-
226.
0Lozan Sonrası MusulTümünü Göster
Lozan sonrası Türk dış politikasına hakim olan gelişmeler, antlaşmanın askıda bıraktığı sorunlu konulardı. Bu anlamda 1923-1926 arası dış politikanın ilk gündem maddesini ingiltere ile Musul konusunda yaşanan anlaşmazlıklar oluşturmuştur.
ingiltere’nin başvurusu ile Musul sorunu Milletler Cemiyeti gündemine 6 Ağustos 1924’te taşındı. Milletler Cemiyeti, Musul meselesini, Lozan’ın imzalanmasından bir yıl sonra, 20 Eylül 1924’te görüşmeye başladı. Görüşmelerde Türk tarafı daha önceki görüşlerinde ısrar ederek Musul’da bir halk oylaması yapılmasını istediyse de ingiliz temsilciler bu talebi, daha önce Lozan’da da yaptığı gibi “bölgede yaşayan halkın cahil olduğu ve sınır işlerinden anlamadığı” gibi küstah bir gerekçeyle kabul etmedi.338 (Bölgedeki Kürt halkını tenzih ederiz.) Milletler Cemiyeti, 30 Eylül 1924’te bir soruşturma komisyonu kurulmasını kararlaştırdı. Komisyon 28 Ekim 1924’te bir sınır tanımı yaparak “Brüksel Hattı” adıyla ve geçici mahiyette bir Türk-Irak sınırı tespit etti. Soruşturma Komisyonu hazırladığı raporu, 16 Temmuz I925’te Cemiyet Meclisi’ne sundu. Raporda yer alan temel görüşler ana hatlarıyla şöyleydi:
1- Brüksel Hattı’nın coğrafi sınır olarak tespit edilmesi,
2- Musul vilayetinde çoğunluğun, sayıları 500 bini bulan Kürtlerden meydana geldiği,
3- Kürtlerin, Türk ve Arap nüfustan fazla olduğu,
4- 1928 yılında sona erecek olan Irak’taki manda yönetiminin 25 yıl daha uzatılması,
5- Bölgedeki Kürtlere yönetim ve kültürel haklarının verilmesi kaydıyla Musul’un Irak yönetimine bırakılması,
6- Milletler Cemiyeti Meclisi’nin, bölgenin iki ülke arasında taksimine karar vermesi halinde Küçük Zap çizgisinin sınır olarak kabul edilmesi,
7- Milletler Cemiyeti, Irak’taki manda yönetiminin uzatılmasını ve Kürtlere imtiyazlar tanımak suretiyle bölgenin Irak’a bırakılmasını uygun görmezse, o zaman Musul’un Türkiye’ye bırakılmasının uygun olacağı,
8- ingiltere’nin Hakkari üzerindeki iddia ve isteklerinin kabul edilmemesi.
Türkiye’nin bu rapora itiraz etmesi üzerine, Konsey, 19 Eylül 1925’te La Haye Adalet Divanı’ndan (Lahey Uluslararası Adalet Divanı) görüş istedi. Divan’ın verdiği karar, Milletler Cemiyeti Meclisi’nin işini kolaylaştırır nitelikteydi. Milletler Cemiyeti Meclisi, Türkiye’nin karşı çıkmasına rağmen, 8 Aralık 1925’te Divan’ın kararını benimsediğini açıkladı. Hemen arkasından da 16 Aralık 1925’te Soruşturma Komisyonu Raporu’nu kabul ederek, Brüksel Hattı’nın güneyindeki toprakların Irak’a bırakılmasını kabul eden kararını aldı.
Bölgede isyanlar, ingiliz Derin Devletinin Yönlendirmesiyle Başlatılmıştır
Nasturi Ayaklanması Nasturilik ve Nasturiler üzerindeki misyonerlik faaliyetleri
Nasturilik Asya’nın çeşitli yerlerinde mensupları olan bir Hıristiyan mezhebidir. Türkiye’de 1915-24 yıllarına dek Nusaybin, Siirt ve Hakkari çevresinde önemli bir Nasturi nüfusu yaşamıştır.339 Bu nüfusun büyük çoğunluğu Hakkari’de yaşamış, burayı merkez olarak kabul etmiştir (Bugün Türkiye’de Nasturi bulunmamaktadır.) 340
Nasturilerin Osmanlı topraklarındaki varlığının Batı’da öğrenilmesi ile yaşadıkları bölgeye bir misyoner akını başlamıştır. Osmanlı toprakları içinde böyle Hıristiyan bir azınlığın varlığı üzerinden pek çok ülke çıkar sağlamaya çalışmıştır. Ancak bunlar içinde en yoğun çaba gösteren ve dolayısıyla en etkili olan ülke ingiltere olmuştur.
ingiliz cemiyetlerinden “Royal Geographical Society” ve “Society for Promoting Christian Knowledge”, bölgede misyonerlik faaliyeti yapmış olan başlıca kurumlardır. Burada şu hatırlatmayı yapalım: Daha önce de belirttiğimiz gibi, misyonerlik, kişinin kendi inandığı dini yayma ve tebliğ yapma amacıyla üstlendiği ulvi bir görevdir. Burada adı geçen misyonerler, söz konusu görevi yerine getirmek için değil, ingiliz derin devletinin kirli işlerini üstlenmek için misyoner kılığına girmiş ajanlardır. Nitekim bu kurumlar tarafından gönderilen sözde misyonerler, Türk toprakları üzerinde adeta bir istihbarat ajanı gibi çalışmışlardır. Bölgedeki sosyal yapıyı ve devlet otoritesini araştırmışlardır. Farklı etnik kökene sahip bu topluluğu devlete karşı ayaklandırmak için kullanabilecekleri yöntemlerin neler olduğunu tespit etmişlerdir.
başlık yok! burası bom boş!