-
151.
+4Saldırılarını zar zor savuşturuyordum.Tümünü Göster
Bir Bine(E)-"Kübra dur. Savaş bitti." Çok yorgundum. O ise bütün savaş boyunca meditasyon yapmıştı. Tanrılardan biri minyatür boyuna geldi ve
T-"Dur kızım. Savaş bitti. Yeteneğin kirlenmiş. Onu temizleyeyim." dedi ve alnına baş parmağıyla dokundu. Gözleri artık maviye dönmüştü.
Kübra-"Görebiliyorum. Ne kadar güzel." dedi. "Kusura bakma içimdeki öldürme hissi çok güçlüydü."
Bir Bine(E)-"Önemli değil. Geriye bir tek Ti-an kaldı. Onu da hallettikten sonra bitecek."
Ti-an(B)-"Pes ediyorum. Artık savaşmayacağım." dedi. "Zaten sizi durduracak gücüm de kalmadı."
Bir Bine(E)-" O zaman biz kazandık." dedim. Ama mutlu değildim. Birçok kişi kaybettik. Yerleri doldurulamayacak kadar iyi kişiler. Derya'nın gömebileceğim bir bedeni bile yoktu. Cam ise savaşın bittiğini duyunca kırıldı ve bölünerek yok oldu. izleyici Haylaus'un burnundan aşağıya atladı ve önüme düştü.
izleyici-"Kazandınız. Ama büyük Ti-an cezadan kaçamazsın. Haberin olsun. Ölmeyeceksin merak etme. Sadece seni bir mağaraya hapsedeceğim. Ölene kadar o mağarada kalacaksın." Büyük Ti-an üzgün bir şekilde yere baktı.
Ti-an(B)-"Nasıl istersen." dedi ve yok oldu. Yok olmadan önce gülümsüyordu. Bir terslik olduğunu anladım ama bu artık benimle alakalı değildi. Tanrıların problemiydi.
izleyici-"La-Ateh'e gelirsek. Seni ise cehenneme gönderiyorum. Orada iyi bronzlaşmaya bak. Toprağın kat ve kat altında olacaksın. Nefes alırken iyi şanslar."
La-Ateh-"Hayır. Gitmeyeceğim." dedi ve kaçmaya çalıştı. Tam o anda yerden el çıktı. Bunu tuttu ve bedenini dümdüz etti. Kanı her yere fışkırdı.Ruh olduğu için bizim içimizden geçti. Aşağıya doğru çekti.
izleyici-"Aşağıya inince bedeni eski haline gelir sonra tekrar tekrar parçalanır artık. Salih ve Fatih. ikiniz de insan olduğunuza ve pek bir işleviniz olmadığına ikinize de hafif cezalar vereceğim. Bir karınca olarak ikiniz de yeniden doğacaksınız ve köle olarak çalışacaksınız. Ölünce tekrar buraya gelirsiniz zaten." Fatih gülmeye başladı.
Fatih-"Gerçekten bu kız tam benim kafadanmış" dedi. Salih ise
Salih-"Nesi komik bunun. Köle gibi çalışacağız. Hem de böceklerin yanında."
Haylaus-"Benim himayemde mi olacaklar bunlar yani?"
izleyici-"Haylaus lütfen susar mısın düşünmeye çalışıyorum. Başkaaa başkaaa. Hah. Bir de günde topladığınız şeyler sayılacak. Karınca yuvasında durayım çıkmayayım yok. Her gün belli bir limitiniz olacak."
Fatih-"Tamam efendim anlaşıldı."
izleyici-"Fatih. istersen sen biraz az taşıyabilirsin." dedi sırıtıp nazlı bir şekilde. izleyici bizim Fatih'e mi yavşıyordu?
Fatih-"Yok gerek yok. Cezam neyse ona razıyım. Yine de teşekkürler. Ne zaman doğacağız?"
izleyici-"Şimdi." dedi ve elini şaklattı. ikisi de kayboldu. Fatih gitmeden önce
Fatih-"Görüşürüz abi. Karıncaları ezmemeye dikkat et hahahaha" dedi ve kayboldu.
izleyici-"Karınca ezmemeye dikkat et anladın mı espiriyi hahahaha" dedi. "Peki verdiğim kararlarla ilgisi sorunu olan?"
Haylaus-"Neden o iki insanı himayeme almak zorundaymışım?"
izleyici-"Tamam. Sorun yoksa güzel."
Haylaus-"Bu kız cidden sinirimi bozuyor. Mustafa yaklaş. Sözünü tuttun. Senin de içinde artık insanların pisliği değil hayvanların gururunun olduğunu bu savaşta gösterdin. Artık sadece bir hayvan değilsin. Aynı zamanda izleyicimsin. Arkadaşlarınla vedalaş. Her 100 yılda bir yeniden insan olacaksın." dedi
Mustafa-"Çocuklar. Size bahsedemediğim anlaşma buydu. Artık bir insan olmayacağım. Bir hayvan olacağım. Kurt olmayı tercih ediyorum. Ama artık ne olursam önemli değil. Yeter ki sürümden ayrı kalmayayım. Size teşekkür ederim. Sayenizde buradayım. Ve elveda." dedi ve Haylaus'a doğru döndü.
Mustafa-"Hazırım" dedi. Haylaus ona doğru eğildi ve ağzına attı.
Bir Bine(E)-"Ne oluyor. Yedi çocuğu."
izleyici-"Sabret. Onun elleri yok. Diğer tanrılar gibi elleriyle yapmıyor işlerini. Daha çok ağzıyla yapıyor." dedi ve Haylaus onu dilinin üzerinde yere bıraktı. Neredeyse tıpatıp Haylaus'a benziyordu. Tek bir şey dışında. Kürkü gümüş rengindeydi. Sanki Haylaus'un yansıması, minyatürü gibiydi. Rengi dışında tabiki.
izleyici-"Sırtına bineceğim bir izleyici oldu sonunda. Haylaus bana hep kızıyordu." dedi ve Mustafa'nın sırtına atladı. Mustafa küçük değildi. 5 metre kadar boyu vardı. Ve kopan kolu da geri gelmişti. Tabiki ayak olarak. Ama hayvan bedenine daha alışamadı ki ayağa kalkamadı. Sadece biraz hırladı.
izleyici-"Ne var yani yatsam. Çok yumuşacık." Biraz daha sesli hırladı.
izleyici-"Hayır inmem. Ben senin üstünüm bir kere. Ben senden daha önce izleyici oldum."
T-"Üst ast yok. ikiniz de eşitsiniz." Mustafa alaycı bir şekilde baktı ve yana doğru dönüp kızı düşürdü sırtından. Daha sonra doğruldu ve ilk kez ayağa kalktı.
izleyici-"Hıh. iyi öyle olsun. Ben de sana dünyaya nasıl ışınlanacağını öğretmem." dedi ve Mustafa yanına gidip sanki yalvarırmış gibi burnunu dokundurdu.
izleyici-"Tamam tamam acıdım." dedi ve sarıldı. "Siz de ailenizle vedalaşıyormusunuz ne yapıyorsanız yapın. Biraz sonra dünyaya geri döneceğiz." dedi. O zaman annemle, babamla ve Ejderha ile konuşmanın vakti gelmişti. Ve Derya ile de.
başlık yok! burası bom boş!