0
ingiliz Derin Devleti Müttefiklerine, Anadolu için ABD Mandası Planladığını Söylemiştir
I. Dünya Savaşı’nın ardından haritaların yeniden şekillenmesi, 1919 Paris Konferansı’nda gerçekleşmiştir. 18 Ocak 1919 tarihinde başlayan ve aylarca süren konferansa 32 ülkeden temsilciler katılmış ve 1646 ayrı oturum gerçekleştirilmiştir. Ama bu geniş yelpaze göstermeliktir. Konferansın kararları “4 Büyük” adı verilen grup tarafından alınmıştır. ingiltere Başbakanı Lloyd George, ABD Başkanı Woodrow Wilson, Fransız Başbakanı Georges Clemenceau, italyan Başbakanı Vittorio Emanule Orlando bu kararları alan 4 büyüktür.
Savaşı bitiren beş antlaşmanın metinleri Paris Konferansı’nda hazırlanmıştır. Aynı yıl Almanya ile imzalanacak Versailles, Avusturya ile imzalanacak Saint Germen, Bulgaristan ile imzalanacak Neuilly ve ertesi yıl Macaristan ile imzalanacak Trianon ile Osmanlı ile imzalanacak Sevr Antlaşması’nın şartları bu konferansta belirlenmiştir.
Osmanlı’yı parçalama planına geçmeden, Almanya ile yapılan Versailles Antlaşması’na da değinmekte fayda vardır. Anlaşma öncesi Alman kamuoyuna, Wilson Prensipleri olarak bilinen 14 ilkenin antlaşmanın temeli olacağı anlatılmıştır. Fakat iş imza aşamasına geldiğinde, ağır bir sömürgecilik antlaşması ortaya konmuş ve Almanlar manen ve maddeten aşağılanmıştır. Ağır şartlar, Alman ekonomisinin senelerce itilaf Devletleri için çalışmasına sebep olmuştur. Birçok tarihçi, Almanya’da Nazi rejiminin yükselmesine ve Alman halkında intikam hislerinin doruğa çıkmasına sebep olarak, bu antlaşmanın ağır şartlarını göstermektedir.
ingiltere ve Fransa, Paris Konferansı’nda Osmanlı’nın; Arap bölgesi, Trakya, Akdeniz ve Ege bölgelerindeki topraklarını kendi aralarında paylaşmayı planlamışlardı. Türkiye’yi sadece Anadolu içlerinde sıkışmış Asyalı, küçük bir ülke haline getirmek istiyorlardı. Plana göre bu toprak parçasına sıkıştırılmış küçük Türkiye, ABD mandası altında hayatına devam edecekti.
Özetle Paris Konferansı’nda ingiliz derin devletinin planı; kendisini idare etmekten aciz gördüğü ülkelerin, gelişmiş ülkelerce sömürülmesi üzerine kuruluydu. işte Orta Doğu, bu plan üzerine paylaşıldı. 21 Mayıs 1919’da ingiltere, Konferans’a bir bildiri sunarak Mezopotamya, Suriye ve Filistin’in ingiltere ve Fransa mandasına verilmesini, Osmanlı’nın da ABD mandasına katılmasını önerdi. Bu planın gerçek yüzünü Halide Edip Adıvar’ın 10 Ağustos 1919’da Mustafa Kemal’e gönderdiği telgraftan okuyalım:
Dış durum istanbul’da şöyle görünüyor:Fransa, italya ve ingiltere, Türkiye’nin mandaterlik meselesini Amerikan Senatosu’na resmen teklif etmiş olmakla birlikte, Senato’nun bu teklifi kabul etmemesi için bütün güçlerini kullanıyorlar. Taksimden pay kaçırmak elbette işlerine gelmiyor.
Suriye’de aradığını bulamayan Fransa, zararını Türkiye’den kapatmak istiyor. italya, namuslu bir emperyalist olduğundan, savaşa ancak Anadolu’nun bölüşülmesinde pay almak için girdiğini açıktan açığa söylüyor. ingiltere’nin oyunu biraz daha incedir.
ingiltere, Türk’ün birliğini, çağdaşlaşmasını, gerçek bir bağımsızlık kazanmasını gelecekte bile istemiyor. Yeni imkan ve görüşlerle tamamen çağdaş ve kuvvetli bir Müslüman Türk hükümeti -başında hilafet de olursa- ingiltere’nin elindeki Müslüman esirler için kötü bir örnek olur. ingiltere, Türkiye’yi bütünü ile ele geçirebilse, kafasını kolunu koparır, birkaç yılda sadık bir sömürge durumuna sokar.
O dönemlerde de açıkça görülebildiği için ingiliz derin devletinin planları, her zaman daha sinsi ve daha kapsamlıydı. Amerikan mandası teşviki sadece bir oyundu. ingiliz derin devletinin çok önceden beri asıl isteği, parçalanmış, yıpranmış, yok olmuş ve zayıf bir Türk devletiydi.
ingiliz derin devletinin planlarını doğru analiz edebilmek için birkaç adım ilerisine bakmak gerekmektedir. Churchill için söylenen “O büyük bir ingiliz’dir; barışı korumaktan çok ingiltere’nin Avrupa’daki menfaatlerini korumayı düşünür”245 sözlerinin sadece Churchill için değil, derin devletin her adamı için geçerli olduğunu unutmamak gerekir. ingiliz derin devleti için müttefik ya da dost yoktur. Planın içindeki herkes amaca ulaşmak için kullanılacak bir elemandır. Bunların tek varlık sebepleri derin devletin amacına hizmet etmektir. Dünyanın en güçlü başkanı dahi olsa, kendisine dayatılan senaryoyu oynamaktan başka bir imkanı bulunmamaktadır.
Tümünü Göster