-
1101.
+8ama o ortamda inanın öyle değildir. orda geçirdiğim 3 günün ardından ofisteki bütün çalışanlar bana resmen tapıyolardı. yani artık iş bi iş mi yapılacak nolur bana söyle. nolursun ben yapıyım. hadi bana da bi iş ver meselesine geldi. çalışanlar için üstlerinden emir almak her zaman için kötü hissettirir. ve hoşlarına gitmez. onlara yapmaları gereken bi işi de söylemiş olsanız sanki ekstradan iş çıkarıyormuşsunuz gibi kötü hissettirir çalışanlara. ama sizi severlerse ve sizle çalışmanın sizin için bişeyler yapmanın iyi bişey olduğunu bilirlerse ve sizde biraz önceki anlattığım gibi iyi bir "liderseniz" eğer, çalışanlar sırf sizin için o takımın bi parçası olabilmek için "nolur bana da bişy söyle bende bi iş yapıyım hadi noluuuuuur" diye ağzınızdan çıkacak bi iş için yalvarırlar. adamlar bildiğin üç gün içerisinde bana tapar hale geldiler. ki üçüncü günün sonunda ertesi gün arşiv odasına inip o saçma işe devam edeceğimi hem onlar hemde ben biliyoduk. buruk bi kutlama oldu o yüzden. ertesi gün ne onlar beni nede ben onları görmeyecektim. o üç gün güzel geçmişti. bana alışmışlardı. ki bende ciddi işler yapmayı özlemiştim amk. aşağıda evrak dosyalamak pek benim tarzımda bi iş değildi açıkçası. potansiyel bi stajyerin aylarca staj dosyasını dolduracağı bi yerdi orası. nitelikli bi elemanın vakit öldüreceği bi yer değil. ne kadar belli etmesemde benimde moralimi bozuyodu bu açıkçası. çalışanlarda gideceğim için üzülüyolardı. neyse kutlamamızda bittiğinde herkes evine dağıldı. bende çıkıp eve gidecektim ki kapıdan çıkarken ibo diye bi ses duydum. yavşak selimin sesiydi. döndüm arkamı. baktım yukarda dikilmiş. biraz konuşabilir miyiz dedi. vay dıbına koyum dedim. çıktım geri yukarıya. bunun ofise geçtik. baktım ofiste ortaklarda var. noluyo lan burda dedim bi anda. ortaklarla beraber selim bininin benle ne derdi olabilir. aha ? dedim bi an. kapıdan içeri giripte adamlarla tokalaşana kadar kafamda düşünüyorum bunları. dedim kesin benim yaptığımı anladılar. hepsiyle teker teker tokalaştım. bu salağında morali bozuktu. geçti masanın başına. oturdu. benide tam karşılarına oturtmak için o karşıdaki koltuğu boş bırakmışlar. ayakta durmaya devam ettim. eliyle işaret etti. böyle iyi dedim. ortaklardan birisi konuşmaya girdi. son karşılaşmamızda pek iyi bi intibamız olmadı birbirimize karşı. bu sefer doğru dürüst konuşabiliriz umarım dedi. selim size ibodan bahsetti mi bilmiyorum ama ben kendisine ibo da herkese hakettiği gibi davranılır diye söylemiştim dedim. gülümsedi kafasını sallayarak. merak etme ibo dedi. sadece konuşmak istiyoruz. gel şöyle otur lütfen. dedi. rica edince kıramadım. babayı biliyosunuz. amacım o lafı dedirtmekti zaten. diğer ortak bana olayı anlatmaya başladı. işte mahkeme durumlarını. dairenin ellerindeki belgeleri istemelerini bunların o raporları düzenlemesi gerektiklerini. kısa zaman içerisinde gerekli işlemleri yetiştiremediklerini, aslında raporların bütün sorumluluğunun selimde olduğunu, selimin çalışanlar üzerindeki yanlış politikalarının sonuçlarından falan bahsettiler. selim arada bir araya girip ya aslında öyle değil falan diye itiraz ediyo ama. eliyle sürekli susturuyo kır saçlı bin. yaptığını öğrendik. selim bizden habersiz burda bişeyler yapacağını sanarak hata etmiş. yanlış anlama. selim şirkette uzun yıllardır bizimle çalışan ortaklarımızdan birisi. muhasebe ve bu departmandaki bütün işleri en ince ayrıntısına kadar bilir. ve kendisine güvenimiz tam. fakat bu hata yapmayacağını anldıbına gelmez. bazen kendi başına ve fevri davranışlar yaparak şirkette bu tür sorunlarla uğraştırdığı olur. fakat kazandırdıklarıyla karşılaştırdığımızda selimi affettirecek sonuçlar buluruz. o nedenle hala selim aramızda. hala imza yetkisi var. ve hala ortak dedi. elimle bi dakka yaparak öne doğru eğildim. lafı uzatıp duruyolardı. beyler ? dedim bunlara bakıp. benden ne istiyosunuz ? dedim. direk olarak konuya gelmek istediğimi anladılar. kısa süren bi sessizlikten sonra herkes arkasına yaslandı ve 3 gündür çalışıyosun o departmanda. çalışanlar seni, sende çalışanları sevdin. burada onların şefi olarak çalışmak ister misin dedi. hah diye güldüm. ne yani kendi şirketimde beyaz atlı prensken burada sizin baret takmış inşaat işçiniz mi olayım ? bide selimin altında çalışacağım ? güzel şakaymış güldürdünüz dedim. beyaz saçlının karşısındaki konuşmaya girdi. kabul etmeyeceğini biliyodum. teklifi aşağıdan başlatmak için böyle bişey yaptılar. dedi. bakın beyler dedim. bizim işimizin büyük bi çoğunluğu gereksiz formalitelerle dolu. ve ben işimle ilgili sadece bu aşamayı sevmem. tamam beni departmanın başına şef yapmak istiyosanız bunu kabul edeceğimi düşünmediğinizi biliyorum. bir sonraki teklifiniz burada bi oda vermek, selimin yerine beni sunmak yada şirketten hisse vermek bile olsa inanın ilgilenmiyorum dedim. benim işim değil. şirketimde gayet iyiyim. sadece 6 aylığına bi ceza çekmek için buraya geldim. ve cezam bittiğinde evime geri döneceğim. şirketinizle olan ilişkimde bundan ibaret. çalışanlara kötü davranıldığını ve aptal bi rapor için bir kadının ağlayarak koştuğunu gördüm. sırf onun için yardım ettim. başka bi amacımda yoktu. ama bu kadardı. fazlasını beklemeyin dedim. tabiki dedi kır saçlı bin. seni zorlamıyoruz. istediğin zaman kapıdan çıkıp gidebilirsin. dedi. lafın devdıbını dinlemeden kalktım ayağa kapıdan çıkıyodum ki "ikimizde biliyoruz ki sende o evrak deposunda mutlu değilsin." dedi. durdum. sana o cezayı biz verdik. ve istediğimiz zaman kısaltabileceğimiz gibi istediğimiz zaman bitirebiliriz de. dedi. geri döndüm. sadede gel istersen sıkılmaya başladım dedim. sana şirketten hisse veya selimin yerini falan önermiyoruz. şirketin iç yapısıyla ilgili bi sorunumuz yok dedi. sadece elimizdeki bu işi yapacak kişi ve şu sıkıntılı şeyi başımızdan atacak kişi sen ol istiyoruz dedi. bak diğer elemanların bir ay boyunca uğraşıp hazırlayamadığı raporu 3 gün içerisinde stressiz bi şekilde yaptın. çalışanlar sana tapar hale geldiler. onlarla iletişimin farklı. çalışma stratejin ve çalışma şeklin epey ilginç ve etkili. sadece bu iş için kısa süreli bi çalışma istiyorum senden. o ekibin lideri ol. şefi ol. artık ünvan olarak kendine ne dersen de müdür de genel müdür de başkan de reis de ne dersen. ama onları kendi ekibin olarak gör. ve sonuca zütür. işi bitir. tek istediğimiz bu dedi. peki madem selimden ve şirketin iç yapısından bu kadar memnunsunuz. neden işleri sonuca zütürmesi için selime baskı yapıp kendi işini bitirmesini istemiyosunuz ? neden selim değilde ben yapıyorum bu işi dedim. madem selim yapabilecek kapasitede ve sizin onla ilgili bi sorununuz yok. selim yapsın. ben neden yapıyorum dedim. bak. herkesin kendine göre bi çalışma prensibi var. selimin yapısı ve prensipleri belli. seninkiler belli. ve biz ortaklar olarak bu sorunun çözümünde senin çalışmanın daha etkili olacağını gördük. diğer sorunların çözümlerinde de selimin çok faydasını görmüştük. o yüzden sadece bu sorun için senin daha iyi bi lider olacağını düşünüyoruz hepsi bu dedi. ayağa kalktım. kusura bakmayın beyler. üzülen bi kadın için iyilik yapmak istedim. ve raporu hazırlamalarına yardımcı oldum. hepsi bu. fazlası değil dedim. 6 ay boyunca burada selimin arkasını toplayan adam olmayacağım dedim. kapıya doğru giderken iyi düşün iboo. teklifimiz hala geçerliii diye bağırıyodu. gibimde bile değildi.Tümünü Göster
başlık yok! burası bom boş!