+17
-1
Uyandığımda gözlerim daha bulanıktı ve bir ses bana(sese E diyeceğim)
E-"Günaydın. Pek misafirim olmaz kusura bakma. Rahat uyuyabildin mi gece? izinsiz girmen sorun değil." diyordu. Kendime geldiğimde önümde bir ejderha vardı.
b-"Ha, sadece hayalmiş. Sana da merhaba" dedim. "Kusura bakma inine izinsiz girdim. Dünyaya laneti saçacak olan kişi sen misin?" diye sordum. O ise güldü.
E-"Hahahahaha. Uzun süredir gülmüyordum. Hem neden lanet istiyorsun ki?"
b-"Çünkü zaten benim hayal ürünümsün bilmen lazım" dedim. Ejderha ise keskin gözlerini bana dikti ve
E-"Hayalindeki canavar mıyım yoksa gerçek miyim anlamanın bir yolu var. Burnuma dokun" dedi ve kafasını uzattı. Korkmaya başlamıştım. Dokundum ve o anda donakaldım. Cidden de gerçekti. Gerçek bir ejderhaydı. Dağ kadar büyüktü hatta dağ sanki onu gizliyordu ve tek girmenin yolu da mağaraydı. içimdeki yeni uyanmayla aşk acısı karışık his korkuya dönüşmüştü. Kaçmak istiyordum ama neden kaçayım ki? Ölmek için gelmemiş miydim buraya? Ahan da ölüm aracım. Hem de bir efsane tarafından öldürülecektim. Daha iyi ne olabilir ki? Bana tekrar sordu
E-"Neden dünyaya lanet saçmak istiyorsun?"diye tekrar etti. Biraz sesim titreyerek
b-"Çünkü artık bu dünyaya katlanamıyorum. Zenginlerin fakirleri ezişine, insanların birbirini aldatmasına," aldatmasına derken içim tekrar cız etmişti. "bütün gücün yanlızca paradan ibaret olmasına. Güçlünün dünyayı yönetmesinden. Bu dünya lanetlenmeli." Ejderha sakin sakin bana baktı bir 5 dakika kadar. Sonra gözlerinin içinin parladığını anladım. Bana gülümsüyordu sanki.
E-"Dünyayı yok etmemi istemen seni de kötü biri yapmaz mı peki? O zaman onlardan ne farkın kalır? Zenginin fakiri ezmesi gibi bişey diyordun. Şimdi güç sende. Eğer ben kabul edersem tabiki. O güçlülerden ne farkın kalır? Herkesin yaşamak için kendince sebepleri vardır. Eğer herkesin istediği gibi gitseydi hayat dünya çoktan binlerce kez toz olmuştu. Şu an sana bunu yaptıran duyguların. Düşüncelerin önemli değildir her zaman. Yaptıkların önemlidir. Bunu unutma sakın." Gözlerinin içine doğru baktım ama bir anlık gözleri karardı. Üzgün gibiydi. Bende olsam bende üzgün olurdum. Yıllarını belki de asırlarını bu mağarada geçirmişti. Ben ise bir aşk acısına dünyayı yakmak istemiştim. Çok salakmışım. Ama hala içim yanıyordu. Daha dün kız arkadaşımdan ayrılmıştım hem de gururum kırılarak bugün ise karşımda bir ejderha duruyordu. Bir rüya bile olabilirdi.
b-"Haklısın, belki de fazla bencilce davrandım. Ama içim yanıyor ne yapmalıyım ki bu acıyı geçirmek için?" Ejderha bir an aklına bişey gelmiş gibi durdu.
E-"O mağaranın önünde ağlayan çocuk sendin." dedi. Evet. Yaşlı amcanın bastonu zütüme sokmasından son anda kurtulan da bendim.
b-"Evet. Ne oldu ki?"
E-"Sadece birinin sesini duymuştum çok uzun süredir duymuyordum o yüzden. Sana benim hikayemi anlatacağım. Acını belki geçirmez ama kısa süreliğine bastırabilir."
Tümünü Göster