/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
  1. 101.
    0
    Türk-Rus Yakınlaşması ve Darbeler

    Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinin normalleşmesi ve ardından yaşanan 15 Temmuz darbe girişimiyle birlikte Türk ve Rus hükümetleri bir ittifak arayışına girmişlerdir. Her iki ülke, başta Karadeniz ve Suriye olmak üzere bölge sorunlarında ortak stratejiler geliştirmeye başlamıştır.
    Bölge sorunlarına ancak bölge insanlarının cevap bulabileceğini öngören bu ittifak, dünyanın özlemini çekmekte olduğu barış ortdıbını sağlayabilecek değerli bir adımdır. Rus ve Türk milletlerinin yakınlaşmasında bu bir ilk değildir. iki devlet 1833’deki Hünkâr iskelesi Antlaşması ile ortak savunma ittifakı imzalamışlardır. Sultan II. Mahmut ve Rus Çarı 1. Nikola’nın bu antlaşmayı gerçekleştirmelerinin amacı, üçüncü ülkelerin (özellikle ingiltere’nin) oyunlarını durdurabilmekti. Antlaşmaya göre taraflardan birisi askeri yardım isterse diğeri müttefikine yardım edecekti. Antlaşmanın gizli maddesiyle de, Rusya’nın Batılı bir devletle savaşa girmesi halinde Osmanlı Devleti’nin, Rusya’yla savaşan devletin gemilerine Çanakkale Boğazı’nı kapatması ve Rus gemilerinin boğazlardan serbestçe geçmesine izin vermesi kararlaştırılmıştır.

    Ancak, antlaşma gizli olmasına rağmen Avrupalı devletler, ingiliz Büyükelçisi Ponsonby sayesinde anlaşmanın detaylarına ulaşmayı başarmış ve çeşitli savaş tehditleri sonucunda bu anlaşmayı, 1840’taki Londra Antlaşması ile ortadan kaldırmışlardır.

    Rusya ile Osmanlı’nın yakınlaşmasına bir örnek de Abdülaziz dönemidir. II. Mahmut’un oğlu Sultan Abdülaziz de, Rusya’yı yakın bir dost ve müttefik olarak görmüş ve bir kez daha yakınlaşma dönemi başlamıştır. istanbul’daki Rus Büyükelçisi Ignatyev bu dostluğun aracısı olmuştur. Ancak bu yakınlaşma sonunda da ingiliz yanlısı bir cunta darbe yapıp Sultan Abdülaziz’i devirmiştir. iktidara gelen hükümetten Mithat Paşa, ingiliz Said Paşa ve yeni Sultan II. Abdülhamit’in ingiliz yanlısı politikaları sonucunda Osmanlı Devleti ve Rusya savaşa girmiş ve savaş sona erdiğinde 250 bin kişi hayatını kaybetmiştir.

    Buna benzer olaylar, 18 ve 19. yüzyıldaki toplam 6 savaşta da devam etti. ingilizlerin başını çektiği Avrupa devletleri kimi zaman Osmanlı’nın yanında Ruslarla, kimi zaman da Rusların yanında Osmanlı ile savaştılar. Ama iki devletin aynı ittifakta olmasını daima engellediler.

    Savaşları kışkırtan, tahrik ve provoke eden ingiliz derin devleti, kimi zaman barış antlaşmalarının da arabulucusu oldu. Fakat bu barış antlaşmalarında da daima tek kazanan ingiliz derin devleti idi. Masumlar can verdi, şehirler yıkıldı. Nihayetinde ise Osmanlı ve Rusya gibi iki büyük imparatorluk, ingiliz derin devletinin oyunları sonucunda tarih sahnesinden çekildiler.

    20. yüzyılda da Türkler, kuzey komşu Rusya’dan hep dostluk görmüşlerdir. Sykes-Picot Antlaşması’nı ortaya çıkaran Ruslardı. Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı sırasında Rusya’dan silah ve para yardımı aldı. Hatta bu desteğe teşekkür amacıyla Taksim Anıtı’na iki ünlü Rus asker General Frunze ve Mareşal Voroshilov eklendi. Yine Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen birçok sanayi hamlesinin arkasında Rus desteği vardı. Bu dostluk, savaştan yıkık çıkan Anadolu’nun yeniden refaha kavuşmasını hızlandırdı. Ne var ki, tarihte yaşananların bir benzeri, genç Cumhuriyetimizin de başına geldi. Türkiye, ne zaman Rusya ile yakınlaşmaya başlasa, ingiliz derin devletinin planladığı iç karışıklıklara ve ardından gelen askeri darbelere maruz kaldı. Rus ve Türk milletlerinin dostluğu, ingiliz derin devletini her zaman tedirgin etmişti.

    21. yüzyılda Sayın Erdoğan ve Sayın Putin’in liderliğiyle iki ülke ticari, ekonomik ve siyasi olarak adı konmamış bir ittifak yaşamaya başladılar. Mega projeler ardı ardına açıklandı. Ortak şirketler ve dostluklar kuruldu. Rus ve Türk halkları dost ve kardeş olmanın konforunu sürdüler. Kasım 2015’te Rus savaş uçağının düşürülmesi, kuşkusuz ki beklenmedik bir olaydı. Bu olayın, ingiliz derin devletinin kullandığı yancılar tarafından gerçekleştirildiği de kısa bir süre sonra ortaya çıktı.

    Bu süre içinde, iki ülkenin dostluklarını sürdürmesi, kışkırtma ve provokasyonlara aldanmamaları ve mutlaka ittifaklarını devam ettirmeleri konusundaki desteklerimiz ve gösterdiğimiz çabalar önemli sonuçlar verdi. Bu çabalara duyarlılık gösteren iki ülkenin sağduyulu liderleri, ittifaklarını daha da güçlendirerek ingiliz derin devletinin oyununu bozdular.

    Şu an elimizdeki en büyük avantaj ise, kirli oyunların kurucusunun ingiliz derin devleti olduğunu biliyor olmamız. Üst aklın bilinmesi, iki büyük devlet üzerinde oynanacak oyunları tümüyle geçersiz ve etkisiz kılacaktır.

    Şu gerçek unutulmamalıdır ki, tarihte büyük medeniyetler kurmuş imparatorluklar hiçbir zaman tam anlamıyla yok olmazlar. Nitekim bugün, iki devlet de bölgelerinde hala büyük bir güç ve etki sahibidir. Kaldı ki, Rus Devleti birçok islam ülkesinden daha fazla Müslümana ev sahipliği yapmaktadır. 20 milyonluk Müslüman nüfus, her iki ülkenin ortak kardeşlerinden oluşmaktadır. Bu muazzam potansiyel göz önüne alındığında kaynayan bölgelere barışı getirebilecek büyük güçlerden birinin, Rus-Türk ittifakı olduğu anlaşılmaktadır. Bu ittifak, işte bu nedenle, savaşlardan beslenen mihrakların sürekli olarak hedefi konumundadır. Bizlere, yani 230 milyon Rus ve Türk’e düşen ise, var gücümüzle ortak mücadelemize sahip çıkmak ve aramızdaki birliği artırmak için çalışmaktır.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster