-
51.
0ingilizlerin Unutturmak istediği Türk Zaferi: Kut’ül AmareTümünü Göster
Kut’ül Amare yenilgisi, ingilizlerin I. Dünya Savaşı’nda Çanakkale’den sonra uğradıkları ikinci büyük bozgundur. Kut-ül Amare zaferinin kazanılmasında özellikle Kürt aşiretlerin, bir kısım Arap aşiretlerinin ve hatta Şii Arap aşiretlerinin önemli rolü olmuştur. Önemli Şii aileleri Osmanlı’yla ortak hareket etmişlerdir.
Büyük hayallerle ve çetin kuvvetlerle Çanakkale’yi işgale kalkışan ingilizler, bir yandan da diğer Osmanlı topraklarını adım adım işgal etme planları peşindeydi. Ancak, Çanakkale’de aldıkları ağır yenilgiden sonra ağırlıklı olarak Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Irak cephelerine kuvvet kaydırarak bölgenin kalbi olan Bağdat’ı ele geçirme harekatına giriştiler.
Bu amaçla, 1914’te Basra’yı işgal ederek Irak cephesini açmış olan ingiliz birlikleri 24 Temmuz 1915 günü General Townshend komutasında Bağdat’a doğru ilerlemeye başladı. Bu ilerleyiş karşısında Irak Umum Kumandanı Nurettin Bey komutasındaki birlikler 28 Eylül 1915 tarihinde Kut’ül Amare bölgesine çekildi ve peşlerinden gelen ingiliz birlikleri Kut şehrini işgal etti.
Ardından ingiliz birlikleri yeniden Bağdat üzerine iki koldan ilerlemeye başladı. Bu birlikler Selmanpak’ta Nurettin Bey komutasındaki birlikler tarafından durduruldu. ingilizler tekrar Kut’ül Amare’ye geri çekilmek zorunda kaldı. Karşı saldırıya geçen Osmanlı birlikleri 5 Aralık günü Kut’ül Amare önlerine geldi. Aralık ayı boyunca Kut’ül Amare’de sıkıştırılan ingiliz birlikleri şiddetli çarpışmalar sonrasında kuşatılarak çember içine alındı.
Kuşatmayı yarmak için ingiliz birlikleri zaman zaman takviye aldılarsa da başarılı olamadılar. Nehirlerden yapılan cephane ve yiyecek yardımı yeterli olmadığından şehirde sıkışıp kalan ingiliz ordusu, hem saldırı esnasında hem de açlık ve hastalıktan dolayı büyük kayıplar verdi. ingilizler Mart başında tekrar taarruza geçtiler. 8 Mart 1916’da ingilizler, Sabis (Dujaila) mevkiinde, Miralay (Albay) Ali ihsan Bey (Sabis) komutasındaki 13. Kolordu’ya hücum ettilerse de, Sabis Meydan Muharebesi olarak da tarihe geçen çatışmalarda 3.500 asker kaybederek geri çekildiler.
22 Nisan günü, ingiliz birlikleri General Townshend komutasında 5 bin kişilik bir birlikle hücuma geçtiler, ancak bundan da bir sonuç alamadılar ve 3 bin kişilik bir kayıp vererek geri çekildiler. Bütün bunlar olup biterken ingiliz derin devleti elemanları her türlü yolu deniyor ve hayasızca kuşatmanın kaldırılması için Halil Paşa’ya rüşvet teklif ediyorlardı. Zira kuşatma biraz daha devam ederse, zaten bitik ve perişan durumda olan ingiliz ordusu tümüyle yok olmaktan kurtulamayacaktı.
2 Aralık 2015 tarihli The Telegraph’ın internet sitesinde yer alan bir makalede Patrick Sawer, o dönemde Kut ül Amare’de savaşmış ve Türklere esir düşmüş Teğmen Henry Curtis Gallup’un günlüklerinden notlar aktarmaktadır. Yazının başında Patrick Sawer, I. Dünya Savaşı’nda ingilizlerin, birçok Osmanlı toprağı gibi Irak’ı da işgal etme amacında olduklarını belirtmektedir. Sawer, ingiliz derin devletinin sinsi ve ikiyüzlü politikasını ve bunun sonuçlarını şu sözlerle açıklamıştır:
Petrolü koruma altına alma ve Irak’ı Türklerden özgürleştirme misyonuyla başlayan şey, Britanyalı ve Hintli askerlerin esarette ölmeleriyle birlikte kepazelikle sonuçlandı.85
Bu ifadeden de anlaşılabildiği gibi, ingiliz derin devleti, tarihin her döneminde entrika ve hilelere başvurarak masum halkı kandırmakta ve kapsamlı savaşlar çıkarmaktan çekinmemektedir. O dönemde, milletleri kan ve ateş denizinde boğarak 9 milyon ölü, 30 milyon kayıp, sakat ve yaralının ortaya çıkmasına yol açan ingiliz derin devletinin zihniyetinde bugün de değişen bir şey yoktur. Bugün, özellikle Ortadoğu’da, ülkeleri KORUMAK, buraları ÖZGÜRLEŞTiRiP, onları barış ve demokrasiyle tanıştırmak iddiasıyla milyonlarca masum Müslümanı, başlarına bombalar yağdırarak şehit eden, on milyonlarcasını da dul, yetim, öksüz, mülteci, hasta, sakat ve yaralı haline getiren “üst-akıl”, ingiliz derin devletidir.
Makalede, Teğmen Henry Curtis Gallup’un günlüklerinden yola çıkarak, ingilizlerin Kut’ül Amare hezimetleri ile ilgili şu bilgiler aktarılmaktadır:
(Kut ül Amare) Açlıktan ölmek üzere oldukları için kendi atlarını yemeye mecbur kalan birlikleriyle ve uğursuz bir kurtarma girişimi sırasında ölen daha binlercesiyle, Britanya Ordusu’nun en kötü bozgunlarından biridir.86
Yazıda, ingiliz derin devletinin sinsi yöntemlerinden biri olan Müslümanı Müslümana kırdırma taktiği de açıkça gün ışığına çıkmaktadır:
Gallup’un günlükleri, aralıksız Türk saldırılarının ve askerlerin dayanmaya çalıştığı yıldırıcı şartların, tükenmiş ingiliz güçlerini nasıl çökerttiğini detaylı anlatır. 1915 Aralık itibariyle yiyecek tedarikleri aşırı derecede azalmıştı ve açlıktan ölme ihtimali belirmeye başlıyordu – askerler kendi atlarını yemek zorunda kalmışlardı. Etrafı kuşatılmış birlikleri kurtarma çabaları felaketle sonuçlandı. ingilizler tarafından sevk edilen Hint bölükleri, Türkler tarafından durduruldu ve 23 bin Hintli kayıp verildi.87
ingilizlerin Hintli kayıp olarak bahsettikleri askerlerin tümü Hintli Müslümanlardır. Görüldüğü gibi ingilizler, zorlu savaş koşullarında kendi askerlerini riske atmayıp silah zoruyla ordularına kattıkları, bir şeyden habersiz sömürge haline getirdikleri Müslüman halklarını kullanmışlardır. işte Kut’ül Amare’de de Müslüman Türk kardeşlerinin üzerine saldırtılan on binlerce Hintli Müslüman, ingiliz derin devletinin bu acımasız ve alçakça yöntemi yüzünden hayatını kaybetmiştir.
Sonunda hiçbir çıkış yollarının kalmadığını anlayan ingilizler, 6 ay süren bir kuşatma sonucunda 29 Nisan günü Osmanlı ordusuna teslim oldu. Tüm cephelerde duyurulan bu tarihi zafer, Türk askerlerinde büyük bir moral kaynağı olurken Avrupa’da da büyük bir şok etkisi yaptı. ingiliz gazeteleri, Osmanlı’nın zaferini manşetten verirken, ingilizler için de “Çanakkale’den sonra en büyük hezimet” değerlendirmesini yaptılar.
Bu yenilgi ingiliz basınında ve kamuoyunda çok büyük bir infial uyandırdı. ingiliz tarihçisi James Morris, Kut yenilgisini, “Britanya (ingiltere) askeri tarihindeki en aşağılık şartlı teslimi” olarak tanımlar.
başlık yok! burası bom boş!