-1
Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa sözünde durdu ve küçük bir muhafız kıtasıyla birlikte atlı olarak karargâha kadar geldi. Reşat Bey uzun bir süredir, ilk kez bugün kendisine ziyarete gelen birisine hiçbir şey ikram edemiyordu. Yine de kolordu kumandanlarını düzgün bir öğle yemeğiyle ağırlayamayan karargâh zabitlerinden bazıları sağa sola koşuşturmaya başladı. Daha önce ingilizlerden ganimet olarak ele geçirdikleri çıkınlarından bir şeyler bulup buluşturarak kısa sürede kumandanları için iki kişilik biraz tatlı bisküvi, peksimet, biraz konserve ananas, kuru üzüm ve birer fincan çaydan oluşan bir öğle yemeği ziyafetini, zar zor da olsa hazırlayabilmişlerdi. Reşat Bey mahcup olmamıştı. Böylece Ali Fuat Paşa siperlerin acıklı halini bizzat yerinde görmüş oluyordu. Peksimeti çaya batırıp yerlerken ikisinin de içinden:
“Hey gidi koca Osmanlı hey, bu hallere de mi düşecektin” sorusunun geçtiği besbelliydi. Zira zar zor bulunan ve boğazlarından zorlukla geçen bu peksimet ve ingiliz malı bisküvi ziyafeti sırasında her ikisinin de gözleri istemeden dolu dolu olmuştu. ingilizlerin konserve ananas kompostosundan da biraz yiyip içince, hayatlarında ilk kez tattıkları bu muhteşem lezzet karşısında hayrete düşmüşlerdi. Yani Mehmetçik kuru peksimete talim ederken ingiliz askerleri ananas kompostosu yiyordu. Bu büyük bir eşitsizlikti.
Ayrılana kadar sırf bu sebepten dolayı birbirlerinin gözlerinin içine bakamadılar. Askerinin karnını tam doyuramamak, onları kendi hallerine bırakmak zorunda kalmak, belli ki kendilerine zül geliyordu. Sonra karargâh zabitleriyle birlikte harita üzerinden karşılaşılabilecek muhtemel durumlara yönelik biraz daha çalıştılar. Tümen levazım müdürü yanına gelmiş, eğer bugün de yeni bir ikmal konvoyu gelmezse, elinde yedek olarak kalan son un çuvallarını erata dağıtmaya başlayacağını söylüyordu. Durum çok kritikti. ikinci su ikmal kafilesinin, gerilerden yaklaştığının görülmesi, karargâhta dudakları kurumuş bekleyen tüm zabit ve erler arasında büyük bir sevinç yaratmıştı. Ama bu durum kaç gün daha böyle devam edecekti? Arazide ilkel tuzaklarla avlanmadık kuş kalmamıştı. Askerler kendi yemeklerini Filistin’deki bu çöl sayılabilecek kupkuru topraklardan, kendi başlarına bulmak mecburiyetinde bırakılmıştı. Su, karargâha gelince âdeta yağma edildi. Kol, gerisingeriye tekrar ikmal için gitmek zorunda kaldı…
Tümünü Göster