzerine düşünüyordum... Hep aynı şeyler sayıklıyor, kafamın içini kurcalayan aptalca bir filozof havasına giriyordum... Hep yapmıştım bu lakin kendimi hiç bir zaman zeki biri olarak göremedim... Bazen herkes en az benim kadar iç hesaplaşma çekiyordur diyerek kendimi rahatlatıyor bazense paranoyaya bağlayarak kendimi bir deli gibi görüyordum.
Zeynep'in yemek hazır demesiyle kendime geldim... Oysa ki gözlerimi diktiğim yıldızlar ne kadar da güzel gülümsüyorlardı... Bana hep bu saatlerde ilham gelirdi şiir yazarken...
Kelimeler bazen en iyi ifade biçimi olurken bazen de anlatamıyordu dertlerimizi. Bazı duyguların gerçekten karşılığı yoktu dilde...
içimi kemiren çaresizliğin son raddesine ne denirdi mesela. Ya da nefret etmenin bir karşılığı varken nefret ediliyor olmanın dildeki anlamı neydi. Delice bir tebessüm atarak "Sanırım bu kadar aforizma yeter" dedim kendi kendime..
Ayağa kaltkım ve yalın ayak sofraya oturdum sabahtan kalma kokuşmuş balığı ve azcık patates konservesi yedim. Lakin erzağımız tükenecekti bir süre sonra üstelik silahsız ve erzaksız 3 kişiyi yanımızda gezdiriyorduk.
başlık yok! burası bom boş!