0
ingiliz Derin Devletinin Ermeni isyanı Karargahı: Kıbrıs
Kıbrıs’ın yönetiminin sözde geçici olarak ingilizlere verilmesini öngören ve gizli yapılan 1878 Kıbrıs Antlaşması öncesinde Ada’da 45 bin Müslüman ve 100 bine yakın gayrimüslim yaşamaktaydı. Ermeniler, Rumlar, Museviler ve az miktarda Nasranî, bu gayrimüslim nüfusu oluşturmaktaydı. ingiliz misyonerler de bu Hristiyan nüfusa etki etmek amacıyla Kıbrıs’ta faaliyet yapmaktaydı. ingilizler, Ada’yı kontrollerine aldıklarında Ermeniler için bir okul açarak nüfuzlarını arttırmayı amaçladılar. Bu, ingiliz derin devletinin Ermeni meselesinde Kıbrıs’ı üs olarak kullanmak için attığı ilk adım oldu. Anadolu’da barınmakta zorlanan Ermeni komitacılar Kıbrıs’a yerleştiler. Birçok ayaklanmanın planlayıcısı Taşnak ve Hınçak komitaları Kıbrıs’ta organize oldular. Ermeni Muhibban Cemiyeti ve Ermeni Mülteciler Vakfı Komitesi, hep Kıbrıs merkezli kuruldu. Anadolu Ermenileri her geçen gün daha fazla Kıbrıs’tan sevk ve idare edilmeye başlandı. Merkezi ingiltere’de olan Hınçak komitasının Magosa’da avukatlık yapan başkanı Sivaslıyan da, Ada’daki Ermenileri Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtmakta ve anakaradaki ayaklanmalara katılmalarını sağlamaya çalışmaktaydı.
Ermeni ayaklanmaları için Kıbrıs, sadece kültürel ve sosyal bir merkez değildi. Ayaklanmalara lojistik destek de büyük ölçüde yine Ada’dan sağlanıyordu. Osmanlı ile Avrupa topraklarındaki Ermeniler, Kıbrıs üzerinden haberleşmekteydiler. Aynı şekilde yurt dışına kaçan veya Anadolu’ya dönecek Ermeniler de Kıbrıs üzerinden gizlice gidip gelebiliyorlardı. Halep, Diyarbakır, Bitlis, Hakkari ve Van illerinde isyana karışan Ermeniler, iskenderun ve Mersin üzerinden yelkenlilerle Ada’ya çıkıyorlar, Ada’daki ingiliz hakimiyeti sayesinde kimlik değiştirip Avrupa ve ABD’ye yolculuk ediyorlardı.
Avrupa’daki Ermeniler tarafından satın alınan silahlar da, yine Kıbrıs üzerinden Ermeni komitacılara ulaştırılıyordu. Tüm bu operasyon ingiliz derin devletinin sevk, idare ve korumasında gerçekleşiyordu. Kıbrıs adası sadece Anadolu topraklarına yakın değildi. Bugünkü Suriye ya da Lübnan sınırlarında bulunan birçok Osmanlı kenti de Ada’yı üs edinmiş bir kısım Ermenilerin tehdidi altındaydı. Osmanlı Devleti ise değil bu ulaşımı engellemek, bütün bunları gözleyebilecek altyapıya dahi sahip değildi.
Burada bahsettiğimiz kişilerin, ingiliz derin devletinin hakimiyetinde bulunan Ermeni komitacılar olduğunu tekrar hatırlatmakta fayda vardır. ingiliz derin devletinin etkisi ile Ermeni vatandaşlarımızın bir kısmının propagandaya kanarak yanlış bir yol izlediği doğrudur. Fakat Ermeni kardeşlerimizin büyük bir çoğunluğu, o dönemde, kendi vatanları olan Osmanlı’ya sadık kalmaya devam etmiş, ingiliz derin devletinin sahte oyunlarına kanmamışlardır. Bu değerli millet, işte bu yüzden, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra da Türkiye topraklarında yaşamaya devam etmişlerdir, hala vatanımızın bir parçasıdırlar.
Tümünü Göster