/i/İnanç

İnanç
  1. 226.
    +1
    Atalay, senin bahsettiğin nedensellik ile bizim bahsettiğimiz nedensellik aynı değil. Sen kuantum fiziğini arkana alıp lineer determinizmin yani öngörülebilirliğin çöktüğünü söylüyorsun. Ancak biz de kuantumla birlikte öngörülebilir determinizmin çöktüğünün farkındayız. Arkadaşın bahsettiği nedensellik argümanı literatürde Kelam Kozmolojik Argüman isimli argümana tekabül ediyor. O argüman varlığının başlangıcı olan her şeyin bir nedeni vardır der. Yani her nedenin sonucu bellidir demez. Kuantum boyutundaki parçacıklara gelirsek, onların da nedeni vardır: Enerji. Kuantum boyutundaki tüm parçacıkların hareket nedeni sahip oldukları enerjidir. Eğer enerjileri olmasa hiçbir parçacık hareket edemezdi. Bak dikkat edersen hareketlerinin sonuçlarını sahip oldukları enerji belirler demiyorum. Hareketlerinin nedeni enerjileridir diyorum. Öngörülebilirlik ile bizim bahsettiğimiz nedensellik farklı. Şunu bir anla artık. Her yerde bozuk plak gibi 20. yüzyıl fiziğinde kaldı bu, kuantumla indeterminizm geldi, nedensellik çöktü gibi zırvaları tekrarlamayı bırak. 50. kez söylüyorum. Bahsettiğimiz nedensellik her varlığının başlangıcı olanın bir nedene ihtiyacı olması. Buna parçacıkların belirsiz hareketleri de dahil. Eğer parçacıkların hareketlerinin nedeni yoktur dersen onların enerjilerinin de olmadığını savunmuş olursun. Böyle bir şeyi savunacağını sanmıyorum.
    Bir diğer konu: Fideist imanın yararı
    Bahsettiğimiz tüm argümanlar çöp olsa bile bu yine de Tanrı'nın olmadığı anldıbına gelmez. Tanrı bilimin konusu değildir ki kesinlikle Tanrı vardır ya da yoktur diyebilelim. Tanrı, felsefenin konusudur. O yüzden ateizm lehine 100 argüman teizm lehine 0 argüman olsa da kesinlikle diye bir şey diyemeyiz. Şimdi daha açıklayıcı olalım.

    Sen en başından beri evren indeterminist ve irrasyonel yani hiç de sanıldığı gibi rasyonel bir evrende yaşamıyoruz diyorsun ve bunu savunuyorsun. Ayrıca evrende kötülük olması da cabası. Şimdi konuyu dallara ayıralım:

    a) Tanrı vardır ancak kusurludur: Bu durumda Tanrı kusurlu olduğu için hiç de evrenin mükemmel olmasına gerek yok. irrasyonel ve kötülüklerle dolu olabilir çünkü Tanrı kusurludur ve kusursuz bir evren yaratamaz. Bu durumda evrenin irrasyonel yapısı, indeterminist yorumlamaları ve sahip olduğu kötülükten dolayı, Tanrı yoktur sonucuna varamayız çünkü zaten Tanrı kusurluysa bunlar beklenen şeyler olacaktır. Bu durumda evrenin rasyonel olmamasından ve kötülüklerden dolayı Tanrı yoktur sonucuna ulaşmak da saçma
    olur. Kusurlu bir Tanrı tasavvurundan ulaşabileceğimiz evrenin de kusurlu olması beklenebilecek bir şeydir ve bu durumda evrenin kusurlu olmasından Tanrı yoktur sonucuna varacak argüman üretmek tamamen mantık hatası olacaktır.

    b) Tanrı vardır ve kusursuzdur: Bu durum yani Tanrı varsa kusursuz olacağı durumu, hepimizin kabul ettiği bir şeydir.(Tanrı tanımından dolayı) Tanrı varsa ve kusursuzsa evren nasıl kusurlu olabiliyor diye düşünebilirsin. Tanrı varsa ve kusursuz ise bu onun sınırlandırılamayacağı anldıbına gelir. Akli olarak da irade bakımından da sınırsızdır çünkü kusursuzdur. Tanrı irade bakımından sınırsız olacağından Tanrı olsaydı şöyle olurdu böyle olurdu Tanrı olsaydı evrende şu olurdu bu olmazdı demek tamamen yanlış çıkarımlar çünkü biz sınırlı varlıklar olarak sınırsız varlık ile empati kurmaya çalışıyor ve böylece mantık hatasına düşüyoruz. Ayrıca Tanrı böyle olurdu şöyle yapmalıydı evreni böyle yaratmalıydı diyerek zaten ayrı bir mantık hatasına düşeriz çünkü sınırlı varlıklar olarak Tanrı gibi sınırsız bir varlığa (şöyle yaratmalıydı, böyle yapmalıyı diyerek) sınır koymaya çalışıyor olurduk. O, bizim istediğimiz gibi yapsaydı kendi iradesi olmazdı. Bu durumda da sınırsız yani kusursuz yani Tanrı olmazdı. Bunun dışında bizim aklımız da sınırlıdır. Tanrı ise sınırsız akla sahiptir. Biz onun gibi düşünemeyiz. Biz evrenin irrasyonel bölümünü görüp Tanrı olsaydı böyle yapmazdı diyor olabilir ancak bu da ayrı bir hata. Şöyle bir analoji ile açıklayalım:

    Babası oğluna şeker yemesini yasaklar. Çünkü oğlu çok şeker yiyordur ve dişleri çürümeye başlamıştır. Şeker yemesinin yasaklanması oğulun iyiliği içindir ancak babasına kıyasla çok daha düşük bir akli seviyeye sahip oğul şeker yemesi yasaklandığı için şöyle der: Babam gerçekten akıllı bir adam olsaydı şeker gibi lezzetli bir şeyi yememe izin verirdi. Bu yaptığı hiç rasyonel bir davranış değil, aksine çok mantıksız ve saçma. Babam kötü bir adam. Çocuk, babasını bu yaptığından dolayı akılsız, mantıksız, saçmalayan, ve rasyonel olmayan biri olarak görmüştür ancak bu onun akli seviyesinin babasına kıyasla daha düşük olmasından kaynaklanır. Çünkü babası doğru olanı yapmıştır ancak çocuğun gözünden yanlış olanı yapmıştır. Aslına bakılırsa ise babası hiç de irrasyonel, saçmalayan, mantıksız, kötü bir insan değildir. Bu çocuğun bakış hatasının suçudur. Umarım demek istediğimi anlatabilmişimdir.

    Bunun dışında evren tamamen indeterminist bir yapıda değil. Eğer öyle olsaydı; bilim bize hiçbir zaman mutlak gerçek sonuç veremezdi. Bu durumda da bilime güvenmemiz saçma olurdu. Çünkü evren tamamen indeterminist olsaydı şimdi yaptığımız deneyin bir sonraki aşamada yanlış çıkıp çıkmayacağını bilemezdik. 1.,2.,3... deneylerde x sonucu çıkıyorsa, 13268416. gözlemde y sonucu çıkabilir. Bu durumda x mutlak gerçektir diyemeyiz hiçbir zaman. Evren tamamen indeterminist olsaydı bilim hiçbir zaman ilerleyemezdi. Aslında evren tamamen determinist olsaydı da farketmez. Felsefede nedensellik eleştirisi ya da tümevarım eleştirisi isimli bir eleştiri bulunmakta. Buna göre bilime çok da güvenmemek gerek. Bir örnek vermek gerekirse, güneş şimdiye kadar hep doğudan doğdu diye bundan sonra da doğudan doğacağına dair bir delilimiz yok. Eğer dersen ki belli bir yörünge var ve dünya kendi etrafında belli bir yönde dönüyor. Bunun bir anda değişmeyeceğine dair delilimiz yok. Eğer dersen ki fizik kanunları var, bu fizik kanunlarının bir anda değişmeyeceğine delilimiz yok. Eğer dersen ki şimdiki gözlemlerimiz ile geleceğe dönük çıkarım yapabiliyoruz bu yüzden dediğin şey asla olmaz. Bu durumda da şimdiki gözlemlerimizin bir anda değişmeyeceğine dair delilimiz yok. -ki sen evren indeterministtir dediğin için o son cümleyi, yani şimdiki gözlemlerden geleceğe yönelik bir belirleme yapabileceğimiz ifadesini zaten demezdin.- Bu tümevarım eleştirisidir. Kökü Gazali'ye dayanır ve David Hume bunu sistemleştirmiştir. Şimdiye kadar da hiçbir bilim insanı, filozof, düşünür bu eleştiriye tatminkar bir cevap erememiştir ve verebileceklerini de sanmıyorum.

    Bunun da dışında evren tamamen indeterminist değildir. indeterminizm mikro evrende geçerlidir. Determinizm ise makro evrende ve evren de mikro evrenden ibaret değildir. Öyle olsaydı şuan kuantum ve görelilik kuramlarını birleştirmeye çalışmazlardı. yani determinist kurallar ve indeterminist kuralları. Kaldı ki mikro evren de tamamen indeterminist değildir. Elbette kuantum mekaniğinin dalga fonksiyonun aslında kuantum potansiyeli denen bir alanı temsil ettiğini söyleyen Bohmcu determinist veya dalga fonksiyonun o sistem hakkında bilgi seviyemizi veren bir model olduğunu söyleyen determinizm ile uyumlu yorumları da var.

    Pek anladığını sanmıyorum çünkü aşırı subjektif, diğer fikirlere kapalı, dediğim dedik, sabit fikirli ve kendini şartlamış birisin. Ancak umarım anlamışsındır.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster