+5
PART15
Sesinden anlamıştım Ezgi olduğunu.
-Sanane.
Gülmeye başladı yine. Gülmeye başlayınca dayanamadım, gitmek istedim ordan. Öyle de yaptım. Arkamdan "Nereye" diyişlerini duyuyorum sadece. Hızlı adımlarla bir park bulmaya çalışırken cebimdeki telefon kıpırdamaya başladı; açtım.
Ö: Nihat, dedi çekingen bir şekilde.
-Özge. Niye aradığımda telefonuna bskmıyosun lan, diye üste çıktım.
Ö: Ya ne yapmamı bekliyosun. Çok kötüydüm. Halâ da öyleyim.
-Nerdesin. Çık buluşalım bi yerde.
Ö: Beni evin önünden alsana, dedi burnunu çekerek; ama ağlar bi havası yoktu.
Özge'ye olumlu cevabımı verdikten sonra yola koyuldum. Bu saatte otobüs beklemesi de ne iğrenç bişeydir, hele ki soğuk havada.
(... )
Otobüsten inmiş; Özgelerin evine bi kaç dakikalık yürüyüş mesafesi kalmıştı. Soğuk havada hızlı adımlarla yürüdüm. Bu sefer öfkeli olduğumdan değil; belki biraz da olsa içim ısınır diye.
Eve vardığımda Özge'yi arayıp aşağı inmesini söyledim, öyle de oldu. Aşağı iner inmez kötü olduğu zamanlar yaptığı gibi sarıldı bana. Sarılmayı bırakınca şişmiş gözlerini gördüm.
-Noldu sana?
Ö: Oturup konuşalım tamam?
isteğini kırmadım. Bi kaldırıma oturduk.
Ö: Babam hasta. Hep bayılmalar, hafızasını kaybetmeler, demesiyle ağlamaya başladı. O an ne yapacağımı bilemedim. Özge'yi teselli mi ediyim, o kişinin kim olduğunu mu sorayım. Oturduğum soğuk kaldırım taşı beni bırakmıyodu.
-Kim o, diyebildim sadece kekeleyerek.
Ö: Yarın okula gitmek istemiyorum, dedi ağlayarak.
Ozaman jeton yavaş yavaş düşmeye başlamıştı bende.
Özge'yi biraz teselli edip evine gitmesini bekledikten sonra eve doğru yürümeye başladım.
(... )
Özge dediğini yapmış, bugün okula gelmemişti. Şansımıza bugün konferans salonunda film oynatacaklarmış. Ben de Ceren'i alıp konferans salonunun arka taraflarına zütürdüm, beraber izleriz diyerekten.