+23
-1
bunu sen takıl birki saat bende geliyorum diyerek postaladım. o gün ki işleri halledip proje olayına sonra bakarım diyerek bi kaç saat içerisinde şirketten ayrıldım. bunu aradım. çarşıda bi yerde buluştuk. aldım bunu güzel bi lokantaya zütürdüm. planım tamamen doğal bi şekilde sohbet muhabbet ediyomuş gibi vakti geçirip gece vakti olduğu zaman "anaaa saat ne ara oniki buçuk oldu ya bu saatten sonra otel falan da arayamayız şimdi tuuh ya görüyomusun sen hadi bana gidelim" diyerek eve davet etmekti. neyse abi gittik bi yere. bildiğim sağlam mekanlar var. sürekli müdavimi olduğum tanıdık yerler. oo ibo abi hoşgeldin beş gittin diye karşılayan garsonlarım falan var. bu lokanta da bi tane usta var. abi herifin öyle bi bıyığı var ki bildiğin şahin k bıyığı amk. öyle böyle değil. ne zaman bu dayıyı görsem selam veririm. dayıııı bıyığına kurban olurum dayıı diye severim bunu amk. buda gülerr böyle öyle bi muhabbetimiz var. neyse helgayla içeri girdiğimizde gördü bu güldü bıyığın altından "ooooo ibo bey hayırlı işler" der gibi dende kaş göz ettim. bıyık yok bende ama elimi bıyığa doğru zütürdüm şöyle bıyığına kurban olurum der gibi. anladı tabi bu kıs kıs gülerek içeriye kaçtı. terasa çıkardım bunu. benim masa bellidir beyler orda. köşede bi masa. bu masalarında en sevdiğim özelliği ortasında ısıtıcının olması. şöyle anlatıyım bi boru gibi bişey var böyle huni şeklinde. onun üzerinde konuşlandırılmış dört köşe bi masa tam cam kenarında. dışarıyı izleyebildiğin. o borunun içerisinde de ısıtıcı var işte. bizim uşaklara söylüyorum devamlı olum yakın lan şurayı patronu siz mi zengin edeceksiniz diye. yakıyolar saolsun. ordan bacaklara, taşaklara falan sıcak vurdukça öyle bi güzel oluyo ki anlatamam. hafiften gevşiyo tabi vücut bi rahatlama bi salma isteği uyanıyo aniden. neyse abi. oturduk masaya geçtik. ısıtıcıyı açtırdım gene. yemekleri söyledik. o sıra oturuyoruz. sık mı gelirsin buraya dedi. düzcedeki bütün mekanlara giderim sık sık dedim. baya bi tanıyolar seni o yüzden dedim dedi. öyle burası dedim. sadece bu mekan değil düzcenin neredeyse hepsi az çok tanır beni dedim. baksana şanımız ankaraya kadar uzanmış diyerek öğlenki mevzuya geldim. güldü şöyle. orda gayet yeni tavladığım bi kızmış gibi konuştum muhabbet sohbet falan derken güldük eğlendik. ama benim aklım göğüslere ve o jartiyere takılmıştı bi kere. eve zütürüp o jartiyeri görmek istiyorum. afedersiniz joguardan beridir jartiyer giyen bi kadın görmemiştim. biliyosunuz severim böyle fantastik şeyleri. şimdi kızında niyeti var ama yürü kalk gidek gibişiyoruz diyemem. çünkü prestij olayı var. o çok bayağı bi gibişe davet olur. prestijli bi şekilde mekandan kalkmamız lazım. ama kızın muhabbeti de çekilmiyo dıbına koyum ya. tamam iyi güzel hoş muhabbet sohbet iyi gidiyo da ikimizinde niyeti belli. boş beleş uzatıp duruyoruz amk. orda dururken galiba kendiside bunun farkına vardı ki hafiften üşümüş gibi kollarını falan tutmaya başladı. üşüdün mü diye sordum sanki kırk yıllık sevgilim amk. banane bi trençkot falan alaydın üstüne. evet dedi burası akşamları ne kadar serin oluyo ya falan dedi. burası böyle ya ilk geldiğimde bende alışamamıştım falan dedim. kalktım benim ceketi verdim buna. ulan cekette slimfit italyan kesim falan bişey. kızların üstüne vereyim içine girsinler falan tarzı bişey değil ki. kız sırtına attı ama bi omzu anca kapanıyo. öyle aptal gibi tuta tuta kaldırdım bunu. kalk dedim hadi gidiyoruz. nereye gidicez dedi. dedim hasta olacaksın ya gidelim eve falan geçelim dedim. istersen benim evde kalabilirsin bugün dedim. şimdi otellerde falan uğraşma boşuna yarında ilk iş terminale geçersin ordan ankaraya gidersiin dedim. zaten niyeti biran önce işi oraya getirmek olduğu için hiç ses etmedi. yıllar da geçse bazen garip geliyo beyler. kız bildiğin sanki sevgilimmişte uzun zamandır görüşmüyomuşuz beni görmeye gelmiş gibiydi amk. hali tavrı aynen öyle gibiydi. e benimde işime geliyodu zaten ne diye uzatıyodum ki. aşağıya indik hesabı falan hallettim. buda aynı eda gibi hesap aşamasında hiç elini cüzdanabile atmadı. böyle kızlardan her zaman uzak durun beyler. hesap geldiği zaman en azından nezaketen şöyle yalandan bi cüzdana yeltenmiyosa karı onda bi iş vardır mutlaka. (ki oldu da). bi de büyük çantalı kadınlardan. her zaman bi şey çıkar.
Tümünü Göster