-
26.
+1"Hayır, n'olur yapmayın! Bana bir şans verin! Beni direk reddedemezsiniz! Bu işe çok ihtiyacım var. Ne olur!"
Ağlayarak uyandım. ilk seferde reddedilmiş olmanın acısıyla uyandım. Sanırım vicdan azabı çekiyordum. Belki de bir şans vermeliydim. Ona değil, ona vereceğim şansı aslında tüm insanlara verecektim. Bunu düşünür düşünmez apar topar evden çıktım. Direk çalıştığı markete gittim. Onu buldum:
"Selam, n'aber?"
"Eee, şey. iyiyim sen?"
Kafası karışmışa benziyordu.
"iyiyim ben de. Dünkü teklifin hâlâ geçerli mi?"
"Eee, şey, tabii. Neden olmasın?"
"Kaçta çıkıyorsun?"
"20.00'da."
"Pekâlâ, şu alt taraftaki çocuk parkında buluşalım. Saat 8'de."
Sevinmişe benziyordu. Ağzı âdeta kulaklarına varıyordu:
"Pekâlâ. Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Arkamı dönüp gidecekken:
"Hey, Aslı."
Arkamı döndüm.
"Teşekkürler."
"Rica ederim. Tek şansın. Bunu berbat etme." derken gülümsüyordum.
işten dönüyorum. Bu gün aylığımı aldım. ister istemez bir sevinç vardı zaten içimde. Eve geçip ince bir makyaj yaptım. Saatin gelmesini bekledim. Televizyon izlemeye başladım.
Ah, şu işe bakın. Saat 8 olmuş.
başlık yok! burası bom boş!