0
Osmanlı’da Bulgar isyanları
Dönemin ingiliz Başbakanı William Ewart Gladstone, Osmanlı Devleti ve Türkler aleyhindeki iftira dolu kampanyasının temelini, Bulgaristan’da yaşanan olaylar üzerine kurmuştu. The Times Gazetesi ile birlikte Londra’da günlerce Türk aleyhtarı organizasyonlar düzenlemişti. 200 bin adet basılan Bulgar Dehşeti ve Doğu Sorunu isimli kitabı, abartılı izahlarla Türk düşmanlığını işlemekteydi. ingiliz derin devletinin teşvik ettiği Bulgar isyanlarını, Osmanlı aleyhinde başlatacağı asılsız bir kara propaganda için bahane olarak kullanıyordu.
Bulgar isyanı, aslında, Osmanlı’nın çöküş döneminde, ingiliz derin devletinin teşvikiyle, ardı ardına çıkarılan isyan hareketlerinden biriydi. O dönemde, yıllarca Osmanlı topraklarında barış ve huzur içinde yaşayan yerel azınlıkların birdenbire hareketlendiğine ve isyana kalkıştıklarına şahit oluyoruz. Tüm bu isyanları incelediğimizde ise, isyanların ve kışkırtıcı propagandaların çıkış noktasının ingiliz derin devletine bağlı askerler, subaylar, elçiler veya ajanlar olduğunu görürüz. Her bir azınlık grup içinde söz konusu isyancılar, birer birer, ingiliz derin devleti tarafından silahlandırılmış, Türkler aleyhine cesaretlendirilmiş ve ayaklanmaları sağlanmıştır. Ayaklanmalar, yüzlerce, hatta kimi zaman binlerce Müslüman Türk’ün şehit edildiği korkunç olaylarla başlamıştır. Ardından Osmanlı ordusu, saldırıda bulunan çetelere hak ettikleri cevabı verince de bu sefer ingiliz derin devletinin ajan provokatörleri tarafından “katil ve katliamcı Türkler” yaygarası koparılmıştır. işte, ingiliz derin devletinin Osmanlı içinde kışkırtma ve isyan çıkarma politikası bu şekilde vücut bulmuştur.
Tarihçi yazar Süleyman Kocabaş, o dönemde ingiliz derin devleti tarafından gerçekleştirilen Bulgar tahrikini şu sözlerle anlatmıştır:
ingiltere, Bulgar isyanı konusunda da Yunan isyanı konusundaki tutumunun aynısını sergiledi. ilkin, Osmanlı toprak bütünlüğünü korumak uğrunda Slav isyanlarına cephe alan ingiltere, 1870’li yıllara gelindiğinde “Bulgarları sözde Rus nüfuzundan kurtarmak için himaye etmeye” başlamıştır. (Panslavistler’in) Londra’da komiteler kurmalarına, bu komitelerin tertip ve teşvikiyle Türklerin aleyhine bir çete harbi yapmalarına müsaade etmiş ve Türklerin bu çeteleri ortadan kaldırmalarına itirazcı kesilmiştir.
ingiliz derin devletinin teşvik ettiği söz konusu isyanlar ile yüzyıllarca bir arada yaşayan Osmanlı halkları birbirlerine kırdırılmış, ardından ortaya çıkan siyasi sonuçlar tümüyle ingiltere’nin lehinde olmuştur. ingiliz derin devleti, siyasi çıkarları için kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden milyonlarca Müslüman, Hristiyan, Musevi, Türk, Bulgar, Ermeni, Rum, Boşnak, Arap, Çerkez ve Arnavut masumu gözünü kırpmadan katletmiştir.
isyanda ölen Bulgar sivil sayısı, resmi Osmanlı raporlarına göre 1400’dür. Buna karşılık, 1000 kadar da Müslüman Osmanlı vatandaşı katledilmiştir. Avrupa basını kimi yerde ölü sayısını 200 bine kadar çıkarmıştır. Oysa bugün bile Bulgar tarafının resmi iddiası 30 bindir. Tarafsız Belçikalıların hazırladığı rapor bile en fazla 4500 sivilin öldüğünü kabul etmiştir. Kuşkusuz, rakam kaç olursa olsun sonuçta masumlar yaşdıbını yitirmiştir; önemli olan ise bu masumların kanının ingiliz derin devletinin elinde olmasıdır. Burada rakamların farklılığına dikkat çekmemizin nedeni, ingiliz derin devletinin entrikalarını gözler önüne sermek içindir. ingiliz derin devleti, her daim abartılı rakamlarla bir galeyan oluşturmak istemiştir.
Bulgar isyanının en önemli sebeplerinden biri, imparatorluğun sonunu getirecek olan 1876 darbesine hazırlıktır. Bulgar ayaklanmasından sadece 1.5 ay sonra, ingiliz yanlısı cunta istanbul’da darbe yapmış, Sultan Abdülaziz Han şehit edilmiş, V. Murat deli ilan edilmiş ve II. Abdülhamit zorla tahta geçirilmiştir. Bunların tümü, ingiliz derin devletinin planları dahilinde gerçekleşmiştir. Bütün bunların ardından ingiliz derin devleti, II. Abdülhamit’e baskı uygulayarak kendi isteklerini hayata geçirme safhasına geçmiştir. Zaten dönemin ingiliz Başbakanı Gladstone’un Türk karşıtı sözleri de, II. Abdülhamit’in tahta çıkmasının ardından bıçak gibi kesilmiştir.
Osmanlı’yı darbeye zütüren olayların fitilini tutuşturan asıl aşama ise Nisan Ayaklanmasıdır. Ayaklanmanın başladığı 20 Nisan 1876’dan II. Abdülhamit’in tahta çıktığı 31 Ağustos’a kadar geçen 4 ay içinde ingiliz derin devleti tüm imkanları ile Türklere kin kusmuştur. Türkleri sanal katliamlarla suçlayan ağızlarsa ingiliz derin devletinin Afrika’da Zululara, Avusturalya’da Aborjinlere, Amerika’da Kızılderililere, Uzak Doğu Asya’da Hint ve Çinlilere yaptığı gerçek ve belgeli katliamlara karşı sessiz kalmışlardır.
Tümünü Göster