-
51.
+9Dersler sırasında mağaraya doğru ne kadar hızlı koşarım diye içimden hesap yapıyordum. Yiyeceğim dayak umurumda değildi ama beni fena benzetirlerse mağaraya gidemem. Ama kaçış da yok ki amk. Hoca ders bitti diyecek sonra da ben dayak yiyecem. Hocalardan yardım istesem 2 disiplin işlemi sonra hoop yine ben dayak. Her türlü dayak kaçınılmaz. Şu an aklıma gelen tek şey dayaktan pazarlık etmek. "Taksit taksit yesem olmaz mı?" diye sorsam "dalga mı geçiyorsun" derler ve 2 kat dayak yerim. Aman gibmişim giderim yerim dayağımı. Zaten ders bitti 2 öğrenci kollarımdan tutup sürüklediler. Çektiler beni kamera olmayan tek oda olan süpürge odasına. Serdar da geldi hemen zaten.Tümünü Göster
S-"Senin hakkında bazı duyumlar aldım. Duyduğuma göre zütün kalkmış senin. Onu indirecek olan da ben ve bir süpürge sopası. Sana güçlülere saygı göstermeyi öğreteceğim." Daha sonra güldüm. Kahkaha attım hatta. Kendimde değildim sanki.
b-"Bana zaten öğreten bir hocam var ve senin bu odandan kat kat büyük bir yerde öğretiyor ve senden kat kat büyük."
S-"Ne o onu çağırıp beni mi dövdüreceksin yoksa" dedi ve güldü. Ben ise
b-"O senin gibi karaktersiz birisi değil. Aksine senin gibi güce tapmaz. Nezakete inanır" dedim. Ben ne diyordum böyle? Dayak katsayımı milyarlara çıkaracaktım. Serdar son lafıma sinirlenmiş olacak ki
S-"Sen" tak (taklar benim sopayı yemem.) "benim" tak "ne " tak "yaşadığımı nereden" tak "bileceksin?" tak tak tak... Yarım saat kadar sonra dayağını bitirdi ve (tabiki benim ağız yüz felç)
S-"Bu arada Salih'ten sana mesaj var. Derya'nın yanına bir daha yaklaşma."
b-"hafır. yaklafacafım.(Türkçe meali: Hayır, yaklaşacağım)" Ve bir daha vurdu ve bayıldım.
Uyandığımda hastanedeydim. Babam da dışarıdan bana bakıyordu ve içeri girdi.
B-"iyi misin oğlum. Kim yaptı bunu sana."
b-"Baba saat kaç?"
B-"Saati ne yapacaksın? Daha kendini zar zor toparlayabildin. 6 saattir uyuyorsun. Gece oldu." Hayır hayır hayır hayır. Ejderha'ya gidemedim. Böyle olmamalıydı. Çok moralim bozulmuştu onu göremediğim için bugün. Derya ne yapmıştı peki? Ona da haber verememiştim. Belki beni beklemeyip gitmiştir. Hikayenin devdıbını da öğrenemedim. Hikaye önemli değildi. Önemli olan Ejderha'yı görmekti. Gözyaşlarıma hakim olamadım. Ağlamaya başladım ama hıçkıra hıçkıra değil. Sadece gözümden yaşlar çıkıyordu. Zaten hıçkırarak ağlayacak takatim yoktu. Her yerim ağrıyordu. Daha sonra babam tekrar sordu
B-"Sana bunu kim yaptı?" ("hav hav" "hain kostok" tek benim mi aklıma geldi burada?) Tam söyleyecekken babamın telefonu çaldı. Biraz hararetli bir konuşmadan sonra
B-"Benim işe gitmem gerekiyor gece vardiyam vardı bugün. Yarın sabah gelirim." dedi ve gitti. Bıraktı beni bir başıma. Babam gittikten 10 dakika sonra Derya belirdi.
başlık yok! burası bom boş!