+8
ve insanlar duygusal dönemlerinde yanlış kararlar vermeye meyilli davranırlar. diğer şirketten kızın yanına gelip gidenler aklına girenler olmuş. aramıza nifak sokmaya çalışıyolar. kızın zaafiyetinden faydalanıp acılı anında imza koparmaya çalışıyolar. şirketi suçladığını biliyolar. bunun içinde onu bize karşı doldurup hisseleri kendileri almaya çalışıyolar. ortağımızı ikimizde severiz. fakat mukadderat. yapabileceğimiz bişey yok. ve kendi ellerimizle kurduğumuz şirketin yarısından çoğunun bir başka şirkete devredilmesini istemiyoruz dedi. düşündüm. adamlara inanmıştım. ki firmayı tanıyorum. ortaklarıyla ilgili de daha önceden kulağıma hiç musibet bi haber gelmedi. ki eğer ters bi durum olsaydı zuzu da bende mutlaka konudan haberimiz olurdu. adamlar iyi niyetliydi yani. benden ne istiyosunuz ? dedim. patronunuz bize şirketteki en iyilerden birisi olduğunuzu söyledi. özellikle çözümsüz ve sorunsuz işleri halletmekte üstünüze yokmuş. soruyu ben sorayım. bize ne yapabilirsiniz ? dedi. gülümsedim. kızın adresini istedim. merak etmeyin beyler. şirketinizi sizde tutacağım dedim. sana güveniyorum ibo dedi kazım. merak etme şirketinin de seninde bu iyiliği karşısında bizde üstümüze düşeni yapacağız dedi. bu şirket yıllardır bu firmayla iş yapmış beyler. bütün hukuki işlerini çözümsüz işlerini mali işlerini falan bizim şirket halletmiş. ben eleman olarak yeni gelmiş olabilirim ama şirketlerin köklü bi geçmişleri var. o yüzden bizden böyle bi iyilik istediklerinde benim işim değil diyip geri çeviremezdim. ayrıca korumam gereken bi itibarım var. adam kartlarını iyi oynadı. ve ben iyi niyetine güvendim. kızla konuşacaktım. acılı bi zamanındaydı. yanlış karar vermesini istemezdim. özel bi işti ve omarın takım elbise için kumaş seçmesi gerekiyodu. onu tekrar terzinin yanına gönderdim. zaten kötü bi kumaşı olmadığı için bizim terzinin ki benim istediğim tarzı bildiği için omar sadece kendi karar veriyormuş gibi yapacaktı. o yüzden onu terziye yollayıp ben kızın evine gittim. bi buket çiçek almayıda ihmal etmedim tabi. genelde çiçek konusunda sadece papatya alırım. beni biliyosunuz. hayatımda papatyaları sevmem için tek bir sebep var. bi buket papatya alıp gittim eve. sonuçta cenaze eviydi. taziyelerimizi bildirmeden olmazdı. büyük bi evdi. şirkette epey büyüktü. o nedenle evin küçük olmasını bekleyemezdim zaten. güzel hoş malikane tarzı bahçeli falan bi yerdi. sevdiğim mekanlar. bizim joguarın arka bahçesinde at beslediğini gördükten sonra bu adamın evinde ejderha falan vardır heralde diye düşünüyodum. kapıyı baya smokinli falan bi herif açtı. buyrun dedi. merhaba ben ibo. dedim. şirketi söyledim. oradan geliyorum diye. taziyelerimi iletmek için geldim dedim. lütfen buyrun dedi içeriye davet etti. yeri gösterdi beni salona aldı. amk baya kraliyet salonu gibiydi içerisi. behlüllerin eve girmiş gibi hissediyodum kendimi. on numara beş yıldız bişeydi. ben en çok kızı merak ediyodum. baya beyaz samur kürkleri içeirisinde falan gelecek, divayla konuşma gibi bişey olacak sanıyodum. baya endişeliydim. salonda beklemeye başladım. bi anda içerden koşarak bi kız çocuğu girdi. öylesine güzel öylesine tatlı bi kızdı ki anlatamam sana. saçlarıda benim sevdiğim gibi iki yandan böyle at kuyruğu yapmışlar. öyle tatlı olmuş anlatamam. elinde de bi yarım ekmekle tost. peçeteyle tutmuş kemire kemire geziyodu evin içinde. beni görünce biraz tırstı. sende kimsiin ? dedi. korkma küçük kız sadece bi misafirim dedim. annemi mi görmeye geldin ? dedi. sanırım evet ufaklık dedim. bozuldu biraz. ben ufaklık değilim bi kere dedi. öyle mii dedim. evet. koskocaman kızım ben 6 yaşındayım dedi. uhuhh ama ben senden daha büyüğüm çünkü tam 9 yaşındayım dedim. sen yalancısın 9 yaşında falan değilsin. annem yalancıları hiç sevmez dedi. öyle mi dedim çektim yanıma biraz mıncırıyım diye. bence sende yalancısın çünkü sen 6 yaşında falan değilsin. 22 yaşındasın ve biraz daha tatlı olsaydın eğer seni sevgilim yapardım dedim. gerçekten miiiiğğğğğ diye sırıttı pis pis. ağzında ekmek varken sırıtma. annen bunları söylemedi mi sana dedim. ekmek diyince aklına geldi gene tosta sarıldı birden dişlek dişlek. bende pislik yapıyım biraz kızdırıyım diye atladım hemen elleriyle beraber tostundan hağmm hağmm falan yapmaya başladım. yaaaa yemesene tostumu falan diyodu. çocuk görünce dayanamıyorum amk. bazılarıyla aram çok iyi oluyo böyle. içimden geliyo yani. tosttan bi ısırık aldım. beyler. o hayatımda yuttuğğum en zor lokmaydı. amk ben bu tostu tanıyodum. tostun içinde salça vardı. ve ben o tostu tanıyodum. bahar ? dedim. kız gülümsedi. annemi tanıyo musun dedi. kıza baktım. gözlerim doldu. beynimden vurulmuşa döndüm.
Tümünü Göster