+104
Neyse kalktım yürümeye başladım. Düşmemden dolayı intikali bekleten komutan tekrar devam etmesi için öndeki takıma telsizle direktif verdi.. Devam ediyorum ama sağ bileğim çok fena ağrıyor. Bi yarım saatten sonra alışır gibi oldu zaten artık, yürüdükçe ısınıyor ve acısı hafifliyor sadece ince bir sızı duyuyordum. Bu şekilde 1 saat kadar devam ettikten sonra ön taraftaki asker elini havaya kaldırıp yumruk işareti yaparak dur dedi. Durur durmaz bende arkamdakine aynı işareti yapıp çöktüm. 5 dakka sonra hızla bi ambulans yanımızdan geçti. Sonradan öğrendiğime göre başka bir uzmanın takımında biri ayağını burkup düşmüş, uzman bu tip durumlar için hazır bekletilen ambulansı çağırıp çocuğu revire yollatmış. E bu amk Mustafa'sı beni neden yollamadı peki? Madem böyle bir olanak vardı. Ama yookk.. Onun takımında fire olmaaz. Zaten 75 gündür belamızı gibiyordu eğitimlerde acıma duygusu olmadan.. Neyse ambulans tekrar yanımızdan alaya doğru yol alıyordu. Ve yürümeye devam ettik yeniden. Bir köyün içinden geçtikten sonra artık Davraz'ın eteklerine varmıştık.. Dağın hemen dibindeki kurumuş bir akarsu yolundan gidiyorduk. Koca koca taşlar, yuvarlak çakıllarla dolu bir yol. Ayağı takılıp düşen mi dersin, sendeleyen mi dersin.. Sırtınızda 45 kg yük ile, gecenin karanlığında dengenizi sağlamak çok zor beyler.. Ama yürümek zorundaydım.. Sağ ayağım tekrardan sızlamaya başlamıştı. Dengede durmaya çalışarak çok zorluyordum onu ve o kaçınılmaz olan bir daha oldu ve ben aynı ayağı çakıllardan birinin altımdan kaymasıyla bir daha burktum... Silah bir yana ben bir yana fırladım. Ayağım kopacak gibiydi.. Tim hemen durdu. Ön tarafa haber gider gitmez uzaktan onun sesi geldi.. "Yine mi lan.. Söyleyin kalksın. Gelirsem onun orda giberim belasını".. Hemen yanımdaki arkadaşım Aksaray'lı Nihat koluma girdi. Kalk kardeşim çabuk. Gelmesin buraya. Yürümelisin yoksa ızdırap olur bu adam sana