/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 101.
    0
    Part 44

    Annem okula gelmiş. Müdür yardımcısıyla konuşmuş. Müdür yardımcısı aynı zamanda müzik hocası. ikna etmiş annemi. Yanıma geldi:

    ‘Annenle konuştum. Seni okuldan almayacak… Anlat bana dertlerini. Ona söz verdim sana yardım edicem evlat.’

    ‘Hocam hiç girmiyim mevzulara, boşverin gitsin.. Şimdi benim çıkmam lazım. Teşekkür ederim.’

    Tabikide okuldan ayrılma kararı tamamen ani alınmış bir karardı. Uygulanmadı yani. Okulumda devam edecektim her şekilde.

    Ertesi gün çıkışta yine Semaya ulaşamadım. Sahile doğru gittiğimde sahilde bankta ikisini otururken gördüm. Karşılarına geçtim. Sakindim…

    ‘Sema, konuşalım mı?’

    Çocuğa baktı. Çocuk yerinden kalkıp gidince Sema sahilin ters yönüne doğru yürümeye başladı. Koluna girdim. Serdarla sahikde keşfettiğimiz yere doğru zütürdüm Semayı. Sema önümden yürüyor bense arkasından yürüyordum… iyice ağırlaşmıştı adımlarımız… iyice ağırlaşmıştı yüreğim, ellerim, ayaklarım iyice tutulmuştu sanki… Öfkem yoktu, nefretim yoktu… Hepsi güçsüzlüğe dönüşmüştü bedenimde…

    Yürürken bana döndü ay yüzünü… Endişeli, bir o kadar da masum bakışlarıyla. Gözleri doluydu… Saniyeler dakikalar saatler işlemiyordu, zaman durmuştu… Benim de gözlerim doluydu. Sigara yaktım… Gözlerimden yaşlar akmaya başladı… iki elini birbirine kavuşturmuş sadece gözlerime bakıyordu. Hiç bir şey söylemiyordu. Durduk ikimizde. Semanın arkası deniz. Arkası istanbul. On adım sonrası eşsiz boğaz…
    Gözyaşlarımı silerken bir nefes çektim sigaramdan, kısık sesle:

    ‘Sen bu şehirden bile güzelsin sevgilim’

    dedim yanaklarında avuçlarımı gezdirirken iki damla aktı gözlerimden… Sormaya korktuğum soruyu sordum en sonunda:

    ‘O çocuğu mu seviyorsun artık? Beraber misiniz yoksa?’

    Yüzüme baktı. Gözyaşları akıyordu güzel yanaklarından… Yutkundu, ve sadece kafa sallayarak cevap verdi. Sorumun cevabı olumluydu… Beraberlerdi… Haberim yoktu be abi, anlamamıştım. Ya da anlamıştım da konduramamıştım yani…

    Haykırdım, ‘Allaaaaaahım yardım et’ diye bağırdığımı hatırlıyorum beyler… Öyle bir bağırdımki, boğazlarım paramparça oldu sanki…

    Kontrolümü kaybettim. Karşımda Sema, gözü yaşlı, sağ elim yüzüne gelicek şekilde yapıştırdım tokadı… Yere kapaklandı. Bağırıyordum ağlayarak:

    ‘Nasıl yaparsın he nasıl yaparsın bana bunu! Ben sana canımı verirdim sen bana ne yaptın Sema ne yaptın sen bana!’

    Yere kapaklanmıştı. Hüngür hüngür ağlıyorduk.

    ‘Özür dilerim sana vurduğum için, öz… özür di… ö… özüürr, özür dilerim Sema affet beni Semaaaa affet beni nolursun affet benii…’

    Delirmiş gibi ağlıyordum ve yalvarıyordum. Cümle kuramayacak kadar hıçkırıklara boğulmuştum:

    ‘Nol, nolur nolur nol, nolur nolur bana yalan söyledim de nolur yalan, ya, yal, yalan, yalan de nolur bunların hepsi oyun, ooyyyy, oyun de oyu oyun oyun de nolur Se, Sem, Sema Sema Sema Sema nolur aşkım, aşkım bita, bit, bitanem hadi nolursun…’

    Hıçkıra hıçkıra ağlıyorduk. Heryerimiz çamur… Arkamız istanbul…

    ….
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster