0
Ermeni Tehciri Konusunda Bilinmesi Gerekenler
1881 ve 1889 yıllarında kurulan Hınçak ve Taşnak komitalarının temel amacı, Ermenilerin devrim yoluyla bağımsızlıklarını kazanmalarıydı. Osmanlı, 1914’te başlayan I. Dünya Savaşı’nda Almanya’nın yanında savaşa girerken, bu milliyetçi hareketlerden etkilenen Ermeniler de, Rusya, ingiltere ve Fransa ile işbirliği yapmaya başladılar. 23 farklı bölgede ayaklanma çıkarttılar. Bu ayaklanmalarda binlerce Türk hayatını kaybetti ve imparatorluk çapında çok ciddi bir kargaşa ortamı meydana geldi.
Osmanlı Devleti, o dönemde, özellikle 1912’de Balkanları kaybetmesinin ardından, birçok ciddi tehditle karşı karşıya gelmişti: Bulgaristan ve Kafkaslarda büyük katliamlar ve sürgünler yaşandı. 1914 yılında 1 milyondan fazla Türk, Erivan ve Tiflis’ten göç etmeye zorlandı ve sadece 702 bin kişi evlerine sağ salim dönebildi.
24 Nisan 1915 tarihinde Osmanlı Devleti, isyanlar çıkaran Ermeni çetelerinin 253 lideri hakkında tutuklama kararı çıkarttı. Bunlardan 180’i çeşitli hapishanelere gönderildi ki bu tarih Ermeniler tarafından sözde Ermeni soykırımının başladığı gün olarak kabul edilir. Bunu takiben Osmanlı Devleti, Ermeni nüfusunun, savaş ve çatışma bölgelerinden uzak, çeşitli alanlara ve bölgelere taşınmalarına karar verdi. Ermeni nüfusun başka bölgelere nakledilmesi kararının ulusal güvenlik açısından uygun olup olmadığı tartışılabilir ancak söz konusu durumun, içte zarar gören masum Ermeni halkının güvenliği için alınmış olduğu açıktır. Çatışma bölgelerinde yaşamakta olan birçok kadın, yaşlı ve çocuk, o dönemde isyanlar yüzünden düzgün gıda, temiz su ve ilaç bulamamakta, kimileri de çete saldırıları sonucu yaşamlarını yitirmektedirler. Bu nedenle de savaş bölgeleri yakınlarındaki Ermeniler, daha güneydeki Osmanlı topraklarına, Suriye’ye tehcir edilmişlerdir.
Osmanlı Bakanlar Kurulu’nun 30 Mayıs 1915 tarihli kararı, Osmanlı yönetiminin bu konudaki adaletini gözler önüne sermektedir. Bu karar ile Ermenilerin canlarının ve mallarının korunması, göçmen ödeneğinden geçimlerini sağlayabilmeleri için yardım yapılması, ihtiyaçlarına göre mal ve toprak dağıtılması, hükümet tarafından evler yapılması, alet ve teçhizat temin edilmesi, yiyecek ve diğer ihtiyaçlarının sağlanması, sağlık durumlarının her gün doktorlar tarafından kontrol edilmesi, hasta, kadın ve çocukların trenle gönderilmesi Osmanlı Devleti tarafından teminat altına alınmış ve daha başka tedbirler de getirilmiştir. Ayrıca, tehcir sırasında Ermenilere karşı herhangi bir saldırıda bulunanların tevkif edilerek Divan-ı Harp Mahkemesi’ne sevk edilmeleri ve en ağır şekilde cezalandırılmaları karara bağlanmıştır. Ermeni soykırımı iftirası, o yıllarda Osmanlı Devleti ile savaş halinde olan ingiliz derin devletinin bir propaganda malzemesi olarak ortaya atılmış ve yine benzeri siyasi amaçlarla günümüze taşınmıştır. Medya ve ajanlar yoluyla gerçekleştirilen söz konusu propaganda yöntemleri, bir sonraki bölümde detaylı işlenmiştir.
Ermeniler bizim kardeşlerimiz, ağabeylerimiz, dostlarımız ve vatandaşlarımızdır. Savaş döneminde, Türklere ve Ermenilere büyük bir oyun oynayan ingiliz derin devleti iki kardeşi birbirinden ayırmıştır. Kuşkusuz ki Ermeni halkının, mecburi bile olsa, bu topraklardan uzaklaşarak başka beldelere göç etmek zorunda kalmaları asla kabullendiğimiz bir şey olmamıştır. Şu anda olması gereken, o dönemde göç etmek zorunda kalan kardeşlerimizin torunlarının, yeniden Türkiye topraklarına dönmeleri ve bu topraklar üzerinde yeniden bu kardeşliği en güzel şekilde yaşamalarıdır. Türkiye-Ermenistan sınırının açılması, Türk topraklarından ayrılan Ermenilerin acilen geri dönmesi ve Türkiye’de, kendi vatanlarında, istedikleri gibi yaşamlarını devam etmeleri, ibadetlerini, sanatlarını ve ticaretlerini icra etmeleri, özlem duyduğumuz bir manzaradır. Bunun kısa zamanda gerçekleşmesi, hem kardeşlerimizle bizi buluşturacak hem de ingiliz derin devletinin halen devam eden kalleş oyunlarına mükemmel bir cevap olacaktır.
27 Mayıs 1915’te çıkarılan Tehcir Kanunu’nda Yer Alan “Ermenilerin iskân ve iaşeleri ile Diğer Konular Hakkında Yönetmelik” – 10 Haziran 1915
Savaş hali ve olağanüstü siyasi zorunluluklar dolayısıyla, başka yerlere nakledilen Ermenilerin iskân ve iaşeleri (barındırma ve bakım) ile diğer konular hakkında yönetmeliktir:
Madde 1: Nakli gerekli olanların sevklerinin sağlanması, yerel görevlilerin yönetimine aittir.
Madde 2: Nakledilen Ermeniler, taşınabilir bütün mallarını ve hayvanlarını beraberlerinde zütürebilirler.
Madde 3: iskân yerlerine sevk edilen Ermenilerin yol boyunca can ve mallarının korunmasından, iaşe (barınma/bakım) ve dinlenmelerinin sağlanmasından gidiş yolları üzerinde bulunan yerel görevliler sorumludur. Bu konuda meydana gelecek gevşeklik ve ilgisizlikten sırasıyla bütün görevliler sorumludur.
Madde 4: Oluşturulan iskân yerlerine ulaşan Ermeniler duruma ve yere göre; ya mevcut köy ve kasabalarda ayrı ayrı inşa edilecek evlere ya da yerel idareciler tarafından belirlenecek yerlerde kurulacak köylere yerleştirileceklerdir. Köylerin, sağlık şartlarına, tarıma ve gelişmeye uygun yerlerde kurulmasına özellikle dikkat edilecektir.
Madde 5: iskan bölgelerinde köy kurulmasına elverişli, boş, sahipsiz ve devlete ait arazi bulunmaması durumunda, devlet malı olan çiftlik ve köylerin iskân için tahsis edilmeleri uygundur.
Madde 6: Ermenilerin yerleştirilecekleri köy ve kasabalarla, yeniden kurulacak Ermeni köyleri sınırlarının, Bağdat demir yoluyla birleşme hatlarından ve diğer demir yolu hatlarından en az 25 kilometre uzaklıkta bulunması şarttır.
Madde 7:Köy ve kasabalarda yeni yapılacak evlere yerleştirilen Ermeniler ile yeni kurulan köylere yerleştirilen Ermenilerin, nüfus kütüklerine esas olabilecek bir şekilde düzenli olarak kaydedileceği ve her ailenin ismi, lâkabı, yaşı, sanatı, geldiği ve yerleştirildiği yer ile her aileyi oluşturan aile fertlerinin isim ve yaşlarını açıklayan bir defter düzenlenecektir.
Madde 8:Belirlenen yere yerleştirilen bir kimsenin, bağlı bulunduğu komisyonun izni olmadan ve yerel güvenlik makamlarından özel belge almadan başka yerlere gitmesi yasaktır.
Madde 9:iskân edilecekleri yerlere varan Ermenilerin, kesin yerleşimlerine kadar geçecek olan sürede iaşeleri ve ayrıca ihtiyacı olanlara evlerinin inşası için gerekli harcamaları yerel makamlar, göçmen ödeneğinden karşılayacaklardır.
Madde 10: iaşe ve iskân işlerinin hızlı olarak yürütülmesi, göç edenlerin sağlıklarının korunması ve rahatlarının sağlanmasına ilişkin hususların yerine getirilmesi, o bölgenin en üst mülkî idarecileri ve sorumlu yönetici olmak üzere, göçmen komisyonlarına aittir. Göçmen komisyonu bulunmayan yerlerde Göçmenler Tüzüğü’ne uygun olarak yeniden kurulması gereklidir.
Madde 11:iaşe ve iskân işlerinin sağlanması, hızlı olarak yürütülmesi ve göçmenlerin yeterince sevki; iaşe ve iskân memurlarının tayini, Bakanlıktan izin alınmak şartıyla, mutasarrıf ve valilere aittir.
Madde 12: iskân edilen her aileye, daha önceki iktisadî durumları ve şimdiki ihtiyaçları göz önüne alınarak yeterli miktarda arazi verilecektir.
Madde 13: Arazinin seçimi ve dağıtılması göçmen komisyonlarınca gerçekleştirilecektir.
Madde 14: Belirlenen arazinin sınırı ve dönümü tespit edildikten sonra, geçici belge karşılığında sahiplerine verildikten sonra tapu ve emlak işlemlerine esas oluşturacak düzenli bir şekilde, özel defterine kaydedilir.
Madde 15: ihtiyaç sahibi olan çiftçi ve meslek sahiplerine, uygun miktarda sermaye ya da alet ve edevat verilecektir.
Tümünü Göster