/i/Korkunclu

Korkularımız yaşamımızı yönlendirir.
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 151.
    +16
    PART15
    Bir çeşit yeraltı şehrine denk gelmiştik sanki. Ve tünelin ucundan başka tünellere açılan bir sürü yol vardı. Bizim çıktığımız tünel ile diğer tünllerin girişinin arasından su akıyordu ama büyük bir su değildi. Tahminim erciyesin suyuydu. Herkes şoktaydı imam bile artık okumayı bırakmış etrafına hayran hayran bakıyordu defineci yine hazineyi bulmuş gibi gözleri büyümüştü. Aslanın yüzünde ufak bir gülümseme ve bu gülümsemeyi bastıracak nitelikte bir şaşkınlık vardı. Bende kendimi manzaradan alamadım. Aklımızda bir sürü soru oluşmuştu. ilk dikkatimizi çeken şey ise tünellerin herbirinin üstünde taşa oyulmuş bir iki kelimelik yazılar vardı fakat bu yazılar harştadakinden farklıydı. Haritadaki ibraniceydi fakat bunun ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Büyük ihitmal ermenicedir dedi defineci. Sessizliği bozmuştu ve hemen toparlanmamızı, ne yapacaksak karar vermemizi söyledi. Ama ben kendimi alamıyordum. Yapısı çok ilginç biryerdi. Ben söylecek birşey bulamayınca aslan baktılar oda suskundu defineci "o zaman ne olduğunu bilmeden buralara girmeyelim geri dönelim sonrki gelişimizde biraz bilgi sahibi oluruz bu arada buradan kimselere ama kimslere bahsetmeyin" birşeylere yakınız ama bu hazinemi yoksa belamı birkaç haftaya öğreniriz dedi. Hemen çantasından bir makine çıkarıp tünellerin üstündeki yazıları fotoğraflamaya başlamıştı. Saydığım kadarıyla 6 sı bir yerde diğer biride bizim geldiğimiz tünel olarak toplam 7 tane tünel vardı. Hepsini fotoğrafladı son bşrkez ortalığı kolaçan edip çıkma kararı aldık. Belki birşey bir ipucu ya da başka bir harita bulurduk. Fakat bugünkü şansımızı galiba bitirmiştik hiçbir şey bulamayınca toplandık ve döndük.
    Bu sefer hızlı adımlarla yürüyorduk ama ben hala sağdan soldan yılan çıkacak diye tedirgindim. Ve o olayın şokunuda henüz atlatmıştım değildim. 3 yılan üzerimize doğru gelirken ne olduysa bir kağıt parçasından korkup uzaklaşmışlardı sanki. O an bu işlere kafamın yetmeceğini anlayarak o işi imama bırskmıştım. Çıkışa geldik ve bizimkilere seslenip teker teker yukarı çıktık. Bizimkiler meraktan patlamışlardı sanki. Bende biran önce gördüklerimi anlatmalıydım. Çadırı kapatıp toprağını attıktan sonra köyün çıkışına kadar ormanda yavaş yavaş yürüdük bu esnada heycanla gördüklerimizi yılanları mahzeni ve tünelin sonunu suyu herşeyi anlatmıştım herhalde. Mustafa arada hadi canım yok artık falan tepkiler veriyordu fakat mesut çıt çıkarmadan hayretle dinliyordu beni. Anlatacaklarım bitince ikisininde yüzünde hafif gülümseme vardı. Ve mesut "abi bir dahakinede biz gidelim çok merak ettim neymiş ne değilmiş bir canlı göreyim dedi" oğlanın güvenini kırmamak ve onlarında bu işte adının olduğunu düşünerek kabul ettim. Bir dahaki sefere mesut ve Mustafa aşağı ineceklerdi
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster