/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1301.
    +6
    burada o yıl içerisindeki yapılan değişiklikler, bina içerisindeki yapılan iyileştirmeler ve sizin satışlarınıza olan etkisini gösteren tablonun ayrıntılı halini göreceksiniz. her gün iyileştirmeler biraz daha arttı. ve eğri gördüğünüz gibi yukarıya doğru çıkıyo. yani bina içerisinde ne kadar yenilik yapıldıysa gelirinizde o kadar artmış. şimdi bana bu %14 lük gelir artışının sadece ağızdan ağıza dağılan bi reklamdan dolayı olduğunu mu söyleyeceksiniz ? hayır. eğer öyle olsaydı bunu 2008 de 2009 da yada 2006 da da görürdük. çünkü müşteri yapınızın oturması 2006 yılının başındaydı. burada kemikleştiniz. ve satışlarınız gördüğünüz üzere 2006 dan 2009 a kadar aynı şekilde devam etti. 2010 yılında binanın girişindeki lobinin ve diğer firmaların yenileme istemesiyle çalışmalar başladı. bina tepeden tırnağa restorasyon geçirdi. ve satışlarınızdaki ufak çaplı artışta 2010 yılının başında gerçekleşiyo. belli bi bi oranda sürekli artışta seyreden şu çizgiye dikkatle bakarsanız 2010 yılının başından itibaren yukarı doğru bi ivmeye sahip olduğunu görürsünüz. buda satışlarınızın bina içerisinde yapılan restorasyondan ciddi bir şekilde etkilendiğini gösterir. işini seven ve geliştirmek isteyen birisi olduğunuzu biliyorum hüsseyin bey. ayrıca marka değerinizin olduğunu ve bunu korumak istediğinizi de biliyorum. fakat ben en alt tabakadan en üst tabakaya kadar sizin piyasa dediğiniz bu marketin nabzını tutuyorum. ve şuanda o nabız bana gelişen dünyada bir konsepti olmayanların marka değeri taşımadıklarını söylüyor ve ben giyimden birazcık anlıyosam sizin diktiğiniz elbiselere bu piyasanın ihtiyacı var dedim. kağıtları eline alıp düşünmeye başladı. bi ona bi ona bakıp bi karar vermeye çalıştı. biraz zorlu bi süreçti ama. en sonunda aferin sana genç adam. beni tavladın dedi. gene zengin gülüşüyle. patronlarına söyle istedikleri zaman uğrayıp imzamı alabilirler. konsepti uygulamak için müsade veriyorum. dedi. kapıdan çıkarkenken de omara seslendi. bak bu adama dikkat et. ondan öğreneceğin çok şey var dedi. teşekkür ederek çıktık mağazadan. çıkarken bizi karşılayan kadına geldim. önünde durduk. bişey mi lazımdı ibo bey dedi. bişey düşünüyomuş gibi durdum. yüzüne baktım. ben aslında bu kadar terbiyesiz bi adam değildim ama takdir edersin ki james dean bile hata yapabilir. seni neden tanımıyorum ? dedim. gülümsedi. bilmem hiç adımı sormadığınız için olabilir dedi. ordan bi kart çıkarıp arkasına numarasını yazdı. uzattı. normalde telefon numarasının son hanelerini bırakıp tahmin et diyenler olurdu. fakat numarayı verip isim tahmin etmek ? bu epey zor olacak dedim. gülümsedi. bana zor işlerde en iyisi olduğunuzu söylediler dedi. bende güldüm. eğlenceli olacak gülşen dedim. kalakaldı amk. mağazadan çıktık. omar şaşırdı. abi nasıl yaptın bunu dedi. neyi ? olum beraber hazırladıkya tabloları ikna olmayacak mı sanıyodun dedim. hayır abi ya onu demiyorum. kızın adını nerden bildin dedi. gülümsedim. copperfield omar. copperfield. unutma bunu dedim. ilerledik. tabiki sırrımı ona açıklamayacaktım. ama size anlatabilirim. odaya girdiğimizde hüseyine tabloları gösterirken masanın üzerinde birkaç belge gördüm. belgeler içerdeki faks makinasından çıkmıştı. ve belirli bişey için tekrar gönderilmesi isteniyodu. mutabakat gibi. altında gülşenin ismi soy ismi ve imzası vardı. mağaza sorumlusu ünvanı altında. yanında da bu herifin imzasının olması gerekiyodu. imza için buna getirmiş. buda masada bekletiyomuş. belkide şirket içindeki bi bordro gibi bişeydi bilemiyorum. ama ismini orda görmüştüm. konuşunca da anladım ki gülşen bu olmalıydı. mağazada girerkende çıkarkende ondan başkası yoktu çünkü. ki devler liginde kulağına dedikodu geliyosa mutlaka bi yerin başındasındır. ya müdür ya başka bişey. dedikodularımı biliyosa müdür oydu. müdür oysa adı gülşendi. yani , basitti.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster