/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
  1. 226.
    0
    Musul Defteri Kapanıyor

    Milletler Cemiyeti’nin kararından sonra Musul Vilayeti, ingiliz mandasındaki Irak’a bağlanmış, bu mandanın müddeti 5 yıldan 25 yıla çıkarılmış ve ekonomik konuların iki ülke arasında antlaşmalar yoluyla çözüme kavuşturulması karara bağlanmıştır.

    Musul kararının Türkiye aleyhine sonuçlanmasının belli başlı nedenleri şöyle sıralanabilir:

    1- Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne üye olmaması,

    2- ingiltere’nin Cemiyetin en etkili üyesi olması (hatta Cemiyetin bir ingiliz şurası olarak isimlendirilmesi),

    3- incelemeler yapmak üzere bölgeye gelen Estonyalı generalin, geçici Türkiye-Irak sınırını belirleyen Brüksel Hattı’nın kuzeyine sokulmaması ve böylelikle tarafsız bir inceleme yapılmasına izin verilmemesi,

    4- Türkiye’nin Adalet Divanı’na temsilci gönderememesi,

    5- ingiliz derin devleti tarafından kasıtlı şekilde başlatılmış olan Şeyh Said isyanı’nın Türkiye’yi zor duruma düşürmesi.

    Türkiye, söz konusu kararı kabul etmemiş olmasına rağmen, ortaya çıkan “barış atmosferini” bozmamak ve daha önce kabul etmiş olduğu ahitlere karşı çıkmamak adına kararı tanımak zorunda kalmıştır. O dönemde de çok etkili olan ingiliz derin devletinin Musul konusuna canla başla sahip çıkması ve görüşmeler sırasında sadece bu konuda kesin taviz vermeme ihtirasında olması da Türk devletini ciddi şekilde zorlamıştır. Bu konu, ingiliz derin devleti için önemlidir; çünkü sonraki yıllarda ingiliz derin devleti, Ortadoğu ve Türkiye üzerindeki kirli planlarını büyük ölçüde Kürtler üzerinden yürütmüştür. Musul meselesi ile başlatılan suni Türk-Kürt ayırımı, bunun başlangıç noktasıdır.

    Türkiye, Musul konusunda alınan karar doğrultusunda haksızlığa uğradığını ifade etmişse de, Türk dış politikasının, uyuşmazlıkları barışçıl yollarla çözme ilkesi bağlamında hareket etmesi nedeniyle bir çatışmadan kaçınılmıştır. Türkiye Musul kararına tepkisini, dönemin koşullarına uygun olarak diplomasi yoluyla göstermeye çalışmıştır. Bu bağlamda 17 Aralık 1925’te Sovyetler Birliği ile Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması imzalamıştır. Bu antlaşma, Milli Mücadele döneminde başlayan ve iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi üzerine bina edilen “doğal bir antlaşma” görünümündedir. Ancak söz konusu antlaşmanın imza tarihinin Milletler Cemiyeti’nin Musul kararının hemen ertesine denk gelmesi bu bakımından manidardır. Bu doğrultuda imzalanan antlaşma, Türkiye ile Sovyet Rusya arasında 16 Mart 1921’de imzalanan Dostluk Antlaşması, Sovyet Cumhuriyetleri olan Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan ile Türkiye arasında 13 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Kars Antlaşması ve son olarak Türkiye ile Ukrayna arasında 2 Ocak 1922’de imzalanan Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması’nın devamı niteliğindedir. Aynı zamanda Musul kararına da bir tepkidir.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster