+6
biz baharla nişanlıyken evde çok fazla zaman geçiremezdik. anlatmıştım size. gecemi gündüzüme katıp evlilik için hazırlık yapardım. evi, düğünü falan herşeyi kendim karşılayabilmek için. o yüzden evde olduğum zamanlarda mutfakta, yemekte, tuvalette falan vakit kaybetmeyelim ve birbirimizle oturup film izleyecek konuşacak biraz daha fazla zamanımız olsun diye bahar yemekleri hızlı şeylerden yapardı. aylarca makarna yemiştik mesela. yav arkadaş öğrenci evinde de makarna yiyodum. şuna bak evlenecem. hala makarna yiyorum. ee ? ne farkı kaldı evlenmenin ? senin katilden ne farkın var allah aşkına diye takılırdım buna. kızardı buda beni eline ne geçerse onla kovalardı evde. salak keyfimden mi yapıyorum diye. en çabuk hangi yemekler yapılırsa onlardan yerdik. özel günler hariç. bazı zamanlar özellikle hazırlanır ev yemekleri yapardı. annemden sonra yediğim en güzel yeşil fasulye baharın elindendi. o benim herşeyim olmaya aday tek kadındı. o zamanlarda ben ona işlerini biraz daha kolaylaştırsın ve makarna yemekten biraz kurtulalım diye küçükbi tost makinesi almıştım. tost makinesi ufaktı falan ama işimizi görüyodu. tost işini genelde ben yapardım. bir kere sabah kalktığımda baktım kahvaltı masasını falan hazırlamış. çayı koymuş falan. erkenden uyanmış bana kahvaltı hazırlamıştı. düşünün beyler. ben işe 6-6:30 gibi kalkıp gidiyodum. bahar o sofrayı hazırlamak için 5 gibi kalkmış olmalıydı. 5:50 gibi falan beni kaldırdı. bahar daha 10 dakka var niye kaldırıyosun diye kızmıştım. ibooo hadiiii oyunbozanlık yapma pişman olmayacaksın demişti. mutfaktan gelen kokular burnuma geldiğinde kurt gibi takip ederek gitmiştim gözlerim kapalı. sofrayı görünce şaşırıp kalmıştım. sen ? sen ne ara hazırladın bunları demiştim. bana demişti ki hayatında olduğum için şükretmeni istiyorum. senin için iyi bi eş olduğumu bilmeni istiyorum. öyle düşünmeni istiyorum. işe giderken erkenden kalkıp gidiyosun. ve çoğu zaman kahvaltı etmiyosun. geldiğinde de yemek yemeye fırsatın olmuyo. o yüzden ne doğru düzgün kahvaltı yüzü nede yemek yüzü görüyosun. sana en azından bir kere de olsa bunun benimle değişebileceğini göstermek istedim demişti. sen benim hayatımın kadınısın diyerek sarılmıştım ona. tamda öldüğü haberini aldığım kapı girişinde. ve sonra beni kovalamıştı terliğiyle yüzümü yıkamadan bi tane zeytin attım diye. o salçalı tostu o zaman yapmıştı işte bana. bahar tostunun içine salça koyuyodu. ben ömrümde sadece onda gördüm böyle bişey. tostun içerisine ekmeği açıp az miktarda bi salça sürüyodu. malzemeleri daha sonra yerleştirip öyle ekmeği basıyodu. ama acayip farklı bi tadı oluyodu. ilk başlarda değişik gelmişti. ama sonradan alışmıştım. ve ondan sonra neredeyse hiç salçasız tost yapmadım. daha doğrusu o zamandan sonra hiç tost yapmadım. ve salçalı bi tost yemedim. o lokma ağzımda büyüdü. kocaman oldu yutamadım.
Tümünü Göster