/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 201.
    0
    Milletler Cemiyeti = ingiltere

    Musul üzerine yapılan görüşmeler, Lozan’ın en fazla vakit alan ve en hararetli geçen görüşmeleri olmuştur. iki taraf da konu hakkında taviz vermek istememiş, fakat ingiliz derin devletinin Musul meselesini çılgınca sahiplenmesi, kimi zaman ülkeleri tekrar savaş noktasına dahi getirmiştir. Lord Curzon, görüşmeyi çıkmaza sokma amaçlı manevralarda bulunmuş ve konunun Milletler Cemiyeti tarafından incelenerek karara varılmasını istemiştir. Türkiye o sırada Milletler Cemiyeti’ne üye dahi değildir ve buradaki ağırlığıyla ingiltere’nin istediği her türlü kararı çıkartabilecek bir lobiye sahip olduğunu bilmektedir.

    Görüşmelerdeki çıkmazı aşmak amacıyla ismet inönü yeni bir çözüm yolu önerdi. Bölgede “plebisit”, yani halk oylaması yapılarak Kürt halkının kendi iradesi öğrenilebilirdi. Sonucu gayet iyi bildiğinden bu öneriyi reddeden Lord Curzon’un gerekçesini tarihçi Sevtap Demirel şöyle anlatılmıştır:

    Lord Curzon diyor ki plebisit asla olamaz. Niye? Şimdi bu çok zahmetli bir iş. Eşekler bulacaksın, kağıtlar bulacaksın, eşeklere kağıtları yükleyeceksin, dağlara tırmandıracaksın, oradaki Kürtlere gideceksin, diyeceksin ki Türkiye’de mi kalmak istiyorsun? Irak’ta ingiliz mandası altında mı kalmak istiyorsun? “Bu Kürtler” şimdi bakın aynen belgedeki ifadeyi söylüyorum, “Bu Kürtler bu kağıtları yerler.” Onun için sen bunu bırak, bu plebisiti filan unut diyor. Neden böyle yapıyor biliyor musunuz, bunun arkasındaki gerekçe ne? ingiliz Dışişleri Bakanlığı’na ve dolayısıyla Lord Curzon’a çok düzenli bir şekilde o bölgeden istihbarat geliyor. Onlarca, yüzlerce istihbarat raporu okudum, bütün istihbarat raporları tek bir gerçeğin altını çiziyor: O günkü koşullarda Musul’da Kürtlere bir plebisit yapsa ve sorsa siz kime katılmak istiyorsunuz? Oradaki Kürtler yüzde 99 Türkiye’yi seçecekler. Bunlar ingiliz istihbarat raporları, Biz Musul’u kaybedeceğiz diyor ingilizler, dolayısıyla hiçbir biçimde Türklerin burada halk oylaması yapmasına ve Kürtlere sormasına müsaade edemeyiz…

    Akademisyen tarihçi yazar ihsan Şerif Kaymaz ise, Curzon’un Kürtlere yönelik kendince aşağılayıcı bakış açısını şu sözlerle ifade etmiştir:

    Curzon bunun Musul vilayetinin kiminle birleşeceği sorunu olmadığını, sınırın nereden geçeceğinin basit bir teknik konu olduğunu, bu yüzden de burada herhangi bir şekilde plebisit yapılmasının söz konusu olamayacağını, zaten burada plebisit yapılmasına nüfusun ve kültürün müsait olmadığını, bunların okuma yazma bilmeyen insanlar olup hayatları boyuna hiç seçim sandığı görmediklerini, hatta bir takım incitici, küçültücü ifadeler kullanarak söylüyor ve bunun birtakım karışıklıklara hatta kan dökülmesine neden olabileceğini söylüyor. O yüzden de bunun yerine Milletler Cemiyeti’ne başvurmak gerektiğini belirtiyor.

    Kürtlere yöneltilen bu çirkin yakıştırmalar, ingiliz derin devletinin Kürtlere yönelik bakış açısının o yıllarda da bugünkü gibi oldukça ürkütücü olduğunu belgelemektedir. Haddini bilmez bu sözlerden Kürt halkı elbette münezzehtir. Curzon’un burada sarf ettiği sözler, açıktır ki ingiliz derin devletinin bölge halkı üzerinde hiçbir etkisinin olamayacağını bilmesinden kaynaklanmaktadır. Muhtemel bir plebisiti önlemek için öne sürülen bu mantıksız ve seviyesiz izahlar, ingiliz derin devletinin, Musul Kürtlerini ve Araplarını, asla kazanamayacaklarını belgeler niteliktedir. ingiliz derin devleti, hileli siyaset ve şiddetle bölgeyi belki ele geçirmiştir; fakat bölge halkını hiçbir zaman kazanamamıştır.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster