+3
Ebubekir’lerin evine vardığımızda kapıyı annesi ağlayarak açtı.
– “Ne oldu elif teyze ?!” dedim telaşlı bi sesle.
– “Orda..” diyerek bize Ebubekir’in odasını işaret etti.
Koştum hemen, kapıyı açmaya çalıştım, kilitliydi.
– “Gidiin!” diye bağırıyordu Ebubekir.
Deniz korkmuştu, duvara yaslanıp yere çöktü. “Ne oldu ona” dedi korkak bi ses tonuyla.
Aldırmadan,
– “Ebubekir aç yoksa kırıcam, aaaç !” diye bağırıyordum.
Arkada annesi ağlıyordu.
– “Aç şunu!” dedim. Açmadı. Geri yaslanıp, kapıya bi omuz vurdum. Açılmadı.
Tekrar geriye yaslandım, ve tekrar vurdum.
Açılmadı..
Bu sefer geri gerilip, bir tekme attım. Kapı küt diye yere düştü.
Ebubekir’in içerideki halini görünce tüm pgibolojim yerle bir olmuştu.
Tırnaklarıyla yüzünü soyuyordu.
– “Çıkın odadaaan !” diye bağırmaya başladı. Ağlıyordu. Yatağından kalkıp üstüme yürüdü.
Tek çaremin bu olduğuna inandım, gerilip suratına bir yumruk atıp yere düşürdüm ve sersemlettim onu. Annesi ve Deniz arkada halen ağlıyorlardı.
Çaresizdik. Hepimiz çaresizdik. Bu durumun içinden nasıl çıkacaktık?
Ebubekir yerde bayılmışken annesinden bir ip istedim.
Annesi ipi getirdi, kendine zarar vermemesi için ellerini arkaya doğru bağladıktan sonra onu yatağa yatırıp, yatak başlığına ellerini ve ayaklarını bağladım.
Ne yapacağı belli olmazdı. Gözlerini o sırada birden açtı;
Bana baktı ve gülümsedi. Kanlı yüzünde o alaycı ifadesi beni çok korkutuyordu.
Deniz’e Elif teyzeye destek çıkması için burada kalmasını söyledim.
Benim eskilerden bildiğim bir hoca vardı, çaresizdim, “Belki..” diye umutlanarak ona gitmek üzere yola koyuldum.
Ebubekir’in bu hali beni yüreğimden yaralamıştı. En yakın dostumu kaybediyordum...