-
76.
0Yunan isyanı ve Lord ByronTümünü Göster
"Yunan isyanı sırasında Yunan ordusunun neferliğini üstlenen homociksüel ingiliz şair Lord Byron"
Yunan isyanları sırasında Osmanlı Devleti, Yunan birlikleri ile değil, doğrudan ingiliz derin devleti ile savaşmıştır. Homociksüel ingiliz şair Lord Byron, savaş sırasında Yunanlardan daha çok Yunan ordusunun bir neferi gibi mücadele etmiştir. ingiliz derin devletinin finansmanı ile paralı askerlerden oluşan “Byron Birliği”ni kurmuştur. Birliğin başında savaşırken ölmüştür. Lord Byron, Tepedelenli Ali Paşa’yı ayaklanmaya ikna etmiş, bu sayede Osmanlı ordusu iki tarafta birden mücadele etmek zorunda kalmıştır.
Osmanlı ordusu, Yunan isyanı’nı bastırmak üzereyken, ingiliz derin devletinin öncülüğünde ingiliz, Fransız ve Rus donanması, Navarin’de Osmanlı ve Mısır donanmasının 70’ten fazla gemisini batırmıştır. (Navarin saldırısında ingiliz derin devletinin oyunlarına ilerleyen satırlarda detaylı yer verilmiştir) Ancak Osmanlı ve Mısır donanmasının yok edilmesi de Yunanların galibiyeti için yeterli olmamıştır. Yunan Devleti, ancak 1828-29 Osmanlı-Rus Savaşı’nın akabinde kurulmuştur. Gerçekleşen bütün bu olaylar, ingiliz derin devletinin güdümünde olmuş ve derin devletin himayesinde Yunanlara bağımsızlık sunulmuştur.
Yunan komutan Kolokotronis, anılarında, Tripoliçe şehrinde 32 bin Türkü şehit ettiklerini yazmıştır. ingiliz tarihçi Walter Alison Phillips ise Tripoliçe katliamı hakkında şunları söylemiştir:
Üç gün boyunca şehrin sakinleri, bir vahşi çetenin kötülüğüne ve keyfine bırakıldı. Yaş ve cinsiyet ayrımı yapılmadı. Kadınlar ve çocuklar, öldürülmeden önce işkencelere tabi tutuldu. Katliam o kadar büyüktü ki, Kolokotronis, kapıdan hisara kadar, atının ayaklarının yere hiç dokunmadığını söyledi. Şehirdeki Yunan zaferinden sonra yol kenarları cesetlerle doldu. Kadınların ve çocukların bulunduğu Müslüman kitleleri yakınlardaki dağlarda katledildi.
William St. Clair, katliam sırasında Tripoliçe’de bulunan yabancı subayların gördüklerini böyle anlatmıştır:
10 binin üzerinde Türk öldürüldü. Paralarını sakladığı şüphe edilen tutsaklara işkence edildi. Kolları ve bacakları kesildi ve ateşin üzerinde yavaş yavaş kızartıldılar. Hamile olan kadınların karınları kesildi, kafaları kesildi ve köpek kafaları bacaklarının arasına sokuldu. Cumadan Pazara kadar hava çığlık sesleriyle doluydu…. Bir Yunan “90 kişiyi öldürdüm” diye övünüyordu. Yahudi topluluğu sistemli bir şekilde işkenceden geçirildi…. Haftalarca aç bırakılan Türk çocukları çaresiz yıkıntıların arasında koşarken Yunanlar tarafından yere atıldılar sonra vuruldular… Su kuyuları cesetlerle dolduruldu…
ingiliz derin devletinin kendi çıkarları doğrultusunda gerçekleştirdiği Yunan isyanı, Yunanlara da bir fayda sağlamadı. Osmanlı’dan bağımsız bir Yunanistan devleti kurulduktan sonra, göç ters yönde, yani Yunanistan’dan Osmanlı’ya doğru gerçekleşti. 1834-36 yılları arasında 60 bin kişi bağımsız Yunanistan’ı terk etti ve birçoğu Mısır Hidivi Kavalalı Mehmet Ali Paşa idaresindeki Girit Adası’na yerleşti. Tarihçi Sebastijan Slade Yunanistan’ı ziyaret eden her seyyahın, Osmanlı idaresinde, maddi ve manevi açıdan daha iyi yaşamış olduklarını kabul ettiğini yazmıştır.
başlık yok! burası bom boş!