+47
şirkette gördüğüm afeti devranlar ve kızlar için söylüyorum yakışıklı lavuklar cidden inanılmazdı. bir şirkette çalışan hem kadınlar hem de erkeklerin hepsi mi yakışıklı/güzel olurdu. sanki şirkette bir ilaç vardı ve herkes onu kullanıyordu. derin dekolteler, transparan giyecekler minnacık etekler ya da elbiselerin hiçbirisi en ufak sorun olmuyordu. herkes inanılmaz anlayışlı ve tatlı dilliydi. tüm bunlara rağmen gözlemlediğim şey kimsenin kimseye yazmaması ya da yürümemesiydi. en azından şirket içinde böyleydi. yapıyorlarsa bile kimse kimseye belli etmiyordu. hayvan gibi karıların zütünü kesmek falan yoktu. iletişim kurmadıkları zamanlar dışında kimse kimsenin yüzüne bile bakmıyordu. açıkçası oradaki medeniyet bana biraz fazla gelmişti.
onun dışında şirkette beni sevmişlerdi. bir ara arabian diye çağırmaları gücüme gitmişti ama bu "türkler de araptır" anlayışını en azından şirkette olsa değiştirmiştim. cidden bizi arap olarak görüyorlardı ve bu beni çok rahatsız etmişti. kırık ingilizcemle türklerin araplarla tek ortak yanlarının din olduğunu onun dışında bizim bambaşka bir tarihimizin olduğunu bizim var olduğumuz toprakların arap çöllerine çok çok uzak olduğunu anlatmaya çalıştım ve çalıştığım süre içerisinde bana "arabian" demeyi bırakıp "attila" dedirtmeyi başardım. bunun haklı gururu yanında iyi insanlar da tanıdım. şirketin yüzde ellisi yahudi idi. hakikaten esaslı adamlar olduğunu gördüm ama çok cimriydiler. şirketteki en iyi arkadaşım Abigail olmuştu. tutucu bir eyaletten geliyordu ve hakikaten içlerinde bizim türk kızlarına en çok benzeyen oydu. huy olarak tabi.
Abigail daha sonra türkiyeye de gelmişti. hala daha görüşürüz. ayrıca yaşadıklarımı anlattığım 2. insandır.