-
226.
+2evden çıkıp çarşıya gittiğim kısımları hatırlamıyorum.. sadece çarşıya geldiğim de saat 13.30 u biraz geçmişti..Tümünü Göster
biraz yağmur yağıyordu.. çok değil.. ıslatacak kadar çok değil.. sahi ya onunla ne zaman bir araya gelsek havalar dile geliyordu.. ya yağmur yağıyor ya da lapa lapa kar.. yaklaşık 4 gündür günlük güneşlik olan hava o gün yağıyordu.. bizim tekrar bir araya geleceğimiz o gün.. belkide, gökyüzü de benim gibi ağlamamak için zor duruyordu.. dayanamayıp bırakmıştı kendini.. usul usul ağlıyordu..
sende bırak kendini, ağla.. kimseyi umursamadan hüngür hüngür ağla.. belki içindeki bütün o birikmişlik gözyaşlarınla dışarıya akıp gider..
ağlamayacaktım.. beni umursamayan, verdiği bütün o sözlere rağmen beni yüzüstü bırakıp gitmeyi düşünen bir insan için gözyaşlarımı heba etmeyecektim..
telefonu elime alarak mesaj attım;
"ben çarşıdayım. işin bittiyse yerini söyle oraya geleyim"
1 dk. geçmeden aramaya başladı, açtım;
"bysavas ben ... cafeye yakın sayılırım. istersen buraya gel"
bahsettiği cafe bana pek de yakın sayılmazdı.. oraya gitmem en az 15 dk. sürerdi.. otobüsle benim bulunduğum tarafa geldiğini düşünerek;
"otobüsteysen hiç inme.. ben otelin yanındaki cafeye geçiyorum orada buluşuruz.."
"otobüste değilim ama tamam oraya geliyorum.. neresindesin tam olarak?"
"en üst kat balkonda oturuyor olacağım"
kapattık..
çok değil 1-2 dakika olmuştu ki karşıdan geldiğini gördüm.. nasıl ya 15 dklık (belki daha fazla) mesafeyi nasıl o kadar çabuk gelebilir.. otobüste olmadığını söylemişti..
karşıma oturdu.. bir süre hiçbir şey söylemeden öylece oturduk.. ben onun gözlerine bakıyor o ise dışarıda hafif hafif yağan yağmuru izliyordu.. gözlerime bakmaya cesaret edemiyordu.. sessizliği bozma amacıyla konuştum;
"evet seni dinliyorum?"
"buraya senden ayrılmaya geldiğimi biliyorsun.. üstelik söylediğim gibi sorunları halletme gibi bir ihtimalimiz de yok"
"peki.. nedenini söylersin en azından dimi?"
"nedenini bilmiyor musun bysavas.. seninle birlikteyken kendimi kafeste gibi hissediyorum.. kimseyle görüştürmüyorsun.. arkadaşlarımdan kıskanıyorsun.. "
sözünü kestim;
"yazıklar olsun sana.. demek arkadaşlarınla görüştürmüyorum ha? ulan 5 gündür yüzünü görmüyorum, görüşebilmek için çaba harcadığım da sen benden kaçıyorsun..bu süre içinde ben hariç hayatında kim varsa görüştün.. sen bana vakit ayırmak istemiyorsun"
"evet belki de istemiyorum.. seninle bir gelecek olduğuna inanmıyorum bysavas.. işten ayrıldın, yeni bir iş bulayım çalışayım diye hiç düşünmedin, sürekli umursamaz davrandın.. hemen hergün alkol alıyorsun, üstelik beni de içmem için her fırsatta zorluyorsun.. ben böyle, senin düşündüğün türden bir hayat istemiyorum."
şoka girmiştim o an, duyduklarıma inanamıyordum.. nasıl laflardı bunlar ya.. "sürekli içiyor, onu da içmesi için zorluyordum" beni suçladığı bu şeyler iyiden iyiye canımı sıkmaya başlamıştı.. evet genelde hep alkollü mekanlarda takılırdık.. sırf canlı müziği iyi olduğu için yada avm ortamında cafelerden sıkıldığım için dışarıda bari farklı yerlere gitme açısından hep alkollü mekanları tercih ediyorduk.. ama her zaman mekan konusunu, nereye gideceğimizi ona bırakırdım.. o da pek fikir sunmadan bana paslardı.. bende her zaman gittiğimiz alkollü pub tarzı bir yer var oraya gitmeyi teklif eder, o da kabul ederdi.. durum bundan ibaret yani.. yaptığı o suçlamalara akıl sır erdirememiştim başta.. duyduklarımın şok ve sinir etkisiyle ses tonumu biraz daha yükselterek cevap verdim;
"sana var ya kocaman yazıklar olsun.. attığın iftiralara, beni suçladığın şu şeylere bak.. haksızsın sen. dünyanın en haksız insanısın.. ama suç bende.. bütün suç seni bu kadar şımartan benim.. sen var ya hiçbir zaman benim sevgime layık olamadın.. kimseyi, hiçbir şeyi senin kadar sevmedim ben.. o sevgi var ya sana büyük geldi, taşıyamadın.. taşıyıp karşılık veremedin.. vay be, yaşadığımız, o mutlu olduğumuzu sandığımız her an her hatıra demek yalandı ha.. yazıklar olsun sana"
hatırlayamadığım daha nice söz, nice cümle.. konuşurken yüzüme dahi bakamıyordu.. çünkü yaptığı suçlamalar benden ayrılmak uğruna söylediği bahanelerden başka bir şey değildi.. daha da konuşacaktım.. içimdeki nefreti kustukça rahatlıyordum.. telefonuna sürekli mesaj geliyordu.. en son telefonunun çalması söylediklerimi yarıda bırakmama neden olmuştu..
başlık yok! burası bom boş!