1. 1.
    0
    dogru sorular sormakla beraber, icinde kok saldigi ve cicek verdigi toprakta, yani donemin (1900'un baslarindan hitler'in iktidara geldigi 1933'e kadarki donem) anti-liberal, anti-komunist, koylucu ve mukadderatci akademik ortamindaki arizalar yuzunden heidegger cok ciddi politik hatalar yapmis, dusuncesine acmazlar ve tutarsizliklar girmistir. lakin, buyuk adamlar buyuk yanlislar yaparlar, heidegger'in yanlislari da ogreticidir. zaten, 50 sene boyunca yazip cizen birinin tutarsizliklara garkolmamasi mumkun mudur?

    keske derim bazen, marx'i daha yakindan okusaydi. "hegel'in hukuk felsefesinin elestirisine katki"ya 1844'te yazdigi onsozde marx soyle yazar: "almanya'nin pratikte mumkun olan tek ozgurlesmesi su insani insan icin en yuce varlik kilan kuramdan kurtulmaktir. ... bugun almanya'da, butun kolelik formlarini ortadan kaldirmadan tek bir kolelik formundan bile kurtulmak mumkun degildir. ... almanya'nin kurtulusunun beyni felsefe, kalbi de proletaryadir. felsefe proletaryanin asilmasi [aufhebung] tamamlanmadan kendini gerceklestiremez, ve proletarya da felsefe kendini gerceklestirmeden [verwirklichung] kendini asamaz. butun ic sartlar uygun oldugunda alman ayaklanmasinin safagi, galya horozunun otusuyle mujdelenecektir."

    heidegger insan varligini dert edinirken bunun derin kolektif ve siyasi anlamlari konusunda yanilmisti kanimca. zaten buz gibi, patavatsiz ve zor iletisim kurabilen biriydi, lukacs'in aktardigina gore "tam bir koylu" idi, almanya'nin kurtulusunu nazi hareketinde buldugunu sandi bir sure. sonradan pisman oldugu, ama dusuncesinde derin etkileri olan bir karardi 1930'larda verdigi.

    durusundaki etik-politik arizalara ragmen, sokrat-sonrasi felsefe uzerine en meydan okuyucu, en radikal sorulari sorar. bunlari sorarkenki stili, bizim asina oldugumuz edebi/siirsel bir "muhabbet", bir "dertlesme" formundadir, bu yuzden "heidegger'i ozetlemek" neredeyse imkansizdir.

    fani olmak, der, varligimizin tanimlayici momentidir; kisitli algi dunyalarina firlatilmisizdir irademiz disinda, bu dunyalarimiz da her zaman olume-dogru-olus (sein zum tode) tarafindan sekillenir. bu kisitli anlamlilik erisebilecegimiz gercekligi kurar. martin dedeye gore kendimizin ve dunyamizin bu sinirliligini unutmusuzdur, bu unutkanlik nihilizm ile sonuclanir. dedemizin felsefi cabalarinin cogu, aritotle ve plato ile dusunme sureclerine musallat edilen metafizikten kurtulmaya calismak, boylece ustu kalin kalin ortulmus, unutturulmus, seylerle ve insanlarla hemhal olabilmemizi daha cok mumkun kilacak bir "varlik" anlayisini kurtarmak ve onumuze, teknolojik bugunumuze bir "dert" olarak koymaktir. bunun odenecek bedeli, tabii, kim ve nerede oldugumuz sorusu ile kafa tokusturdugumuzda, kendimizi aldatmayi sona erdirdigimizde, kendimizi soguk, karanlik ve tedirginlik verici bir diyarda bulacagimizdir.
    ···
   tümünü göster