+6
-2
doritos cips aldıydım migros'tan dün. evde cips paketini açtığımda, 330 ml pepsi kola kazandığıma dair bir kupon çıktı içinden. odama gidip, kuponu bugün giyeceğim gömleğin cebine koydum ve salona geçtim.
sabah evden çıktım ve birtakım işlerimi hallettikten sonra evin yolunu tutmuşken, alt sokağımızdaki bir bakkalın camekanında "yüz binlerce pepsi hediye" yazılı bir poster gördüm ve cebimdeki kupon aklıma geldi. birden heyecanlandım, çünkü para vermeden bedava bir şey alacaktım ve bu ana çok yakındım. içten içe çekiniyordum, bakkal beni azarlayabilirdi, bana beleşçi diyebilirdi, bedava kola için 40 takla attığıma dair aşağılayıcı ithamlarla insanlık onurumu ayaklar altına alabilirdi.
ma o kola benim hakkımdı. frito lay gıda san. ve tic. a.ş'nin müşterilerine tanıdığı bir haktı bu, çekinmenin, utanmanın alemi yoktu. tüm cesaretimi toplayıp bakkala girdim ve selamun aleyküm dememe kalmadan 37 ekran tv'de halk tv'nin açık olduğunu gördüm ve selam deyip kestim. selamun dedikten sonra televizyonu görseydim geri dönüşüm olmazdı ve aleyküm de demek zorunda kalırdım bu da bedava kolamı daha başından kaybedeceğim manasına geliyordu, çünkü bana gıcık olacaktı. kafadan, ne alacaksa alsa da s*ktir olup gitse denecek bir müşteri sınıfına girecektim top sakallı bakkalın nazarında. selam dedi. dan diye kuponu uzatıp bedava kola kazanmışım verir misiniz diyemedim. dükkanın ucuna kadar yürüdüm raflara bakarak. bir şeyler düşünmeliydim. öyle armut gibi kuponu uzatıp kolamı istersem bana tutulabilirdi.
kafamda bazı planlamalar yaptım. düşündüm, ölçtüm, biçtim tarttım. evet bu hak bana frito lay gıda san. ve tic. a.ş'nin tanımış olduğu bir haktı ama adamdan direkt bedava kola istemek, ne bileyim, bana da fırsatçılık ve beleşcilik gibi geldi. bi tane eti cin almaya karar verdim. 50 kuruştu zaten, o 50 kuruşu uzatırken, böyle yarım ağızla, sanki verse de olur vermese de olur kafasında olduğumu sanacakmışcasına, sanki kendisinin de bedava kolayı vermeme ihtimali yokmuşcasına, son derece doğal bi şekilde kuponu da uzatıp bedava kolamı alırım diye hesap ettim.
bi müşteri vardı çıktı, 50 kuruşu uzattım, paranın üstüne de kuponu koydum, "bi de şu kuponda bedava şey varmış herhalde" gibi bi şey dedim, tam hatırlamıyorum, umrumda değilmiş gibi davrandım yani, ısrarcı olduğumu anlarsa hepten ayar olabilirdi bana, yok biz vermiyoz onu dedi. ben beynimden vurulmuşa döndüm, peki deyip çıkacaktım ama bu haksızlığa karşı sessiz kalmak işime gelmiyordu, direnmeye karar verdim.
hee camekanda bedava yazısını gördüm de ondan şeaptım dedim, ben cipsleri rafa dizerken toptancı kafasına göre asmış onu dedi, sizin rızanız olmadan asamaz ki, assa bile sökebilirdiniz dedim, ya kaldı işte çıkarmadım bi daha, toptancı uğramadı, promosyon kolası diye sana dolaptaki kolayı mı vereyim, para verip kola isteyene ne vereceğim dedi. haklısınız ama ben bu kolayı hak ettim, cips aldım ve frito lay gıda san. ve tic. a.ş bana bu cipsten 330 ml kola kazandığıma dair bir kupon hediye etti ve kuponda yazılan esaslara göre siz bana bu kolayı vermekle yükümlüsünüz dedim. bu hindi gibi kabarmaya başladı, kardeşim asabımı bozma yok kola mola, nerden aldıysan git o versin beleş kolanı dedi. ben de sinirlenmeye başladım.
ben bunu süpermarketten aldım ve süpermarketler bu kampanyaya dahil değil, anlaşmalı olan bakkal, büfe vs gibi yerlerden kolanızı alabilirsiniz şeklinde ifadeler var dedim kuponda ve masadan kuponu alıp ilgili kısımları kendisine de okuttum, bak burda yazıyor diye. yok benim anlaşmam filan dedi. ama camekanınızda bu kampanyaya dahil olduğunuzu gösterir bir poster asılı ve az önce, "sana promosyon kolası diye dolaptan kola verirsem" şeklinde bi ifadeniz oldu, demek ki daha önce bazı kimselere bu bedava kolalardan vermişsiniz, galiba siz bu kampanyayı kafanıza göre etkinleştirip kafanıza göre feshediyorsunuz dememe kalmadan başka bir müşteri girip, omzumun üstünden sanki ben orda yokmuşumcasına 20 tl uzatıp uzun marlboro istedi. bakkal, benden esirgediği tatlı dili sigara isteyen müşterisine sonuna kadar bahşediyordu, beni pgibolojik olarak yıldırabileceğini sandı. gereksiz bir samimiyete girmiş, lüzumsuz bir sohbete tutuşmuştu sigara isteyen müşteri ile, beni hiçe sayıyordu. o esnada birkaç müşteri daha içeri girdi, ben dışarı çıktım ve bi sigara yaktım, içeriye müşteriler girip çıkıyordu.
15 dakika filan geçmişti, bakkalda müşteri kalmadığı bir anda tekrar kapıya yöneldim ve içeri girdim, şimdi nasıl yapıcaz bu işi abi dedim, resmi dili kenara bırakıp, kanına girmeye çalışacaktım. neyi nası yapcaz dedi, bedava kolam vardı, az önce konuşmuştuk, aliym mi dolaptan bi tane dedim, yok dedi, gelmiyo toptancı, 4 senedir ondan mal alıyorum, hukukumuz var diye hatır gönülden kesmiyorum ticareti ama savsaklıyor, ne cipse ne kolaya geliyor, c.tesi gelecekti salı oldu yok, satacak kola yok, veremem bedava kola dedi.
peki abi allah rızası için cevap ver, samimi soruyorum, sizin aranızdaki kişisel husumetin, anlaşmazlıkların ceremesini ben çekmek zorunda mıyım, belli ki sen bu toptancı ile ihtilafa düşmüşsün, sana inat olsun diye sistematik bi yıldırma, ayar etme politikası izliyor, sen, ayağın alışmış, hak hukuk vs diye ticareti kesmiyorsun bu da ona güveniyor, velhasılı aranızda bi problem var ama frito lay gıda san. ve tic. a.ş'nin kuponlara yazdığı esaslarda bakkal ile toptancı arasındaki ihtilafi durumlarda bakkalın müşteriye kola vermeme hakkı saklıdır diye bi ifade yok, yani kameti uzatmayayım senin toptancı ile arandaki ticari kriz benim zerre kadar s*kimde değil, sen bana bu kolayı vereceksin, adamın asabını bozma, çıkar ver şu kolayı, s*kmiym vilayetini a*kodumun çocuğu, senin hayatını s*kerim ulan kahpenin çıkardığı, karısının kızının ırzına çöktüğümün, top sakalını s*ktiğimin kancığı diye saydırasım geldi ama yapamadım, korktum. başka bir müşteri geldi, ben yine dışarı çıktım, yine 10-15 dk dışarda zaman geçirdim, sigara filan, bi de içerden iskemle çekmiştim.
içerde yine müşteri kalmadı, kapının ağzına gittim, önündeki bulmacayı çözüyordu bakkal. kedi gibi kafamı uzattım kapıdan, içeri doğru, miyavvvv dedim, oralı olmadı bakkal, ğırrrrrr, miyavvvvvv diye huysuz kedi sesi çıkardım, kafayı kaldırdı, göz göze geldik, ben göz çaktım, sevimli sevimli sırıttım, bunu da bi gülme tuttu, yüzünde oluşan bu mütebessim ifadeden arka alıp, tazı gibi fırladım içeri. masayı aştım, yanına yanaştım, çömelip hizasına indim, gömleğinin yakasıyla oynayarak, kulağına doğru yanaştım, seri şekilde nefes almaya başladım, kulağına çarpıp tekrar dudağımda seken nefesim, benim bile içimi ürpertiyordu.
"neden kolamı vermiyorsun tatlılık?" dedim. git al a*kodumun musibeti, al s*ktir git, dolaptan al, 2 litre al, yolunu s*kem, al bi de ice tea al dedi. sinirlendim, senin lütfunu s*kerim anası kaşar, ben senden sadaka istemiyorum, hakkımı istiyorum, frito lay gıda san. ve tic. a.ş'nin bana tanıdığı bedava kola hakkından faydalanmak istiyorum, sen kimsin de bana öyle müstehzi müstehzi, bahşeder, lütfeder gibi, köpeğe kemik atar gibi git al dolaptan filan diyebiliyorsun, kimsin ulan sen top sakalını s*ktimin kulamparası, babası şehven ekmiş, anası sehven sıçmış kahpe dölü dedim. o sırada halk tv de son dakika geçti, fetöden biri gözaltına mı ne alınmış , bu da bi anda ona dikkat kesildi, alın aq alın kim var kim yok alın diye saydırmaya başladı, ben hemen mevzuya uyandım, telefondan kaydı açtım, hükümete filan sallamaya başladı, fetocu fetocu darbe sevici şeyler söyledi, normalde bu şekilde elde edilen delilin hükmü yok ama ohal mohal bi kılıfına uydurup atarlar dedim bu gavur kırmasını kodese. velhasıl emniyete ihbar etmeye karar verdim soysuz ibineyi o anda. kola mola da gözümde değildi artık. neyse abi iyi günler deyip sezercik gibi koşa koşa çıktım ordan.