-
151.
+4Ben yerde kıvranırken etraf ısınmaya başlamıştı. Güneşler arenanın dışından bile gözüküyordu. Ve yakıyordu. Bu tek kollularla ne alıp veremediğim var? Hep tek kollulardan dayak yiyorum. Koparmasaydım daha iyiydi. Tam bana vuracakken kolundan tuttum. iyi gibti beni. Neden mi? Çünkü kopardığım kolunu vuruyormuş gibi gösterip diğer koluyla yumruğu attı. Yere çakıldım resmen. Tuttuğum şey ise bir kumaş parçasıydı. Onu arena'ya geri sokmalıydım. Yoksa bu gidişle kaybedecektim. Yukarıya baktım veTümünü Göster
Bir Bine(E)-"Oha. Bu ne?" dedim ve yine yumruğu yedim. izleyici gülmeye başladı. Kahkaha atıyordu.
izleyici-"Cidden denedi inanamıyorum hahahahaha" diyip kollarını elleriyle yere vuruyordu. Yani Haylaus'un burnuna. Haylaus başını salladı biraz belki düşer diye ama tam yapışmıştı kız.
T-"Kızı rahat bırak. Sana zararı yok."
Haylaus-"Ama yararı da yok" diye cevap verdi ve sustu. La-Ateh beni boynumdan tuttu ve kaldırdı.
La-Ateh-"Arenaya bak. Bu kadar ölüm olmasına gerek yoktu. Bunların olmasına gerek yoktu. Ama siz insanoğlunun bencilliği yüzünden bu hale geldi. Dünyayı yönetenler bile güçten habersiz insanlar."
Bir Bine(E)-"Ne yani. Sen mi yöneteceksin dünyayı? Senden iyi politikacı olmaz." derken boğazımı biraz daha sıktı.
La-Ateh-"Şu arkanda duran Tanrılar bile sadece izliyorlar. Neden? Çünkü onları eğlendiriyoruz. Ama sen bunu bile göremeyecek kadar... " derken tüm gücümle yumruğu vurdum ve arenaya doğru uçtu. Ben ise hızlıca arenanın içine doğru koştum. Arenanın içine vardığımda La-Ateh benim ejderham Ti-an'a doğru yönelmişti. Ben ise son anda La-Ateh'in koparılmış eline ayağım takıldı. Elini yerden aldım ve La-Ateh'e fırlattım. Güzel atmışım ki yüzüne gelince yere düştü.
Beyaz-"Biraz daha zayıflat. Öldürmek için planım var." dedi.
La-Ateh-"Ölümsüzler ölmezler. Daha anlayamadınız mı?" Yanına gittim ve bu sefer yumrukları saydırma sırası bendeydi. Yerdeyken vurmadığım yumruk kalmamıştı. Bana yumruk sallayacağını gördüm ve elini tuttum. Arenaya girmem işe yaramıştı. Bir Bine yine bana yardım ediyordu. Diğer kolunu da kopardım. Büyük Ti-an hala biriktiriyordu. Kopardığım kolu Ti-an'nın gözüne doğru fırlattım. Kafasını sağa doğru kaydırması ile Mustafa'ya fırsat doğmuştu. Hemen gözüne yumruğu vurdu ve odağı bozuldu. Ağzındaki güneş yere doğru düşerken Ti-an kendisininkini fırlattı. Tam alt tarafından vurması sayesinde büyük Ti-an'nın yaptığı güneş ona doğru döndü ve onu yaktı. Kalkacak gücü kalmadan yere düştü. Her tarafı yanıyordu. Acısı ateşten dolayı değildi. Ateş zaten onlara işlemiyor. Acısı onun güneşinin içine kattığı ejderhanın derisini kağıt gibi kesen mızrak yapımında kullanılan maddeler yüzündendi. Onu bile düşünmüştü ama işe yaramadı. Kendine tepti.
Kübra-"Ben hazırım." dedi ve gözlerini açtı. "Baba. Senden intikamımı alacağımı söylemiştim." dedi Derya'nın kendini feda ettiği cam korumanın içinden çıkarken.
La-Ateh-"Nasıl öldürmeyi planlıyorsun beni." dedi. Ağzından kanlar süzülüyordu ama ölümsüz ise eğer bu onu öldürmeye yetmezdi.
Kübra-"Vahşet" dedi ve bir gözü korkunç bir hal aldı. Diğer gözü hala aynıydı.
Bir Bine(V)-"Kız kardeşim de mi vahşet taşıyor?" dedi.
Beyaz-"içinde her zaman vahşet vardı ama uyuyordu. Meditasyonla onu uyandırdık. Reyna sayesinde."
Kübra-"içim kıpır kıpır. Her hücrem seni öldürmek istiyor. Sen ölünce bütün güçlerin de bana geçecek. Onun için abimin ölmesi gerekiyordu. Ama beni hesaba katmadın. Elveda baba." dedi ve
La-Ateh-"Hayır" diyerek çenesiyle sürünmeye başladı. Hem ağlıyordu hem de sürünmeye çalışıyordu.
La-Ateh-"Böyle bitmemeliydi. Ölümsüzlüğüm olmaz. Hayı... " derken Kübra'nın elini kalbine sokmasını izledim. La-Ateh ölmüştü. Ruhu ayağa kalktı. Ve bütün gücü Kübra'ya geçti. Kübra'nın gözleri de karanlığa yakın bir biçimde kırmızılıktaydı.
Kübra-"Öldürmek istiyorum. Öl öl öl" diye bana saldırmaya başladı.
başlık yok! burası bom boş!