-
101.
0Part 43Tümünü Göster
Okulun ilk haftaları bir iyi bir kötü geçti. Sema sınıfını değiştirmişti artık. Hafta sonları beraber dershaneye gidip gelme rutinimiz devam ediyordu. Ekim ayı bittiğinde bir yandan müzik çalışmaları başlamıştı yeniden. Gitar kursunu bırakmıştım fakat okul grubunda devam edecektik çalışmalara. 24 kasımda yine bir program olacaktı.
Bir okul çıkışı akşamı Semayla müzik konusunda kavga etmiştik. Gitarı parçalayıp müziği tamamen bırakmıştım… Olayın ayrıntılarına girmeyeceğim. Gereksiz. Ama vazgeçmiştim beyler… Müzik hocamıza devam etmeyeceğimi söylediğimde:
‘Fırat, kararına saygılıyım. Fakat bak ben 30 yıllık öğretmenim. iddia ediyorum sen ekmeğini müzikten kazanacak yeteneğe sahipsin…’
‘Hocam özel meseleler var… Bıraktım artık…’
‘Peki o zaman özel meseleleri halledince mutlaka geri dön. Her zaman yanındayım.’
Hocanın desteği çok güzeldi fakat yapamazdım. Gitarı her elime alışımda Semayla kavga etmektense, hiç almazdım…
Bir gün okul çıkışı Serdar aradı. Ben o sırada eve yürüyordum. Sema da eve gitmişti. Çıkışta her hangi bir program yoktu.
‘Kanka nerdesin?’
‘Eve çıkıyorum kardeşim. Hayırdır lan?’
‘Semayı gördüm otobüste. Berabersiniz diye düşündüm.’
‘Yok lan ben eve gidiyorum. Allah Allaah. Eve gidicekti o… Neyse ben ariyim tamam kanka sağol.’
Telefonu kapattıktan sonra Semayla konuştum. Teyzesinin yanına gittiğini bana haber vermeyi unuttuğunu söyledi. Çok normal aslında dimi? Sebebini bilmediğim bir şekilde işkillenmiştim. Çok fazla kurcalamadan mevzuyu eve gittim. O hafta sonu dershaneye giderken telefonuna bir mesaj geldi. Mesajı göremedim. Yine işkillenmiştim sesimi çıkarmadım.
O haftanın ilk günü okul giriş kapısında sınıfın cdıbına bakarak yine birine mesaj attığını gördüm. Bu sefer sordum:
‘Sema kimle mesajlaşıyosun sen? Dershaneye giderkende konuşuyodun biriyle. Kim bunlar?’
‘Fırat, Umutla konuşuyorum. Sınıf başkanı. Beraber münazaraya falan katılcaz o meseleler.’
Tamam dedim kapadım mevzuyu. iyiden iyiye işkillenmiştim artık. Bazı günler okul çıkışı hiç bana haber vermeden gidiyordu. Aradığımda ise eve gidiyorum diyordu. Takip eden günlerin birinde yine okul çıkışı Semayı ararken ulaşamadım. O gün yine çıkışta direk eve gitceğini söylemişti. Takip edicektim fakat çıkışta bir türlü ulaşamıyordum. Serdara sordum yok. Handeye Benaya sordum yok. Kimsenin haberi yok. Sınıfından birkaç kıza sorunca en son sınıf başkanıyla gördüklerini söylediler.
Nereye gitmiş olabilirler? Neden bana yalan söyledi? Son iki haftadır bu şüpheli davranışların sebebi neydi?
….
Ertesi gün yine çıkışta ulaşamadım Semaya. Sordum soruşturdum. Umutla ve arkadaşlarıyla sahile doğru gittiğini öğrendim. Koştura koştura sahile doğru koştum. Tam sahil başlangıcında yakaladım grubu. Görüş açıma girdiklerinde bağırarak:
‘Semaaaa!! Bekle! Geliyorum.!
Ben uzaktan bağırarak yaklaşınca bu Umut denen huur çocuğu Semanın önüne geçti. Sanki koruyormuş gibi. Uzun boylu. Turuncu saçlı. Yüzüne tükürsen tükürüğüne yazık olur… Öyle nefret bir şekil. huur çocuğu. Ben o manzaradan sonra çantayı ceketi çıkarıp fırlatarak buna doğru atak yaptım. iki tane yumruk salladım. Boy zebellah gibi maşallah. Denk getiremedim yumrukları. iki manevra yaparak beni ekarte etti bin. Ellerimle beraber beni sırt üstü yere yapıştırdı. Bağırdım çağırdım direndim ve en sonunda bıraktı. Bir yandan da ‘sakin ol! Sakin ol! Diye bağrıyordu. ‘Senle sonra görüşücez!’ diyerek Semanın kolundan tuttum. Sahilin ters yönünde yürüyerek uzaklaştık ordan…
‘Bir daha seni bu çocukla yan yana görürsem kötü olur!’
Hiç cevap vermedi. Daha da öfkelendim:
‘Ver huur çocuğunun msn adresini ver!’
Çocuğun msn adresini aldım. Semayı eve gönderdikten sonra hızla eve gittim ve bini ekledim. Direk yazdım:
‘Bak, Semayla uzun süreli ilişkimiz var. Bu aralar kafası karışık. Uzak dur ondan. Son günlerde zor günler geçiriyoruz ama aşıcaz bunlar, fırsatçılık yapma.’
‘Bir yanlış anlaşılma var. Sen o şekilde davranınca ben de sert tepki verdim kusura bakma.’
‘Her neyse işte. Sen uzak dur. Dediğim gibi. Benim için çok önemli.’
‘Tamam kusura bakma bir yanlış anlaşılma var. Özür dilerim.’
‘Bende özür dilerim. Problem yok eğer konu anlaşılmışsa.’
‘Anlaşıldı anlaşıldı. Eyvallah, iyi akşamlar.’
‘Sana da.’
Çocukla özür dileşerek konuyu kapatmıştım. Sıradan bir durumdu benim için. Kerem olayı gibi düşünmüştüm. Tabi yalanlar ve şüpheli davranışlar dışında. içim elbette rahat değildi fakat en azından günü kurtarmıştım.
Ertesi günü bekliyordum gergin bir şekilde. Sabah huur çocuğu yanıma geldi. Tokalaştık kusura bakma vs minvalinde cümleler kurduk birbirimize. Sonra ilk tenefüste Sema yanıma geldi. Durgun, düşünceli:
‘Fırat ben sürdüremiyorum bu şekilde, ben senden ayrılmak istiyorum…’
Şok olmam gerekiyor dimi? Olmadım. Tamam dercesine kafamı sallayarak yanından ayrıldım. Ani bir karar olarak düşündüm. Mevzular çok yoğunlaştı ve birilerinin yönlendirmesiyle bu kararı aldığına inanıyordum. Öğlene konuşup hallederiz ve düzeltiriz diye umut ediyordum fakat stres ve sinir harbi yaşıyordum haddinden fazla hemde...
Diğer tenefüste yanıma yine Semaların sınıfından başka bir çocuk geldi. iyi biriydi Ufuk, aynı zamanda da arkadaşımdı. Elini omzuma koyarak:
‘Ya abi boşver gerçekten. Kendini boşuna bu kadar yıpratıyosun. isteyen istediğini yapsın bırak abi zorlama valla sana yazık…’
Böyle cümleler kuruyordu Ufuk. Anlam veremedim. Zaten aklımda elli tane şey vardı. Ne demeye çalıştığı hakkında kafamı yormadım bile. ‘he he’ deyip geçiştirdim.
Son tenefüse kadar hiç Semanın yanına gitmedim o gün. Kafasını dinlesin, düşünsün diye… Son ders teneffüsünde sınıfına gittim. Baktım yine huur çocuğuyla oturuyor.
O manzarayla karşı karşıya gelince kontrolümü tamamen kaybettim. Önceki gün yaşadığım sinir harbi yerini tamamen ve daha fazla fiziksel öfkeye bırakmıştı. Sıraya doğru atak yaptım. Ellerim yumruk şeklindeydi. Olay bir kıvılcımla kapandı. Herhangi bir fiziksel temas olmadı.
El kol hareketleriyle birbirimize tehdit yağdırıyorduk. Beni alt kata kendi sınıfıma zütürdüler. Herkes çevreme toplanmış ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Benay kolumdan tutmuş bırakmıyordu. Sakince herkese dağılmalarını söyledim. Benay kolumu bıraktı. Olayın kapandığını ve sakinleştiğimi düşünen herkes dağıldı. Ben ayaktaydım. Etrafımı kontrol ettikten ve tutabilecek kimse olmayacağından emin olduktan sonra fırladım sınıftan. Çoğu hoca çoktan derse girmişti. Üst kata Semanın sınıfına vardığımdaysa kapı kapalıydı. Kolu yoktu kapının. Sırayla tutturmuşlar açılmasın diye. Tekme atarak kapıyı açtım. Sınıda öyle bir daldım ki…. En öndeki sırada oturuyor huur çocuğuyla. Resmen uçtum sıraya. Öyle bir arbede yaşandıki hoca bağrıyor komik bir şekilde:
‘Oğlum yazılı yapacağım kavganı sonra edersin!’
Bir yandan ben bağrıyorum:
‘Geberticem lan seni huur çocuğu! Yalancı köpek! Ananın dıbını gibiyim lan senin huurnun dölü! Öldürücem lan seni! Böyle mi konuştuk lan dün! Şerefsiz herif! Noluyor lan burda dıbına koduğumun çocuğu!!’
Serdar arkamdan gelmiş. Ağzımı kapatıyor. En az 6-7 kişi beni tutmaya çalışıyor. Tutamıyor beyler tutamıyor… Hiç kimse tutamıyor… Her birini sağa sola fırlatıyorum. Resmen delirmiş gibiydim. Öyle bir güç depolanmışki bedenimde, hepsi açığa çıkıyordu sanki. Bir kaç yumruk salladıktan sonra artık sınıfın dışına çıkarılmıştım. Tüm hocalar orada, tüm öğrenciler orada. Ben hala bağrıyordum, elimde kalem var kolum havada:
‘Öldürücem lan seni! Öldürücem ulan seni! Sokucam bunu karnına geberticem lan seni huurnun evladı!!!’
…..
En son ortalık yatışınca müdürün odasındaydık… Sema ve ben. Bana döndü müdür:
‘Lan sen mafya mısın? Napıyorsun lan sen? Sınıfı basıyorsun he öyle mi? Kimsin lan sen kim?!’ Diyerek bana öfkeyle bağrıyordu. Elini kaldırdı tam vuracaktı elini tuttum:
‘Hocam bana bugün ellemeyin! Dokunmayın bana bugün hocam!!’
‘Lan sus sus geberticem seni! Sema sen çık git dersine. Fırat seninle görüşücez!
Önce Sema çıktı. Müdür bana döndü tekrar:
‘Bir daha böyle bir şey yaparsan atarım seni bu okuldan!’
‘Rahat olun hocam siz atmadan ben gidicem zaten dayanamıyorum artık!’ diyerek bağırdım. Sonra vurdum kapıyı çıktım müdürün odasından. Koridorlara baktım Sema yok. Kızlar tuvaletine yöneldim. Sema ordaydı. Yanında arkadaşları toplanmış. Öfkeli öfkeli sigara içiyordu. Tuttum sigarasını bir fırtta ben aldım, üflerken:
‘Sen napıyorsun?! Anlat ben de bileyim!’
‘Fırat beni rezil ettin ya rezil ettin!! Defol git!!’
Hiç bir şey söylemedim…
Kızlar tuvaletinden çıktıktan sonra annemi aradım:
‘Anne. Al beni bu okuldan.. Dayanacak gücüm kalmadı, al…’
……
başlık yok! burası bom boş!