/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 151.
    +4
    Seri seri saldırmaya devam ediyordu. Ben ise sağa sola kaçınıyordum Bir Bine sayesinde. Kolundan tuttum ve onu bana yaptığı gibi yere çarptım. Üzerine ateş saldırısı yapıp yaktım. Artık tüm vücudu yanıyordu. La-Ateh gülmeye başladı.

    La-Ateh-"Bir tanrıyla savaşıyorsun ama sadece ateş mi kullanıyorsun? Bu beni öldürmez. Biliyorsun insanlar ateşi tanrılardan çaldı."

    Bir Bine(E)-"Öyleyse bunu al." dedim ve tekmeyi vurduğum gibi arenanın duvarlarına yapıştı. Büyük Ti-an gözlerini açtı. Kafasını havaya doğru kaldırdı ve yukarıda bir ateş biriktirmeye başladı.

    Ti-an(B)-"Sizin ısındığınız güneş benim atalarımın savaşları zamanında ateş toplarının sadece küçük bir parçası. Şimdi size güneşin gücünü göstereceğim." dedi ve havada top şeklinde ateş biriktirmeye başladı.

    izleyici-"iyiki de güneş gözlüğümü getirmişim. Biraz bronzlaşmak istiyordum zaten."

    Haylaus-"Susmayı planlıyor musun?" Oradaki tanrılardan biri sonunda konuştu.

    T-"Sakin ol Haylaus. Sadece küçük sevimli bir izleyici. Sana bir zararı yok."

    Haylaus-"Senin üstünde yatmıyor, benim üstümde yatıyor." dedi ve biraz hayıflandıktan sonra sustu. La-Ateh duvardan kendini kurtardıktan sonra

    La-Ateh"Bu kadar oyun yeter. Biraz ciddileşeceğim." dedi ve yanımda ani anda belirdi. Gözümle zor takip ettim. Karın boşluğuma yumruğu vurdu. Auram saolsun %90 kadarını emmişti saldırısının. Kolundan tuttum ve büktüm.

    La-Ateh-"Nasıl bu kadar güçlü olabilirsin?"

    Bir Bine(E)-"Güçlü değilim. Aslında sen daha güçlüsün benden. Ama ben senden daha zekiyim." dedim ve kolunu kopardım. Köpek gibi inliyordu.

    Bir Bine(E)-"Ti-an. Ne yapman gerektiğini biliyorsun." dedim. Ti-an da anlamıştı. Aurasından fedakarlık ederek o da ateş topu oluşturmaya başladı. Ateşe ateşle cevap verecektim.

    Bir Bine(E)-"Mustafa. Ejderhaların en zayıf noktası gözleridir. Tepesine çıkıp gözlerine çalış. Eğer gözünü oluşturduğu toptan ayırırsa dikkati dağılır. Gözünü kırpsa dahi yeter."

    Mustafa-"Anladım. Hallediyorum." dedi ve tırmanmaya başladı. Tabi Ti-an kuyruğuyla engel oluyordu çıkmasına. O anda sağ tarafımdan güçlü bir yumruk yedim. La-Ateh'i unutmuştum. Arenanın dışına uçtum. Peşimden zıplamıştı. Bana tek koluyla seri seri vuruyordu.

    La-Ateh-"Sana" tak "BiR" tak "TANRININ" tak "GAZABINI" tak "GÖSTERECEĞiM." tak tak tak... (Her tak bir yumruk anldıbına geliyor üç nokta ise anladınız gibiyor resmen :D) En son böyle bir dayağı Serdar tarafından yemiştim. Kolunu tuttum ve bu sefer de tekmesini yedim. Bir Bine olmadığı için hareketlerini göremiyordum. Araf çok geniş bir yerdi. Sonunu bile göremiyordum. Yıkılan saraylar, binalar vs. karmakarışık bir yerdi. Beni bir tek Ejderha'yı görebiliyordu. Bir de Haylaus'un ve diğer Tanrılar boylarını biraz uzatarak beni görüyorlardı. Neredeyse Ejderha kadardılar. izleyici Haylaus'un üstünde bir pire gibi kalmıştı. Burnuna doğru indi ve

    izleyici-"Haa bu arada. Sahnede gördüğünüz tanrılar sadece minyatür boylarıydı. Bu halleri bile minyatür boyları. Gerçek boyları çok daha uzun. Bu arada sahanın dışına çıkılması savaşı durdurmaz. Devam edebilirsiniz. Ve Haylaus. Büyüyeceğin zaman haber ver. Az daha kürkünün içinde kayboluyordum." Dev gibi gözleriyle burunun ucunda duran kıza bakıyordu. Küçük haliyle bile sinirini bozduğunu anlamamak için 10 derece astigmat olmak lazım.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster