+12
Okulda bir süre sessizlik yaşanmıştı, Orhan, Oktay ve ben kütüphanede takılmaya başlamıştık. Fakat kütüphanede Marx ve Engels'in 20. Yüzyılı tepetaklak edip dünyayı sarsan eserleri bulunmuyordu, oysa ki okunan her Komünist Manifesto okuyan kişiyi kapitalizme karşı bilinçlendirip marksizmin bilimsel ideolojisine aşık ettirebilirdi. Orhan bunun üzerine bir şey yapılmasını söylemişti ve yoldaşları toplanmıştık, konu hakkında oturup konuşup tartıştıktan sonra rektörlüğe gidip bizlerin gönüllü olarak kitap bağışlamak istediğimizi söylemiştik fakat rektörlük bizi artık tanıyordu, artık bizi görünce suratı asılır hale gelmişti ve beklediğimiz üzere kitapları öğrenince teklifimizi reddetmişti. Bunun üzerine Orhan kütüphaneye gizlice kitap eklemeyi teklif etmişti fakat bunun üzerine fazla düşmemiştik çünkü okuldan atılmaya kadar gidebilirdi...
Bu arada Oktayın yanına Kadıköyde öğrenci evine çıkmıştım, Oktay zaten tek başına aylığı ödemeye zorlanıyordu artık ikimiz ortak ödeyecektik. Yukarı kat komşumuz sanırım bir black metal hastasıydı ve gece gündüz demeden son ses çok sert brutal vokal çığlıkları geliyordu. Oktay evin duvarlarına Türkiye solunda efsaneleşmiş olan devrimcilerin bazılarının, Fidel Castronun ve Che Guevara'nın fotoğraflarını ve posterlerini asmıştı. Oktayın Kübaya karşı çok içten bir sempatisi vardı, facebooktan Kübalı arkadaşlar ekleyip onlarla ingilizce konuşuyordu ve evinde Küba bayrağı bile vardı...
1 Mayıs tekrar yaklaşmıştı ve biz okulda 1 Mayıs için afişleme çalışması yapıyorduk, fakat bir duvarda farklı bir afiş görmüştüm. 3 Mayıs Türkçülük Günü içinde bir afiş asılmıştı...