-
26.
+1Sözleştiğimiz parktayım. Bekliyorum. Belki de böyle bir şey yaparak aslında kendime zarar vereceğim. içimde buna yönelik o kadar çok kuşku var ki... Öte yandan, iyi bir şeyler olabileceği fikri de sardı bedenimi. içimde kaybolup gitmiş, unutulmaya yüz tutmuş duyguları anımsayacaktım belki de. Kendimi kandırıyor da olabilirim.
Karşıdan geliyor. Gördüm onu ve yüzümde hafif tebessüme kaçan sırıtmayla gelişini izliyorum. Kendisi ise 32 dişini göstererek bana doğru yavaş adımlarla geliyor.
"Selam. Çok teşekkür ederim tekrardan. Bana bir şans verdiğin için en azından."
"Bunu iyi kullanacağını biliyorum."
"Hadi, seni zütürmek istediğim bir yer var."
"Pekâlâ gidelim."
Yürüdüğümüz yol boyunca ailelerimizden yaşantımızdan bahsettik. Anlatacak pek bir şeyim yoktu benim. Ailem tarafından terk edilmiştim. Çoğunlukla o anlattı, ben sustum.
Gitmek istediğimiz yere varmaya az bir mesafe kalmışken gözlerimi kapatmamı istedi. Standart erkek romantikliğidir diye düşünüp gözlerimi yumdum ve elinden tutarak yürümeye devam ettim. Biraz utanç vericiydi. ilk akşamdan elini tutmuştum. Biraz da tuhaf hissettirmişti. ilk defa bir sevgilim olmuştu.
Geldiğimiz yer benim her gün geçip gittiğim, bunaldığımda kendimi attığım deniz kenarındaki kayalıklardı. Kayalıklara oturduk ve geçmişte korkumu yendiğim düşüncesiyle ayağımızı suya doğru uzattık. Biraz esintiliydi. Saçlarım uçuşuyordu. Yaşadığım duygu ise paha biçilmezdi.
Saat 22.00 olduğunda eve gitmek istediğimi söyledim. Kırmadı ya da ısrar etmedi. Hatta evime kadar bıraktı. Eve girdiğimde mutlu hissediyordum. Aynı zamanda hiçbir zaman yaşamadığım büyük bir korkuyu da yaşıyordum. Kendimi açık denize sandalla açılmış gibi çaresiz ve bir o kadar da huzurlu hissediyordum. Uyuyabileceğimi pek düşünmesem de yatağa uzandım ve gözlerimi kapadım.
başlık yok! burası bom boş!