-
1051.
+9tekrar gittim aşağıdaki evrak odasına. gerizekalı gülsüm hala kenardan kenardan bana bakıp özür dilemeye dünki kezbanlığını affettirmeye falan çalışıyodu. arada laf falan atıyodu ama. ben dalmışım. şirketteki olayları düşünüyodum. ne yaparım ne ederim diye. taciz edilen kadını düşünüyodum. bi yandan benim davam değildi. burada herhangi bi yetkim yada söz hakkım yoktu. o yüzden bananeydi yani. ben kim oluyodum da karışıyodum. bi yandan kadın taciz edilirken hiçbişey yapmadan beklemek bana göre değildi. ki sadece o kadına yaptığını da sanmıyorum bi çok karıya sarkıyodu amcık kesin. yani karı niyetli olsa ofiste gibişirken yakalasam sekreteriyle falan. valla içim yanmıycak. hiç gibimde olmaz. ne takları varsa yesinler derim. ama karı istemiyodu amk. bi yandan çalışanlarına davranışlarına bakıyorum. ulan ibo diyorum sen böyle bi adam mısın. ürkek bi kuş gibi köşene çekilip her türlü taktan işe benim işim değil diyip susacak mısın falan diye kendimle hesaplaşıyorum. bi anda omzumda bi elle irkildim. amk döndüm bi baktım gülsüm. kalkmış gelmiş. ha efendim dedim ? yarım saattir sana sesleniyorum duymuyosun dedi. ha öyle mi. farketmedim valla dedim. iyi misin dedi gene omzumu ovalayarak. Allahallaaa dedim içimden. amk bi de bu salak var. elini tuttum omzumun üstünde. iyiyim teşekkürler dedim. iki pıt pıt yaptım eline kalktı gitti tekrar yerine. amk niyetliydi besbelli. veriyim sana diye getirip duruyodu ama. kafam karışıktı beyler. o sıralar yani gülsüm ve cicikleriyle ilgilenecek kıvamda değildim. neyse dedim olum. tamam biliyorum bana ters. ama yapabileceğim herhangi bişey yok. kendimi ortağı yada çalışanı bile olmadığım bi şirketin iç işlerini düzeltmek için tehlikeye atmanın bi manası yok. hem burda herhangi bi söz hakkım ve yetkim dahi yok. yarın gelme deseler bi daha şirketten içeri giremem. hoş gibimde değil girmesem de olur. ama bişeyleri değiştiremem yani. işime bakıyım dedim. biriki dosya taktım. çalışmaya devam ettim. böyle durumlarda ben hayvani bi şekilde çalışıyorum beyler. kafam dalgınken değil de bi şeye inanılmaz sinirlendiğim zaman falan böyle yırtıp parçalar gibi çalışıyorum. amk o kutuya nasıl bi giriştiysem artık içimdeki öfkeyle yarıladım akşam olmadan kutuyu. amk yardırırken bi anda gülsüm geldi gene. omuzlarımdan tuttu dosyayı yerine koyarken. yavaş ol biraz hırpalama bu kadar kendini dedi. amk gibecem şimdi tribini dedim içimden. iki omzuma birden yapışıp duruyo. hayır eğil ağzına al bari amk milletin içinde. amk döndüm arkama bi baktım. bi tek gülsümle ben kalmışız. ha yok ya dalmışım çalışmaya dedim. diğerleri nerdeler mola mı verdiler dedim. hayır mesai bitti gitti onlar dedi. yuh. saat kaç oldu ki dedim. bi baktım saate altı olmuş. vay amk dedim akşam olmuş farketmemişim. e sen neden gitmedin dedim buna. bu hala benim ceketin kıvrımlarıyla falan oynuyo. omuzlarımda gezdiriyo elini falan. seninle başbaşa biraz konuşmak istedim dedi. ne konuşcaz dedim. dünkü mevzularsa hiç açmana bile gerek yok ben unuttum gitti onu dedim. yani hiç özürdür şudur budur boşuna kendini yorma hakkaten unuttum falan diye yardırırken ben bu ceketimin iki yakasından asılarak dudaklarıma yapıştı. ulan noluyo demeye kalmadan üstüne doğru çekti huur. bi anda masaya kapaklandık bunla. bu altta ben üstte. amk istemediğim şekilde şöyle ilişkilere sürüklenmek hoş değil. sevmem pek. bi bunu sevmem. bide hiç ıslanmak istemediğim zamanlarda yağmur yağmasını. prensip olarak şemsiye kullanmam beyler. şemsiye kullanmak korkaklar içindir. yağmurda sadece korkakları ıslatır. babanın hayatındaki bu şairane cümlesini motto edinmesinden sonra yıllardır hiç şemsiye kullanmadı. yağmur yağdığı zaman güzel bi şekilde singing in the rain'e bürünürüm. neşeli bi şekilde yağmurun keyfini çıkarırım. ama bazen hiç havamda değilken birden bire yağmur başlar. o yağmur tanesi böyle birer birer alnıma, gözüme, kulağıma enseme falan damlar. en olmadık nerem varsa böyle pıt pıt yağar oralara girer. sinir olurum. buda tıpkı onun gibi ifrit ediyo beni.Tümünü Göster
başlık yok! burası bom boş!