-
101.
0Part 45Tümünü Göster
Kekeliyordum… Kendimde değildim ki… Sema da ben de hıçkırıklara boğulmuştuk kendimizi durduramıyorduk.
‘Fırat, yok böyle bir şey tamam sakin ol yok böyle bir şey…!’
‘Ta, tamam tamam o zaman ha, hadi gidelim anlatalım çocuğa söy, söyle, söyleyelim hadi git, gidelim hadi…’
Benim o halimden korkmuştu anlaşılan… Beynim yerinde yoktu… Kalktık düştüğümüz yerden… Gözyaşlarımızı durduramıyorduk. Aradı çocuğu. Yanına gidiyorduk. Anlatacaktık beraber. Ben de yok sizin aranızda bir şey. Semanın Kafası karışık. Sen boşuna ümitlenme dicektim çocuğa…
Otobüse bindik. Heryerimiz çamur içinde. Herkes bize bakıyor. Biz ağlıyoruz. Ben cenazeme gidiyordum beyler… Cenazeme…
Çocuğun yanına vardığımızda yalnız değildi. Ortak arkadaşlarımız orda… Ufukta orda. iskelede bankta oturuyorlar…
Oturduk yanlarına. Gözyaşlarımızı sildik. Sema benim yanımda. Umut bini karşımda. Ufuk diğer yanımda. Diğer çocuklar da ayaktalar. Döndüm Semaya:
‘Anlat hadi aşkım, anlat bilsin yerini, ona göre davransın. Hadi an, anlat ha, hadi hadi.!’
Normal değildi semptomlarım. Resmen kendimde değildim. Ufuk bana döndü:
‘Abi sen neyi zorluyorsun hala? Daha geçen konuştuk sana söyledim bırak abi kim ne isterse onu yapsın şu haline bak ya sana yazık boşuna harap oldun be abi.’
‘Ne diyosun, ne, ne di, ne diyosun olum sen hasta mısın?’
‘Ya abi bu ikisi iki haftadır çıkıyo haberin yok mu senin?’
Şok oldum. Durdum. Sadece durdum. Zaman da durdu. O an yüzümdeki ifade nasıldı bilmiyorum. Herkes korkan gözlerle bakıyordu bana. Ufuk, Umut, Sema ve diğerleri. Sema ağlayarak bakıyordu ve korkarak bakıyordu. Hepsi korkan gözlerle yüzüme bakıyordu... Noldu lan ejderha var karşınızda sanki amk… Durdum yine, yine durdum. Sonra biriken şey patladı içimden… Ufuğun yakasına yapıştım…
‘Ne diyosun lan sen! Öldürürüm lan sizi ne diyor lan bu çocuk ne diyorsunuz lan siz!’
Umut bini atladı ordan ellerimi tutuyor, Ufuğun yakasından ayırmaya çalışırken:
‘Ya sakin ol, bırak çocuğu, bırak boğucaksın bırak! Tamamen bitmeden olmaz zaten sakin ol lan! Bırak çocuğu bırak!’
Öldürecektim Ufuğu… Kendimi kaybetmişim. iskelede diğer tarafa zütürdüler beni. Sema yanıma geldi. Sordum:
‘Teyzemin yanına gidiyorum dediğinde bu binle mi buluştun?’
‘Evet…’
‘Okul çıkışlarında sana ulaşamadığım zaman hep beraberdiniz dimi?’
‘Evet…’
Artık herşey açığa çıkmıştı. Orda Sema dışında herkese saldırmıştım... Tutamıyorlardı beni… En son sakinleşip konuyu kapatmak için bu sefer Arif geldi yanıma. Arifte iyi çocuktur. Semaların sınıfından. Aynı zamanda da benim arkadaşım. Omzuma koydu elini:
‘Fırat, bak belliki arkandan mevzular dönmüş. Ama Allah aşkına sakin ol. Bıçak falan vardır yanında diye Umut beni çağırdı. Herkes korkmuş zarar vericeksin birine abi artık sakin ol nolursun sakin ol.’
‘Arif, dayanamıyorum lan sakin olamıyorum oğlum lan deliricem!’
‘Abi haklısın ama sakin ol. Bak senle bir anlaşma yapalım. Umut yanlış yapmış evet. Ben çekicem kulağını. Ama bana söz ver zarar vermiceksin ona… Bak yakarsın kendini sakin ol. Seni seviyoruz hepimiz sen böyle bir adam değilsin nolur sakin ol…’
Oturdum kaldırım köşesine. Arife döndüm:
‘Tamam lan tamam sakinim korkmayın amk. Yavşağa bak ya korkup seni mi çağırdı? Seen beni tutabilir misin lan seni ne gibime çağırdı :D’
iyice harap durumdaydı sinirlerim… Arif sakinleştiğimi hissedince oh çekti… Sonra yanıma oturdu:
‘Bak, belliki bu ikisi çıkıyorlar. Bunun artık saklayacak bir tarafı yok. Ama ben son kez sorucam Semaya. Umut gel abi sende buraya. Bak Fırat, çocuk geliyor. Bekliceksiniz burda. Kavga çıkarma. Bekle. ‘
Umut geldi, oturdu yanıma. Arif ayağa kalktı ikimize hitap ederek:
‘Beyler şimdi bana söz verin. Sema kime git derse o gidecek. Tamam mı? Bu konu da burada kapanacak.’
Ayağa kalktım, Arife dönerek:
‘Lan züt, ne seçimi?!’
Arif yüzüme baktı. Başını yana eğerek ‘hadi be abi’ dercesine bir hareket yaptı.
‘Tamam lan tamam kabul.’ Dedim. Arif gitti…
Yerden bir cam parçası aldım. Elimi ve kolumu çizmeye başladım. Yoksa o enerji Umut üzerinde patlayabilirdi ve can sıkıcı başka şeyler olabilirdi… Yere kanlar dökülürken Arif geldi… Gördü:
‘Sakinleş abi sakinleş tamam kes kendini ama rahatla bari be abi… Neyse, Semayla konuştum. Umut sen kalıyosun abi, Fırat….’
Elimi kaldırdım. Susturdum. ‘Fırat, sen gidiyorsun’ dedirtmedim. Tamam yeter, anlaşıldı dercesine kaldırdım elimi… Kabullenmiştim. Artık kabullenmemek için sebep kalmamıştı. Düştüğüm nefret durum, gururumu ayaklar altına alan bu lanet durum…
Semaya dönüp baktım son kez, bana doğru bakmıyordu, ağlıyordu sadece… Almıştı işte intikdıbını, öldürdü beni… Yaşayan bir ölüye döndürdü… Delirmenin yolu 1000 km ise ben 999.kilometredeydim… Delirmek üzereydim. Başımı doğrultmakta zorlanıyordum.
Arkamı döndüm ve durağa doğru yürümeye başladım…. Yalnız başıma, yalın… Dedim ya, kabullenmiştim artık… Sema yoktu… Aldı intikdıbını ve ben gittim….
…..
başlık yok! burası bom boş!