/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
  1. 176.
    0
    işgalin Stratejik Noktaları: Galata Kulesi ve Galata Bölgesinin Önemi

    ingiliz derin devletinin işgal sırasındaki görüşü “Türkler yüzlerce yıl Avrupa’da kaldılar ve Avrupa’daki bütün belaların başı oldular. istanbul Türk değildir Yunandır; Türkler oradan atılmalıdır” zihniyetiyle şekillenmekteydi. Aslında ingiliz derin devletinin bugün ülkemize yönelik yürüttüğü planları bundan farklı değildir; 100 yıl önce belirlenen siyaset, halen çeşitli yöntemlerle uygulanmaya devam etmektedir. Bugün ABD ve AB, derin devlet zoruyla, bu planın uygulayıcısı konumundadırlar. Rusya da bu plana çekilmeye çalışılmaktadır.

    işte yaklaşık 100 yıl önce, 16 Mart 1920’deki işgal ile bu plan zirveye çıkmıştır. Birleşik Krallık, 26.525 asker ve 894 subay ile istanbul’a girmiştir.247 istanbul’un işgal kuvvetlerinin kontrolüne geçmesiyle birlikte, Londra’da derin mahfillerde bir neşe oluşmuştur. Bu ihtiras ise işgalin korunabilmesi için uygulanacak olan şiddet politikasını peşinden getirmiştir.

    işgal devletleri istanbul’u paylaşırken, sur içindeki eski istanbul’u Fransızlar; Beyoğlu ve Boğazlar mıntıkasının denetimini ise Britanya almıştır. Kadıköy ve Üsküdar bölgesinin kontrolü italya’ya verilmiştir. Ancak ingilizler, italyanları güvenilir bulmadığı için buraya da el atmışlardır. Zaten şehrin yüksek komutası Britanya yüksek komiserindedir.

    istanbul’da Fransız işgal güçlerine ait sadece Kumkapı’da bir hapishane vardı. Fakat ingilizler Galata Kulesi’nin altında, Arabyan ve Sansaryan Hanlarında, Kroecker ve Şahin Paşa otellerinde olmak üzere 5 hapishane kurmuşlardır. Bu bölge, binlerce insanın fişlendiği, işkenceye maruz kaldığı, Kuva-yi Milliye hareketine karşı casusluk faaliyetlerinin yürütüldüğü bir yerdir. Galata Kulesi, şehrin her yerinden görünen özelliği ile hem ingiliz derin devletinin sembolü olmuş hem de tüm istihbaratın toplandığı bir işkence merkezi olarak kullanılmıştır.

    Aslında işgal yıllarında tüm Galata mahalleri birer ingiliz üssü haline gelmiştir. Galata Kulesi’nin bulunduğu sokak, Kuva-yi Milliyecileri izlemeye çalışan ingiliz istihbaratının merkezi olmuştur. Galata Kulesi de ingilizlerin gözetleme kulesi haline gelmiştir. işgal süresince kulenin üzerinde ingiliz bayrağı dalgalanmıştır. O yıllarda kulenin kademeli çatısı üzerinde bir baraka vardır. istihbarat amacıyla sonradan eklenen bu baraka, ingiliz askerleri tarafından gözetleme odası vazifesi görmüştür. Kulenin tepesi, Haliç ve istanbul’un geniş bir alanını kapsayacak görünümünü gösteren eşsiz bir konuma sahiptir ve şehirdeki tüm hareketlilik kolayca takip edilebilmektedir.

    Galata Kulesi’nin yanındaki 1904 yılında inşa edilen Galata Evi isimli bina da ingiliz karakolu olarak kullanılmaktadır. Bu bina ve kule içinde, Kurtuluş Savaşı destekçileri, ingiliz derin devletinin profesyonel sorgucuları tarafından ağır işkencelere tabi tutulmuşlardır. işgal kuvvetlerine tabi olan korkaklar tarafından gelen jurnaller burada değerlendirilmiş ve kilit önemdeki kişiler bilgi amacıyla burada sorguya çekilmiş, şiddet görmüş ve işkenceye tabi tutulmuşlardır. Birçok vatansever burada şehit edilmiş ve Kule’nin altına gömülmüştür. ileriki dönemlerde, Galata Kulesi’nin derinlerinde bulunan çukurlar ve alt kısmındaki kanallarda insan kafatasları ve kemikleri bulunmuştur. Kulenin orta boşluğunun bodrumu da zindan olarak kullanılmıştır. işgal döneminde bu metotlarla binlerce insan fişlenmiş ve işkence görmüştür.

    Galata Kulesi, ingiliz derin devleti için çok hayati bir noktadır. Hem Mevleviliğin merkezi olarak bilinmekte, hem de ingiliz istihbaratının ve ingiliz dehşet ve şiddetinin üssü olarak görülmektedir. Bölge, aynı zamanda ingiliz mahkemesi olarak da kullanılmıştır. Yani Galata bölgesi, hem karakol, hem işkence evi, hem hapishane, hem mahkeme, hem de istihbarat elemanlarının buluştuğu bir noktadır. ingiliz derin devleti, Firavun’un Tarassut Kulesi’nde yaptığı gibi Türk halkını Galata Kulesi’nden izlemiştir. Galata’daki arazi üzerinde kurulan istanbul’un ilk Mevlevihanesi de ingilizler tarafından istihbarat için kullanılmıştır.

    işgal döneminde ingilizlerin istanbul halkına yaptıkları zulmün ikinci önemli noktası ise Kroecker Oteli’dir. (Bu bina şu an öğretmenevi olarak kullanılmaktadır.) Otelin bodrumundaki odalar işkence odaları olarak kullanılmış ve işgale karşı gelen yüzlerce Kuva-yi Milliye direnişçisine bu odalarda işkence yapılmıştır. ingiliz derin devletinin John Bennett isimli istihbaratçı subayı işgal günlerinde Beyoğlu’nda şehre hakim konumdaki Kroecker Oteli’ni karargah haline getirmişti. Yüzbaşı Bennett elinde kamçısıyla, gece yarısı aşağıdaki işkencehanelerde kişileri sorguluyordu. Bennett işgal sonrasında da bir Mevlevi ve Sufi olarak Osmanlı ve Müslüman coğrafyası ile bağlarını hiçbir zaman koparmamıştır. ingiltere’de açılan ilk Mevlevi/Sufi tekkesini kuracak ve oranın ilk şeyhi olacaktır. Buradan, Türk Milletine ve Müslümanlara, Mevlevilik kisvesi altında zarar vermeyi hedefleyecek ve pek çok kişi onun ikiyüzlülüğünü fark edemeden islam’ın yerine Rumilik gibi islam’a muhalif bir anlayışı benimseyecektir. ingiliz derin devletinin islam alemini içten çöküşe uğratma politikası, özellikle bu tarihlerden sonra Rumilik adı altında daha da yoğunlaşacaktır.

    ingilizlerin istanbul’daki istihbarat kaynaklarının özellikle Mevlevi tekkeleri olduğunu da burada belirtelim. Osmanlı’daki dönemin ingiliz hayranları, bir kısım “Rumi” vatan hainleri, söz konusu Mevlevihaneleri mesken edinmiş ve ingilizlere “sadık birer işbirlikçi” olabileceklerinin mesajını vermişlerdir.

    istanbul’u elinde tutmak isteyen işgal kuvvetleri halka yönelik de baskı uyguluyordu. Boğazda demirli işgal donanmasına ek olarak Galata Köprüsü’nün önüne de ingiliz denizaltısı yerleştirilmişti. Filoya ait silahlar şehre dönük ateşe hazır vaziyette bekliyordu. işgal orduları tanklar ve zırhlı birliklerle istanbul’da gövde gösterileri yapıyordu. Taksim Meydanı’nda hemen her noktaya tanklar yerleştirilmişti. Şehir içinde Osmanlı askerleri rütbesi ne olursa olsun işgal askerlerini selamlamak zorundaydı. işgalcilerden karşılık vermesi ise beklenmiyordu. Halkın milli şuurunu engellemek için Padişah’a işgali tasvip eden ferman yayınlatılmış, Şeyhülislam’dan ve bazı din alimlerinden de fetva alınmıştı. Ayrıca ingiltere’den getirilen kasa kasa içkiler istanbul meyhanelerini ve kahvehanelerini doldurmuştu. Bu sayede halk pasifize ve dejenere edilmeye çalışılıyordu.

    istanbul’un her yerinde ingiliz casusları mevcuttu. Kod adı RV5 olan bir ajan 1921’de istanbul’da açtığı terzi dükkanıyla ittihatçı çevrelerin ve Atatürk’e yakın isimlerin terzisi olmayı başardı. Türk Dışişleri’ne girip çıkabiliyordu. Elde ettiği bilgileri ingilizlere aktarıyordu. Kod adı JQ6 olan diğer bir ajan ise istanbul’da bir kahvehane işletiyordu. Bu kahvehane, Mustafa Kemal’e yakın isimlerin uğrak yeriydi. Mustafa Kemal taraftarlarının tüm toplantıları burada gerçekleşiyordu. Konuşulan gizli planlar, kahveci ajan tarafından doğruca ingilizlere aktarılıyordu. istanbul halkı dört bir yandan ingiliz derin devletinin kuşatması altında yaşdıbını sürdürüyordu.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster