/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 151.
    0
    Wellington House’un ABD Üzerindeki Etkisi

    ingiliz derin devleti, I. Dünya Savaşı sırasında Almanya’yı Amerika’ya bağlayan telgraf kablosunu kesmişti. Bu nedenle Amerikan halkı bütün haberleri, sadece ingiliz kaynaklarından ve ingilizlerin yorumlarından takip edebiliyordu. Avrupa’da bulunan Amerikalı gazetecilerin ilettikleri haberler ise yine ingilizler tarafından ciddi şekilde sansüre uğruyordu. Amerikan yönetimi kısmen bundan bilgi sahibi olsa da Amerikan halkının tüm bunların ingiliz derin devletinin yürüttüğü propagandanın bir parçası olduğundan haberi yoktu. ingiliz derin devletinin bu yöntemle yaptığı propaganda ciddi şekilde derin devletin lehine olmuştu.

    Söz konusu propaganda kampanyasının başındaki isim Sir Gilbert Parker çalışmalarının etkilerini şöyle özetlemişti:

    Aslında Birleşik Devletler’de olağanüstü yaygın olan, fakat bir organizasyon olduğundan kendisinin dahi haberi olmadığı bir organizasyonumuz var. Bu, kişisel ilişkiler ve gönüllü çalışmalar ile işletilen ve zaman geçtikçe daha da hevesli ve kararlı olarak gelişen bir organizasyon… Birleşik Devletler’in hiçbir yerinde olumsuz tepki alınmadığına dikkat edilmelidir; Amerikan halkının gözünde çalışmalarımızın sessiz ve derin tabiatı, saf bir yurtseverlik ve atılganlık olarak gözükmektedir.232

    Görülebildiği gibi ingiliz derin devletinin “derin” ve bir o kadar da aldatıcı propagandası, Amerikan halkı üzerinde beklenen etkiyi yaratmıştı. iyi niyetli Amerikalılar, bu propaganda sonucunda haince planları görememiş, ingiliz derin devletinin istediği yöne doğru yönlendirilmişlerdir.

    Bu dönemde ortaya atılan, Mavi Kitap’ın yazarlarından biri olan Viscount Bryce’ın yazdığı rapor, Amerikalıları Türk karşıtı hale getirmek için özel olarak kurgulanmıştır. Bryce Raporu denilen bu çalışmada Bryce’ın Türklere karşı sarf ettiği çirkin sözler şu şekildedir:

    Türk Hükümeti son bin beş yüz yıldır insanlığa bu derecede etkisi bulunanların en kötüsüdür. Geçen yüzyılda seçkin bir Avrupalı tarihçinin söylediği gibi “(Türkler), ele geçirdikleri yerleri harap eden bir soyguncular çetesinden başka bir şey değildir”. Hiçbir zaman medenileşememişler, uygar bir idarenin icra etmesi gereken prensiplerden hiçbirini uygulayamamışlardır. Yıllar ilerledikçe iyiye gitmeleri beklenirken, onlar daha da kötü olmuşlardır. Türkistan steplerinden Batı Asya’ya gelirken barbardılar, yüz otuz yıl önce Edmund Burke de (ingiliz siyasetçi ve yazar) onları böyle tanımlamıştı ve devletleri, bugün de acımasız ve barbar karakterini muhafaza ediyor.233

    Bryce, daha sonra The Treatment of Armenians in the Ottoman Empire (Osmanlı imparatorluğu’nda Ermenilere Yapılan Muamele) isimli bir kitap yazmış ve karalama kampanyasına buradan devam etmiştir. Tarihçi McCarthy, bu kitabın gerçek yazarının Toynbee olduğunu belirtmiştir. Yine McCarthy’nin analizlerine göre, söz konusu Ermeni raporunda görülen tüm teknikler, daha önce Belçika’daki Alman vahşetini anlatan ve sonradan yalanlanan raporda kullanılanların aynısıdır. Bu rapor da tıpkı Alman raporunda olduğu gibi güvenilir olmayan kaynaklardan toplanmış anonim bilgilere göre hazırlanmıştır ve raporda adı geçen kişilerin gerçekten bunları yazdıkları ya da söylediklerine dair hiçbir kayıt ve kanıt yoktur.

    Bryce’ın Alman raporunda geçen vahşet ifadelerinin hiçbirinin gerçek olmadığı zaman içinde anlaşılmıştır. Söz konusu Alman Raporu için yazar H. C. Peterson söyle söyler:

    (Bryce Raporu) yargısız infazın en uç örneğidir. Esasen raporun kendisi savaşta gerçekleştirilmiş en kötü vahşettir.235

    işte aynı yöntem, Türklere karşı da kullanılmış; aynı karalama kampanyası aynı şahıslar tarafından aynı yöntemlerle Türklere de uygulanmıştır. Almanya’ya bu haksızlık yüzünden ingiltere tarafından özür yöneltilmiş, fakat Türkiye, hala aynı karalama kampanyasıyla muhatap olmak zorunda bırakılmıştır.

    ingiliz derin devleti, Amerikan gazetelerine de Bryce Raporu’nun önemli kısımlarını yayınlamaları için dağıtmıştır. McCarthy, bu konuyu şu şekilde aktarır:

    Gilbert Parker’in belirttiğine göre The New York Times, Philedelphia Public Ledger ve Chicago Herald gibi gazeteler bu Ermeni dehşet öykülerine fazlasıyla yer ayırıyorlardı.236 Current History adlı New York Times’ın çıkardığı aylık dergi, Bryce Raporu’nun uzun giriş bölümünü doğrudan veren ve raporun sözde Türk vahşetiyle ilgili en korkunç kısımlarını özetleyen Türk karşıtı makaleleri orta sayfa serileri olarak veriyordu. New York Times gazetesi, üç sayfasını Bryce Raporu’nu aktarmak için kullanmıştı. New Republic, Bryce’ı, kaynaklarının seçimi ve kanıtları için övmüştü, ancak bu kaynakların çoğunun anonim olduğundan hiç bahsetmemişti. Aksine, raporun özeti verilmiş ve Türkler kınanmıştı. Diğer gazete ve dergiler de aynı şeyi yapmış raporun özetini ya da rapordan alıntıları yayınlamıştı.237

    Görülebildiği gibi ingiliz derin devletinin yayınlarında, hiçbir kaynak gösterilmemiş, Türkler haksız yere hedef alınmış ve bu sahte yayınlar, Amerikalılara körü körüne servis edilmiştir. Şu bilinmelidir ki, ingiliz derin devletinin propagandalarının asıl hedeflediği kitle, I. Dünya Savaşı’ndan ve Ortadoğu gerçeğinden habersiz olan kitledir. O dönemde Amerikan ve ingiliz halkının okuduğu haberlerin hemen hepsi, sözde misyonerlerin ve ingiliz derin devlet propagandacılarının yazdıklarından ibarettir. ingiliz ve Amerikan halkları, o tarihlerde bu yazılara zorla inandırılmışlardır. Bu sahte propagandanın halen devam ettirilmesi, o dönemde Türklere yapılan haksızlığı tüm detaylarıyla açığa çıkaran Amerikalı tarihçi McCarthy tarafından şaşkınlık dolu sözlerle ifade edilmiştir:

    Daha şaşırtıcı bir gerçek ise, Türklere karşı yapılan bu propagandaya ve niteliklerine, dönemi inceleyen günümüzün akademik kitaplarında hiç değinilmemesidir. I. Dünya Savaşı’ndaki ingiliz propagandasını irdeleyen her ciddi akademik çalışma, o yıllarda Almanlara karşı yapılan propagandanın, zafer uğruna, gerçeğe yönelik çok dikkatli hazırlanmış bir saldırı olduğunu belirtir ve itiraf eder. Ancak aynı akademik çalışmalar, aynı zamanda Almanlara karşı bir saldırıyı ihtiva etmediği sürece, Türklere yönelik ingiliz propagandasını asla dikkate almazlar. ingiliz propagandasını hazırlayanlar Almanlara ne yaptılarsa Türklere de aynısını uygulamışlardır, ancak bugün bu kimsenin dikkatini çekmemektedir. Almanlara karşı yapılan propaganda sonradan kınanmıştır, ancak Türklere atılan çamur bugün hala sürmektedir. Bryce’ın ünlü Ermeni Raporu söylenilenlerin gerçek olduğu iddiasıyla tekrar tekrar basılmaktadır. Aynı kişinin Alman Raporu, kütüphanelerin tozlu raflarına kaldırılmışken, Ermeni Raporu tam anlamıyla “güvenilirliği kabul edilmiş bir kaynak” olarak kamuoyunda yerini almıştır. I. Dünya Savaşı üzerine yapılan kaynakçalarda ya da soykırımın konu alındığı yayınlarda, ne için yazıldığına bakılmaksızın, bu raporlara 483 defa atıfta bulunulur. Eleştirel tarihçiliğin genel kuralları ki bu kurallar kaynakların doğrulanmasını ister, asla uygulanmamıştır. Aslında Osmanlı Ermenileri için yazılan Bryce Raporu, Almanlar için yazılan Bryce Raporu’nun bulunduğu çöp kutusuna atılmalıdır. Bu rapor, Orta Doğu’nun tarihi için değil propagandanın tarihi için güvenilir bir kaynaktır.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster