/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
  1. 126.
    0
    Gerçeği Anlatan Deliller

    Ermeni tehciri sırasında yaşanan gerçekleri anlatan birçok tarihçi ve siyasetçi vardır. Özellikle bölgedeki tarafsız yabancı gözlemciler, harp içinde olmasına rağmen Osmanlı Hükümeti’nin bu konuda son derece titiz ve hassas olduğunu açıkça belirtmişlerdir. Amerika’nın Mersin Konsolosu Edward Natan, “kalabalık yüzünden birtakım sıkıntılar olmasına rağmen, hükümetin bu işi son derece intizamlı bir şekilde idare ettiğini; şiddete ve düzensizliğe yer vermediğini; göçmenlere yeteri kadar bilet sağladığını; muhtaç olanlara yardımda bulunduğunu” belirtmiştir.189 Fakat Batı kamuoyuna ulaşan bazı haberler çok daha farklı olmuştur. Görgü tanıklarının bu tarafsız ifadelerine rağmen istanbul’daki Amerika sefiri Henry Morgenthau, olayları tamamen ters şekilde ülkesine bildirmiş ve Amerikan basını da bunları Türkler aleyhine kullanmıştır.

    Ermeni ayaklanmaları ve Ermeni tehcirine doğru giden sürecin, ingiliz derin devleti tarafından yönetildiği açıktır. Sağduyulu pek çok kişi bu durumun açık şekilde farkındadır ve Osmanlı’yı kötüleyen sahte iddialara cevap niteliğinde açıklamalar yapmışlardır:

    Ünlü ingiliz Tarihçi Norman Stone:

    Bu olayların sorumlusu Taşnak ve Hınçak Partisi yetkilileridir. Onlar, Dostoyevski’nin Ecinniler romanının kahramanı gibi komplolara girişerek siyasi çıkar sağlamaya çalışmışlardır. Ancak Ermeni halkının felaketine neden olmuşlardır. Ancak gerçekte şu unutulmamalıdır. Kafkaslarda, Kırım’da ve Balkanlarda yedi milyon Türk vardı ve bunların büyük bir çoğunluğu hayatlarını kaybetti. Bunları hiç hatırlamıyoruz. Ve ırkçılığın suç ortağı oluyoruz.190

    ingiliz Büyükelçisi Sir Philip Currie’nin, Dışişleri Bakanlığı’na Mektubu, 28 Mart 1894

    Ermeni devrimcilerin amacı, ayaklanmaları kışkırtmak, Osmanlıları önce kendi şiddetlerine karşılık vermeye sürüklemek ve daha sonra da yabancı güçleri müdahale noktasına getirmektir.

    Devrimci Ermeni komitelerinin amaçları, genel hoşnutsuzluk yaratmak ve Türk Hükümeti’ni ve halkı, yabancı ulusların dikkatini Ermenilerin hayali acılarına çekecek ve bu ulusları durumu çözüme ulaştırmak amacıyla müdahaleye itecek şiddet tepkilerine zorlamaktı.

    Amiral Mark Lambert Bristol, 1919-1927 yılları arasında Türkiye’deki Amerikan Yüksek Komiseri ve Amerikan Donanmasında Müfreze Komutanı:

    Binlerce Ermeni’nin Kafkaslarda katledildiğine dair raporların ABD’de serbestçe dolaştığını tespit ettim. Bu tip raporların sıkça tekrarı beni çileden çıkarmaktadır. Near East Relief’in (Amerika insani Yardım Örgütü) elinde, Amerikalı vatandaşlarımızın ve Yarrow’un, sözü edilen ilk raporların tamamen sahte olduğunu gösteren raporları mevcuttur. Bu sahte raporların yanlışlığı ortaya konulmaksızın ABD’de dağıtımı bir hakarettir ve hiç şüphesiz Ermenilere yarardan ziyade zarar vermektedir. Ermenileri bu tip girişimlerden yıldırmamız gerektiğini düşünüyorum, zira bu girişimler sadece haksız olmakla kalmayıp kendilerine de zarar vermektedir.192

    Hovhannes Kajaznuni, Ermenistan Devleti’nin ilk Başbakanı, Taşnak Partisi Lideri:

    …Bizler (Ermeniler) kayıtsız şartsız bir şekilde Rusya’ya bağlandık. Çünkü Çarlık Hükümeti’nin bize özerk bir Ermenistan’ı bahşedeceğinden emindik. Oysa yetkisiz kişilerin vaatlerine çok önem vermişiz. Girdiğimiz hipnozun etkisiyle bir süre sonra gerçekleri görmemeye başladık, hepimiz hayal âlemindeydik.

    Ancak şu önemlidir ki, bize verilen vaatlerle katıldığımız savaşta (I. Dünya Savaşı) ve sonrasında içeriden ve dışarıdan durumumuzun düzelmesini sağlayacak uygun önlemler bulamadık… işgal ettiğimiz Müslüman bölgelerinde düzeni sağlayacak idari önemler alamadık ve yeniden silaha sarılmak zorunda kaldık. Ordular gönderdik, yaktık, yıktık ve katliamlar gerçekleştirdik…193 (H. A. Arslanian)

    ingilizlerin Ermenilere verdikleri sözler; aynen Suriye, Filistin ve Mezopotamya’da Araplara verdikleri sözlere benzemektedir. Bu sözler, Ermenilerin savaş çabalarını teşvik etmek, devletleri ingiltere lehinde etkilemek ve bu tarafsız devletlerin yönetimi altındaki etnik azınlıkların, ayrılıkçı eğilimlerini kışkırtarak düşmanlarının yani Osmanlı imparatorluğu’nun içten çökmesini sağlamak amacıyla verilmiştir.

    Amerikalı Bilim Adamlarının Açıklaması (19 Mayıs 1985)

    “Soykırım” suçlamasına gelince, bu açıklamayı imzalayanların hiçbiri, Ermenilerin çektikleri acıların boyutlarını küçümseme amacını taşımamaktadır. Aynı şekilde, söz konusu bölgedeki Müslüman halkın da acılarının farklı şekilde değerlendirilemeyeceği görüşündeyiz. Şu ana kadar ortaya konan kanıtlar, (Müslüman ve Hıristiyan gruplar arasındaki) toplumlararası bir iç savaşın, I. Dünya Savaşı sırasındaki bulaşıcı hastalıklar, kıtlık ve Anadolu ve çevresindeki alanlardaki katliamlar ve acılar ile daha da karmaşık bir hale geldiğine işaret etmektedir. Gerçekten de söz konusu yıllar boyunca, bölgede, geçen on yılda Lübnan’da yaşanan trajediden çok farklı olmayan sürekli bir savaş durumu yaşanmıştır. Hem Müslüman hem de Hıristiyan nüfus arasındaki kayıplar büyük rakamlardadır.

    israilli araştırmacı Tal Buenos’un, 24 Kasım 2014 günü Avustralya’nın New South Wales Eyalet Parlamentosunda sözde “soykırım” iddiasına yönelik eleştirileri:

    Konuyla ilgili gerçeklere artan aşinamdan yola çıkarak şunu söyleyebilirim: Olanlar bir trajedi olarak nitelendirilebilir; zira Ermeniler; ingilizler ve kendilerinin Ermenilerin liderleri olduğunu iddia eden, Londra otellerinde Bryce önderliğinde ingiliz yetkilileriyle görüşen bu sözde Ermeni temsilciler tarafından çok acı bir durumun içine sürüklendiler. Bu sözde temsilciler pek çok masum Ermeni’ye karşı sorumsuzca davrandılar ve bu masum Ermeniler sözde temsilcilerin sorumsuzca davranışlarının bedelini ödemeye mahkum oldu. Bu temsilciler; Osmanlı topraklarında bağımsız bir Ermeni devleti kurma amaçlı siyasi hedefe ulaşmaya ve bu devletin liderleri olma yönündeki kişisel ihtiraslarını yerine getirmeye çalışıyorlardı. Bu aşamada ingiliz kibrinin dolduruşuna getirildiler ve esasen ingiliz emperyalist çıkarları doğrultusunda hareket ettiler. Bu faaliyetler, yani ingilizlerle işbirliği yapmak ve yoğun bir isyan hareketini yönetmeyi kabul etmek; Doğu Anadolu’da Ermeni halkının güvenliğini yok saymak anldıbına geliyordu. Öyle ki, Ermeniler bu bölgenin hiçbir vilayetinde çoğunluk değildiler ve 1890’larda Bryce’in Ermenileri isyana teşvik eden girişimlerini takiben yaşananlara benzer bir şekilde, artan şiddete maruz kalacaklardı.

    istiklal Madalyalı Bir Ermeni: Berç Keresteciyan Türker

    Osmanlı Devleti’nin parçalanmasının ardından, ingiliz derin devleti, Doğu’da bir Ermeni devleti kurulması politikasını yaygınlaştırmıştı. Bu strateji sonucunda Osmanlı’nın Ermeni tebaasının bir kısmı, ulus devlet rüyalarına kapılarak isyan bayrağı açmıştı. Fakat aynı zamanda birçok Ermeni asıllı Osmanlı vatandaşı da, ingiliz derin devletinin bu planını fark ederek oyuna gelmemişlerdir. Daha sonra Atatürk’ün teklifi ile Türker soyadını alan Ermeni asıllı Berç Keresteciyan, Bağımsızlık Savaşı’nın kahramanlarından biridir.
    Keresteciyan, Mustafa Kemal’in Bandırma vapuru ile Samsun’a doğru yola çıkmasından önce, Paşa’nın avukatı Sadettin Ferit’e, “Siz, Paşa Hazretleri’nin hem avukatı, hem zannederim yakın dostusunuz. Paşa hazretlerinin bindiği vapur Boğaz dışında bir ingiliz torpidosu tarafından batırılacak. ikaz ediyorum. Lütfen Paşa Hazretleri’ne iletiniz, kıyıdan gidiniz” bilgisini ulaştırarak kendi vatanı ve milletine büyük bir sadakat göstermiş ve adeta Kurtuluş Savaşı’nın ateşini yakanlardan olmuştur.

    Keresteciyan, ayrıca Hilali Ahmer Cemiyeti’nin ikinci başkanı olarak Anadolu’ya takalarla ilaç sandıkları gönderme işini bizzat organize etmiştir. Sakarya Savaşı’nın en kritik anlarından birinde de, top ateşleme mekanizmaları satın alımı için de, Mustafa Kemal’in ricası üzerine aynı gün şahsi hesabından çekerek 15 bin Lira yardım yaptığı kayıtlara geçmiştir. Bu fedakârlıkları sonucunda savaştan sonra, beyaz şeritli istiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir.

    1. “Keresteciyan”, Wikipedia, https://en.wikipedia.org/wiki/Ber%C3%A7_T%C3
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster