/i/İnanç

İnanç
  1. 1.
    0
    12-Pitom ve Ramses Kentleri:Tanrı’nın Musa’ya esinlediği beş kitaptan ikincisinde, israiloğulları’nın Firavun için Pitom ve Ramses adlı hazine kentlerini inşa ettikleri anlatılır. Bu olay Mısır’dan Çıkış 1:11’dedir. Daha sonra aynı kitapta önceleri saman kullanarak tuğla yaptıklarını okuyoruz. Daha sonra anız kullandılar çünkü bu amaçla kullanabilecekleri saman artık onlara verilmedi. Naville 1883’te ve Kyle 1908’de israilliler tarafından bina edilmiş bir şehir olan Pitom’da, alt kısımların, iyi kesilmiş samanla doldurulmuş tuğlalarla yapılmış olduğunu görmüştür. Bu arkeologlar orta kısımlarda daha az saman kullanıldığını bunlarda anız olduğunu görmüşlerdir. Üst kısımlar ise saf kilden yapılmıştır. Bu kısımlarda hiç saman yoktur. Kutsal Kitap anlatısını okuyup da, arkeolojinin Kutsal Kitap’a sağladığı muazzam doğrulama karşısında şaşırmamak elde değildir.

    13.Kral Hirodes:Matta Müjdesi’nde isa doğduğunda yönetimde olan ‘Kral Hirodes’ten bahsedilir. (Bakınız Matta 2:1.) Daha sonra aynı bölümde Hirodes’in ölümünü okuruz. Fakat Yuhanna Müjdesi’nden sonraki kitapta bir kere daha ‘Kral Hirodes’in Yakup’u ölüm cezasına çarptırmasından söz edilir. (Bakınız Elçilerin işleri 12:12.) Zaten ölmüş olsaydı bunu nasıl yapabilirdi? Kutsal Kitap kendi kendisiyle çelişiyor mu? Yahudi tarihçi Yosefus, Yakup’u ölüm cezasına çarptıran Hirodes’in aslında, Matta incili’nde adı geçen Hirodes’in torunu olduğunu göstererek bu meseleye açıklık kazandırır. Kutsal Kitap olgularla mükemmel bir uyum içindedir.

    14.Sezar Avgustus ve Neron:Yine Luka incili’nin ikinci bölümünde, Roma imparatoru’nu yöneten kişi olarak “Sezar Avgustus”tan söz edilir. Üçüncü bölümde, Vaftizci Yahya’nın hizmetine Tiberiyus Sezar’ın on beşinci yılında başladığı söylenir. (Bakınız Luka 3:1.) Bu da Avgustus’un artık tahtta olmadığını gösterir. Yine daha sonra incil’de Elçi Pavlus’un tutukluluğu konusunda Avgustus’a başvurduğunu görürüz. (Bakınız Elçilerin işleri 25:21.) Yüzeysel bir okuma Kutsal Kitap’ın kendi kendisiyle çeliştiğini düşünmemize yol açabilir. Fakat daha yakından incelediğimizde, diğer bilinen gerçekleri de dikkate alarak, o sırada imparatorun Neron olduğunu öğreniriz. Tam ismi Sezar Avgustus Neron idi. Söz konusu iki kitabı da yazması için Tanrı’dan esin alan Luka, bunu açıklamıyor çünkü bu anlatıların birinci yüzyıldaki okuyucuları adı Avgustus olan iki adam olduğunu zaten biliyorlardı.

    15.Mara bar Serapiyon:Suriyeli, Stoacı bir filozof olan Mara bar Serapiyon, Mara bar Serapion’un Mektubu’nun yazarıdır. Bu önemli bir yapıttır çünkü birçokları tarafından tarihsel isa’ya Yahudi olmayan ve Hıristiyan olmayan en eski referanslar olduğuna inanılır. Britanya Müzesi’nde saklanan 6. veya 7. yüzyıla ait bir elyazmasında korunan metin 1. yüzyılın son kısmıyla 3. yüzyılın son kısmı arasında tarihlendirilmiştir. Bu belgede yazar Sokrat, Pisagor ve isa’nın ölümlerini kıyaslar!

    16.incildeki Kentler:incil’in anlatı kısımlarında sözü edilen başlıca kent ve yerlerin hemen hemen hepsi arkeolojik bulgular aracılığıyla doğrulanmıştır. Yeruşalim ve tapınağın bazı kısımları bugün ziyaret edilebilir. Ayrıca, Yuhanna 5:2’de sözü edilen Beytsayda Havuzu ve Yuhanna 9:7’de bahsedilen Şilo’daki Havuz gibi belirgin yerler de bulunmuştur.

    Tarihçiler belgelerde ayrıntı olmasına bayılırlar çünkü ayrıntılar belgenin güvenilirliğini kanıtlamayı kolaylaştırır. Elçi Pavlus’un mektupları ayrıntılarla doludur ve Müjdeler de de bol bol ayrıntı vardır. Bu yazılar sadece elçilerin icatlarından ibaret olsaydı, o zaman, sahte isimler, yerler ve olaylar, düşmanları, Yahudiler ve Roma önderleri tarafından çabucak keşfedilirdi. Öte yandan, Yeni Antlaşma ayrıntılarının çoğu bağımsız kanıtlarla doğrulanmıştır. Örneğin, klagib bir tarihçi olan Colin Hemer, “Elçilerin işleri Kitabı’nın son 16 bölümünde 85 olgu arkeolojik araştırmalarla doğrulandı” diyor.

    Elçilerin işleri Kitabı, Pavlus’un müjdeci seyahatlerini anlatır, ziyaret ettiği yerleri, gördüğü insanları, verdiği vaazları ve çektiği acıları sıralar. Bu ayrıntıların hepsi sahte olabilir miydi? Roma tarihçisi A. N. Sherwin-White şöyle yazmıştır, “Elçilerin işleri Kitabı’nın tarihselliğin doğrulanması yönünde kanıtlar fazlasıyla mevcuttur. Temel olarak tarihselliğini reddetme girişimleri artık saçma görünür. Roma tarihçileri bunu uzun zamandır bu şekilde kabul etmektedirler.”

    Müjde anlatılarından Pavlus’un mektuplarına kadar, Yeni Antlaşma yazarları ayrıntıları açıkça betimler, o zamanlarda yaşamış olan insanların isimlerini bile verirler. Tarihçiler bu isimlerin en azından otuz tanesini doğrulamıştır.”

    17.Kral Sargon:Bir zamanlar, Asur’un, Yeşaya 20. bölümde kaydedilenin aksine Sargon adında bir kral olmadığı iddia edilirdi. Bu iddia, isme başka hiçbir kaynakta rastlanmaması gerçeğine dayanıyordu. Sonra, Irak’ta Horsabad’ta Sargon’un sarayı bulundu. Yeşaya’da anlatılan olay, yani Aşdod’u ele geçirmesi, sarayın duvarlarında kayıtlıydı. Dahası, Aşdod’ta da, zaferi anıtlaştıran bir dikili taşın parçaları bulundu.

    18.Belşazzar:Ateistler uzun bir süre boyunca Eski Antlaşma’daki bir bölümün doğruluğunu sorgulamışlardı. Daniel Kitabı’nın beşinci bölümünde, Babilli Belşazzar’dan bahsedilir. Arkeolojik kayıtlar Nabonidus’un o zamanlar kral olduğunu göstermektedir. Belşazzar’dan bahsetmez. Fakat 1956 yılında üç taş yazıt bulunmuştur. Yazıtlar, Nabonidus’un Persliler’le savaşa gittiği sırada, krallığını oğlu Belşazzar’a emanet ettiğini göstermektedir.

    19.Heredotun Yanlışı, Kutsal Kitabın Doğrusu:Tanrı’nın yazması için Musa’ya esin verdiği ilk beş kitapta Yusuf adlı bir kişinin hikâyesini okuyoruz. Yaratılış 40. bölümde, Yusuf, Firavun’un hizmetkârının rüyasını yorumlar. Rüyasında üzümlerden bahsedilir. Fakat eski dönemler tarihçisi Herodot, Mısırlıların üzüm yetiştirmediklerini ve şarap içmediklerini söyler. Bu da birçok insanın Kutsal Kitap kaynaklarına şüpheyle yaklaşmasına neden olmuştur. Öte yandan, eski Mısır mezarlarında keşfedilen resimler, asmaların yetiştirilmesini, budanmasını ve süslenmesini göstermektedir. Buna ek olarak, üzümlerin suyunun çıkarılmasını gösterirler ve sarhoşluk sahnelerine yer verirler. Herodot’un yanıldığı, Kutsal Kitap’ın ise haklı olduğuna şüphe yoktur.

    McMaster ilahiyat Okulu’nda ilahiyatçı, inanç savunmacısı ve yorum profesörü olarak çalışan Dr. Clark Pinnock şöyle diyor “Kadim dünyada, bu kadar mükemmel bir metinsel ve tarihsel tanıklıklar dizisinin tanıklığına sahip , akılcı bir karar verilebilmesini sağlayacak şekilde bu denli üstün bir tarihsel veri dizisi sağlayan başka bir belge yoktur. Dürüst bir insan bu tür bir kaynağı bir kenara atamaz. Hıristiyanlığın tarihsel referansları konusunda kuşkuculuk, akılcı olmayan bir temele dayanmaktadır.”

    Kutsal Kitap’ın tarih içinde yazılmış belgelerin toplamı olduğu gerçeğinden hareketle, arkeoloji tarafından kanıtlanabilecek tarihsel referanslar içermektedir. O halde, önce, arkeolojik bulguların Yeni Antlaşma’yı destekleyip desteklemediğine bakalım. Cincinati’deki Yahudi ilahiyat Fakültesi’nin önceki başkanı ve aynı zamanda modern tarihin en önemli arkeologlarından Nelson Glueck şöyle yazmıştır“Hiçbir arkeolojik keşfin Kutsal Kitap referanslarıyla çelişmediği genel olarak söylenebilir.”

    20.Kızıldenizin ikiye Bölünmesi:Bazı çevreler ki bunlar genelde Ateist ve Agnostiklerdir, Tevrat ve incilde anlatılan bu olayın bir hayal mahsulü olduğuna inanırlardı yakın zamana kadar. Ancak son zamanlarda bulunan deliller ve kanıtlar gerçekte Kızıldenizin ikiye yarıldığını bilimsel olarak ispatlamıştır.

    21.Sodom ve Gomorra:Tıpkı Kızıldenizin ikiye bölünmesi olayı gibi, Sodom ve Gomorra felaketleri de Ateist ve Agnostikler tarafından uzun yıllar alay konusu olmuştur.Bu olayın peri masalı olduğuna inanmışlardır. Ancak yakın zamanlarda sözü edilen bölgelerde yapılan kazılar incelemeler o bölgede Tevratta bahsedilen şekilde çok büyük bir felaket olduğunu kanıtlamaktadır.

    22.Mısıra Verilen Cezalar:Gene aynı şekilde 20.ve 21.açıklamalardaki olaylar gibi Ateist çevreler Mısırdan Çıkış kitabında Mısır halkına verilen cezaların bir hayal ürünü olduğuna inanmaktaydı. Yakın zamanda bulunan Ebla Tabletleri Ateistlerin bu sevincini yarım bıraktı.

    23.Davud Peygamber: Arkeolojik keşifler, Kutsal Kitap'ın yanlışlığını değil doğruluğunu kanıtlamaya devam eder. Örneğin, Ağustos 1993'de Kuzey israil'de yapılan arkeolojik bir keşif Mezmurlar'ın yazarı Kral Davud'un varlığını ispatlamıştır. Ölü deniz tomarları ve diğer arkeolojik keşifler, Kutsal Kitap'ın tarihsel kesinliğini kanıtlamaya devam eder.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster